Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Bir Kararı: Belirli Süreli Bir Sözleşmenin Süresinin Sona Ermesinden Sonra Fiilen Devam Ettirilmesi Halinde Tahkim Anlaşması Geçerliliğini Sürdürür Mü?

Mon Feb 26 2024
Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Bir Kararı: Belirli Süreli Bir Sözleşmenin Süresinin Sona Ermesinden Sonra Fiilen Devam Ettirilmesi Halinde Tahkim Anlaşması Geçerliliğini Sürdürür Mü?

Dr. Öğr. Üyesi Candan Yasan Tepetaş, LL.Mİstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

Av. Tuğçe Şengezer Vatanseverİstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Hukuku Yüksek Lisans Programı Öğrencisi


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”), 29.11.2023 tarihli ve 2023/11-103 Esas, 2023/1185 Karar sayılı kararında[1], belirli süreli bir sözleşmenin süresinin sona ermesinden sonra fiilen devam ettirilmesi halinde ilk sözleşmedeki tahkim anlaşmasının geçerliliği ve kapsamı incelenmiştir.

Karara konu teşkil eden olay, taraflar arasındaki bir distribütörlük ilişkisine dayanmaktadır. Taraflar ilk olarak 2005’te birinci distribütörlük sözleşmesini akdetmiş; bu sözleşmenin süresi sona erince 2007’de ikinci distribütörlük sözleşmesini akdetmiş; bunun da süresi bitince 2008’de üçüncü distribütörlük sözleşmesi yapılmıştır. Bu üçüncü sözleşmede, sözleşme sona erme tarihinden en az otuz gün önce her iki tarafın karşılıklı mutabakatıyla yenilenmediği takdirde iki yıllık sürenin sonunda sözleşmenin sona ereceği düzenlenmiştir. Tıpkı diğer sözleşmeler gibi 2008 tarihli distribütörlük sözleşmesinde de sözleşmenin esasına Kore hukukunun uygulanacağı kararlaştırılmış ve Kore Ticari Tahkim Kurulu Tahkim Kuralları’nın uygulanmasının öngörüldüğü bir tahkim anlaşması yapılmıştır.

2008 tarihli sözleşmenin süresi sona ermesine rağmen taraflar aralarındaki ticari ilişkiyi fiilen devam ettirmiştir. Daha sonra distribütör konumundaki davacı, distribütörlük ilişkisini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek zararının tazmini için Türk mahkemesinde dava açmıştır. Davalı, taraflar arasındaki ilişkinin 2008 tarihli sözleşmenin hüküm ve koşulları uyarınca devam ettiğini belirterek tahkim itirazında bulunmuştur.

İlk derece mahkemesi, Türk Ticaret Kanunu m. 121(2)’ye dayanarak tarafların süresi dolduktan sonra distribütörlük sözleşmesini uygulamaya devam etmesi sonucunda sözleşmenin belirsiz süreli hale geldiği ve süresiz hale gelen bu sözleşmede geçerli bir tahkim şartı bulunduğu gerekçesiyle tahkim itirazının kabulüne karar vermiştir.[2]

Davacı kararı istinaf etmiş ve istinaf mahkemesi, tarafların sözleşmenin süresinin uzatılmasına ilişkin iradelerini zımni olarak gösterdiklerine ve tarafların tahkime ilişkin iradelerinin 2008 tarihli ve süresi uzayan sözleşme kapsamında açık ve kesin olarak ortaya konduğuna dayanmış, uyuşmazlığın tahkim anlaşmasının kapsamında olduğuna karar vererek istinaf başvurusunu reddetmiştir.[3]

Kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, “2008 tarihli sözleşmenin süre olarak sona ermesinden sonra taraflar arasındaki ilişki bu sözleşme çerçevesinde devam etse bile bu sözleşmedeki tahkim şartının da taraflarca kabul edildiği sonucuna varmak isabetsizdir. Zira bu sözleşmenin aynı şartlarla yenilendiğine ve tahkim şartının da kabul edildiğine dair tarafların açık iradelerini gösteren bir veriye dosyada rastlanmamıştır. (…) Tahkim anlaşmasının varlığı, tarafların açık tahkim iradelerinin mevcut bulunmasına bağlıdır. Bu husus tahkim anlaşmasının esaslı unsurudur. Davanın hakemde görülmesi, istisnai bir dava yoludur. Kural, uyuşmazlığın görülmesi görevinin yetkili mahkemelere ait olmasıdır. Tarafların bu konuda açık iradeleri yoksa uyuşmazlığın hakemde görülmesi mümkün değildir.” gerekçesiyle uyuşmazlığın yetkili mahkemelerce çözümleneceği sonucuna varmış; istinaf mahkemesi kararını bozmuştur.[4]

Bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesi direnmiştir. Direnme kararının temyizi üzerine mesele, HGK önüne gelmiştir.

HGK, oy çokluğuyla, “(…) 2008 tarihli sözleşmenin süre olarak sona ermesinden sonra taraflar arasındaki ilişki bu sözleşme çerçevesinde devam etse bile bu sözleşmedeki tahkim şartının da taraflarca kabul edildiği sonucuna varmak isabetsizdir.” kararını vermiştir. Tahkim anlaşmasının bağımsızlığı prensibine dayanan HGK, “(…) tahkim şartı bu sözleşmenin içerisinde yer alan herhangi bir hüküm değil bu sözleşmeden bağımsız ayrı bir sözleşmedir. Dolayısıyla tahkim sözleşmesinin uzatıldığına dair tarafların açık iradelerini gösteren bir delile dosyada rastlanmadığına göre taraflar arasındaki distribütörlük ilişkisi devam etse de tahkim sözleşmesinin uzatıldığından söz edilemez. Zira tahkim sözleşmesinin varlığı, tarafların açık tahkim iradelerinin mevcut bulunmasına bağlıdır. Tarafların bu konuda açık iradeleri yoksa uyuşmazlığın hakemde görülmesi mümkün değildir.” sonucuna varmıştır.

Karara muhalif kalan üyeler, “(…) tarafların aralarındaki ilişkiyi devam ettirerek sözleşmeyi sürdürme iradelerini ortaya koydukları, anılan sözleşmenin 17.2 nci maddesinde sözleşmenin feshinden, iptalinden veya sona ermesinden sonra tahkim şartının varlığını sürdüreceğinin açıkça belirtildiği, dolayısıyla sözleşmenin uzaması ile birlikte tahkim şartının da uzadığı, zira örtülü olarak sözleşmenin sürdürülmesi karşısında sözleşmenin bazı hükümlerinin varlığını sürdürdüğü, bazı hükümlerinin ise varlığını sürdürmediğini savunmanın kanunî dayanağının bulunmadığı, dolayısıyla taraflar arasında tahkim şartının varlığını sürdüğü ve buna ilişkin itirazın kabul edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu” tespitinde bulunmuştur.

HGK kararındaki çoğunluğun görüşü, tahkim iradesi konusunda hassas davranan ve tahkim iradesini dar yorumlayan kararların devamı niteliğindedir. Her ne kadar söz konusu kararın başında tahkimin sağladığı “birçok avantaj nedeniyle uluslararası alanda olduğu gibi ülkemizde de uygulama alanını giderek genişleten bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi” olduğu belirtilse de kararın devamında “(…) uyuşmazlığın genel yol olan devlet yargılamasının dışına çıkarılarak taraf iradeleri ile tahkimin kapsamına alınması ve hakemde çözüleceğinin kabul edilmesi istisnaî bir durum” olduğuna dair yerleşik görüş sürdürülmüştür.

Ayrıca kanaatimizce kararda, tahkim anlaşmasının bağımsızlığı prensibi amacına aykırı şekilde yorumlanmıştır. Nitekim öğretide bağımsızlık prensibinin bir sonucu olarak, tahkim şartı açıkça feshedilmedikçe esas sözleşmenin feshinin, sözleşmeye ilişkin bir sulh sözleşmesinin veya esas sözleşmenin tadilinin, tahkim şartının geçerliliğine etki etmeyeceği ifade edilmektedir.[5] Türk öğretisinde de esas sözleşmenin feshi, ifası, ifanın haklı sebeple reddi, sözleşmenin yenilenmesi veya sözleşmeye ilişkin sulh yapılması hallerinde dahi kural olarak tahkim sözleşmesinin sona ermeyeceği belirtilmektedir.[6]

Kanaatimizce taraflar arasındaki mevcut ve yürürlükteki sözleşmenin süresinin tarafların zımni iradesi çerçevesinde uzaması da aynı çerçevede değerlendirilmelidir. Bu yönlerden HGK kararındaki çoğunluk görüşü, modern milletlerarası tahkim uygulaması ile de paralel değildir. Türkiye’nin son yıllarda tahkim alanında kaydettiği gelişmeler de gözetildiğinde tahkim iradesini dar yorumlayan ve milletlerarası ticari uyuşmazlıklarda tahkimi istisnai bir yol olarak gören uygulamadan vazgeçilmesi beklenmektedir.


[1] Yargıtay HGK, T. 29.11.2023, E. 2023/11-103, K. 2023/1185 (https://karararama.yargitay.gov.tr/).

[2] İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi, T. 26.9.2019, E. 2017/463, K. 2019/922.

[3] İstanbul 14 BAM, T. 26.02.2020, E. 2019/2499, K. 2020/248 (Lexpera).

[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, T. 10.03.2022, 2020/1634, K. 2022/1742 (Lexpera). Bu kararın ve konunun ayrıntılı bir değerlendirmesi için bkz. Işık Önay, “Belirli Süreli Bir Sözleşmede Yer Alan Tahkim Anlaşması Borç İlişkisinin Süre Sonunda Fiilen Devam Ettirilmesi Durumunda Uygulanabilir mi? Yargıtay 11. HD’nin Güncel Bir Kararının Eleştirisi”, Public and Private International law Bulletin, 2023 (43) 2, 495 vd.

[5] Gary B. Born, 'Chapter 5: Formation, Validity and Legality of International Arbitration Agreements (Updated January 2023)' in International Commercial Arbitration (Third Edition), (© Kluwer Law International; Kluwer Law International 2021), 675 – 1026.

[6] Hakan Pekcanıtez / Ali Yeşilırmak, ‘Tahkim’, Pekcanıtez Usûl Medenî Usûl Hukuku, Cilt III, (On İki Levha 2017) 2677.

Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent