RTÜK'ün Son Açıklamaları Çerçevesinde Yayıncılıkta Denetim Yaklaşımı
Contents
- RTÜK’ün 05.05.2025 Tarihli Basın Açıklaması: Arşiv Görüntüleri ve Haber Kaynaklarına İlişkin Uyarılar
- RTÜK’ün 08.02.2025 ve 09.02.2025 Tarihli Basın Açıklamaları: Ana Haber Yayınlarına Eleştiri
- RTÜK’ün 18.10.2024 Tarihli Basın Açıklaması: Gündüz Kuşağı Programlarına Yönelik İlke Kararları ve Değerlendirmeler
2024 yılının son çeyreğinden itibaren Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (“RTÜK”) tarafından yayımlanan basın açıklamaları, RTÜK’ün yayıncılık alanındaki denetim ve yönlendirme yetkisini yalnızca teknik ve usuli sınırlarda kullanmakla yetinmeyip içeriksel müdahale sınırlarına da yaklaşan bir pratik geliştirdiğine işaret etmektedir. Ana haber bültenlerinden gündüz kuşağı programlarına, haber kaynaklarının sunumundan programlarda kullanılan dilin niteliğine kadar uzanan çeşitli başlıklarda yapılan açıklamalarda RTÜK, kamu yararı, toplumsal değerlerin korunması, çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimi, genel ahlak ve basın etiği gibi anayasal ilkelere atıfla yayıncılara uyarılarda bulunmuş ve ağır yaptırım mekanizmalarının devreye alınacağı mesajını sıklıkla yinelemiştir.
Her ne kadar bu açıklamalar, 6112 Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un (“6112 sayılı Kanun”) RTÜK’e tanıdığı denetim yetkisi kapsamında değerlendirilmeye elverişli olsa da açıklamalarda kullanılan dilin ve müdahale gerekçelerinin giderek genişleyen ve yoruma açık bir çerçevede sunulması, yayıncılık alanında ifade özgürlüğünün kullanımı bakımından analiz edilmesi gereken yapısal bir dönüşüme işaret etmektedir.
RTÜK’ün 05.05.2025 Tarihli Basın Açıklaması: Arşiv Görüntüleri ve Haber Kaynaklarına İlişkin Uyarılar
RTÜK, 05.05.2025 tarihli basın açıklamasında, bazı yayıncı kuruluşların arşiv veya canlandırma görüntülerini bu niteliklerini belirtmeksizin kullandığını ve diğer medya mecralarından alınan içeriklere kaynak göstermeksizin yer verildiğini tespit ettiğini kamuoyu ile paylaşmıştır. RTÜK, bu tür uygulamaların izleyiciyi yanıltıcı nitelik taşıdığı ve yayıncılık ilke ve esaslarına açıkça aykırılık oluşturduğu ifade edilmiştir. Üst Kurul, bu tür uygulamaların izleyiciyi yanıltıcı nitelikte olduğunu ve yayın hizmeti ilkelerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini ifade etmiştir. Açıklamada, RTÜK’ün bugüne dek ilgili yayıncılara doğrudan bilgilendirme yaparak ve kamuoyuna yönelik duyurular yayımlayarak yapıcı bir yaklaşım benimsediği, ancak söz konusu ihlallerin devam etmesi nedeniyle ilgili yayıncıların yeterli özeni göstermediğinin altı çizilmiştir.RTÜK, arşiv görüntüsü ya da farklı medya kaynaklarından alınan içeriklerin kullanımında açıklık ve kaynak gösterme yükümlülüğünün yalnızca hukuki bir zorunluluk değil, aynı zamanda yayıncılık etiğinin temel ilkelerinden biri olduğunu vurgulamıştır. Açıklamada ayrıca, bu tür uygulamaların izleyici nezdinde yanlış algı oluşturmanın ötesinde, yayın ilkelerine uygun hareket eden kuruluşlar aleyhine haksız rekabet ortamı doğurduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, RTÜK tarafından teknik düzeydeki usulsüzlüklerin “kararlılıkla yaptırım” söylemiyle ilişkilendirilmesi ve “yeterli özenin gösterilmemesi” gibi yoruma açık gerekçelere dayandırılması, ifade özgürlüğü ile yayıncılık özerkliği bakımından ölçülülük ve nesnellik ilkeleriyle bağdaşmayan bir müdahale riskini gündeme getirmektedir. Yayın içeriklerinin yöntemsel tercihler üzerinden idari denetime tabi tutulması, özellikle bağımsız haber üretimi açısından oto-sansür pratiklerini besleyen bir etki yaratma potansiyeli taşımaktadır.
RTÜK’ün 08.02.2025 ve 09.02.2025 Tarihli Basın Açıklamaları: Ana Haber Yayınlarına Eleştiri
RTÜK’ün 08.02.2025 tarihli basın açıklamasında, ana haber bültenlerinde yoğun biçimde şiddet içeriklerine yer verildiğini ve sunucuların tarafsızlıktan uzak, siyasal görüş içeren yorumlarda bulunduğunu belirtmiştir. Haberlerin yalnızca içeriğiyle değil, sunum diliyle de sistematik biçimde karamsarlık atmosferi oluşturduğunu ve bu durumun toplumda umutsuzluk duygusu beslediğini ifade etmiştir.
RTÜK, habercilik faaliyetlerinde editoryal bağımsızlık hakkının kamu yararını ve toplumsal huzuru zedelemeyecek şekilde kullanılmasının gerekliliğini vurgulamış, “yandık, bittik, mahvolduk” gibi ifadelerle yapılan haberciliğin olumlu gelişmeleri gölgede bıraktığını ve toplumsal yapıyı olumsuz etkilediğini ileri sürmüştür. Ayrıca bazı sunucuların bir siyasi partinin temsilcisi gibi hareket ettiğine dikkat çekilmiş; bu tutumun gazetecilik etiği ile bağdaşmadığı ifade edilmiştir.
RTÜK, genel izleyici saatinde yayınlanan, çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek nitelikte ve tarafsızlık ilkesini ihlal eden yayınlar hakkında, 6112 sayılı Kanun uyarınca en üst sınırdan idari yaptırımların uygulanacağını kamuoyuna duyurmuştur.09.02.2025 tarihli ikinci açıklamada ise, bu uyarının bazı medya kuruluşlarınca “sansür” olarak değerlendirilmesi eleştirilmiş ve RTÜK yalnızca Anayasa ve ilgili mevzuat çerçevesinde hareket ettiğini vurgulamıştır. Açıklamada, Anayasa’nın 26. ve 27. Maddeleri ile 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yayın ilkelerine uyulmasının zorunluluğu hatırlatılmış, sosyal medya baskılarına rağmen RTÜK’ün görevine devam edeceği belirtilmiş ve kasıtlı, taraflı yayıncılığa müsamaha gösterilmeyeceği vurgulanmıştır.
Her iki açıklamada da kamu düzeninin korunması gibi anayasal ilkelere dayanıldığı gözlemlenmekle birlikte; kullanılan dil ve müdahale gerekçeleri, RTÜK’ün denetim fonksiyonunun içerik tercihlerine yön verir nitelikte genişlediği izlenimini doğurmaktadır.
“Karamsarlık algısı”, “maksatlı yorum” veya “bir siyasi partinin temsilcisi gibi davranmak” gibi sübjektif değerlendirmelerin idari yaptırım tehdidi ile birlikte zikredilmesi, doğrudan bir sansür niteliği taşımamakla birlikte, eleştirel yayıncılığı etik dışı bir faaliyet olarak konumlandırma riskini doğurabilecek ve yayıncı kuruluşları oto-sansüre sevk edebilecek bir ortam yaratabilecektir.
Bu bağlamda, RTÜK'ün anayasal ve yasal yetkilerini kullanırken, ifade özgürlüğüne saygı gösteren, içerik çoğulculuğunu koruyan ve medyanın demokratik bekçilik rolünü muhafaza eden orantılı bir denetim yaklaşımı benimsemesi elzemdir.
RTÜK’ün 18.10.2024 Tarihli Basın Açıklaması: Gündüz Kuşağı Programlarına Yönelik İlke Kararları ve Değerlendirmeler
RTÜK, 18.10.2024 tarihinde yayımladığı kamuoyu duyurusunda, gündüz kuşağı programlarına ilişkin uzun süredir kamuoyunun gündeminde olan etik tartışmalara yanıt niteliğinde “Etik İlke Kararları”nı açıklamıştır. Açıklamada, bu tür programlarda özel hayatın gizliliğine riayet edilmediği, adli vakaların yargı süreci tamamlanmadan ve denetimsiz biçimde ekrana taşındığı, şiddet ve istismar içeriklerinin normalleştirildiği ve toplumsal değerlerle bağdaşmayan anlatıların yaygınlaştığı belirtilmiştir. Özellikle çocukların ekran başında olabileceği saatlerde yayınlanan şiddet sahneleri, aile kurumunu zedeleyen konular ve gayrimeşru ilişkilerin tekrar eden biçimde işlenmesi, RTÜK tarafından müdahale gerektiren yapısal sorunlar olarak tanımlanmıştır.
RTÜK, bu kapsamda yayımladığı ilke kararlarında, özel hayatın gizliliğine saygı gösterilmesi, çocukların ve zihinsel engelli bireylerin yayınlara hiçbir şekilde dahil edilmemesi, cinsel suçların ve kadına yönelik şiddetin özendirici biçimde sunulmaması, istismar içeriklerinin meşrulaştırılmaması ve şiddet unsurlarının duyarsızlaştırıcı şekilde kurgulanmaması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, Türkçenin argo ve kaba biçimde kullanımına karşı editoryal sorumluluk hatırlatılmış ve soruşturma aşamasındaki adli vakaların “lekelenmeme hakkı” ihlal edilmeden aktarılması gerektiği belirtilmiştir.RTÜK’ün gündüz kuşağı programlarına yönelik ilke kararları, yayıncılık faaliyetlerinin toplumsal sorumlulukla uyumlu yürütülmesi gerekliliğine işaret etmekte ve özellikle çocukların korunması açısından kamu yararına dayanan meşru sınırlamaları gündeme getirmektedir. Bununla birlikte, açıklamalarda kullanılan söylemin normatif sınırları aşabilecek ve program içeriklerinin kültürel, ahlaki ya da ideolojik normlara göre şekillendirilmesini çağrıştırabilecek bir tonda kurgulanmış olması dikkat çekicidir.
Özellikle “toplumsal değerler” ve “genel ahlak” gibi belirsiz kavramların yaptırımlarla ilişkilendirilmesi, yayıncılar açısından öngörülebilirlik sorununa işaret etmekte, bu durum içerik üretiminde belirsizliklerin önünü açmaktadır. Bu çerçevede RTÜK’ün, yayın ilkelerinin uygulamasında orantılılık, şeffaflık ve ölçülülük ilkelerini gözetmesi, ifade ve basın özgürlüğünü zedelemeyecek şekilde denetim yetkisini kullanması, demokratik toplum düzeni bakımından anayasal bir zorunluluk arz etmektedir.