Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye’yi Nasıl Etkiler? Taksonomi ve Sürdürülebilirlik Kavramları Çerçevesinde Değerlendirme
Contents
- 1. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
- A. Sürdürülebilirlik Nedir?
- B. Sürdürülebilirliğin Unsurları Nelerdir?
- 2. TAKSONOMİ
- A. Taksonomi Nedir?
- B. Sürdürülebilirlik ve Taksonomi Arasındaki İlişki
- 3. AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
- A. Avrupa Yeşil Mutabakatı Nedir?
- B. Avrupa Yeşil Mutabakat Unsurları Nelerdir?
- C. Avrupa Sürdürülebilirlik Taksonomisi ve Yeşil Mutabakat
- D. AB Taksonomisi ve Şirket Sınıflandırması Durumu
- 1. AB Taksonomisi ve CSRD
- 2. AB Taksonomisi ve SFDR
- 3. Şirketler için Sürdürülebilirlik Taksonomisi Unsurları
- Türkiye’de Güncel Durum
- 4. SONUÇ
* Bu makalede İbrahim Ekşioğlu ortak yazar olarak yer almıştır.
1. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
A. Sürdürülebilirlik Nedir?
Sürdürülebilirlik, günümüz tartışmalarında en önemli kavramlardan biridir. Çevre, ekonomi ve toplum arasındaki iç içe geçmiş alanlarda denge ve gözetim sağlamak amacıyla tasarlanmış bir yaklaşımı temsil eder. Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların korunmasını, ekonomik büyümenin teşvik edilmesini, sosyal refahın geliştirilmesini ve gelecekteki nesiller için daha yaşanabilir bir dünya yaratılmasını amaçlar. Çevresel, ekonomik ve sosyal faktörler sürdürülebilirliğin temel bileşenleridir. Bu meseleler yalnızca hükümet düzeyinde değil, aynı zamanda işletmelerin ve bireylerin eylemlerinde de değerlendirilmelidir.
Sürdürülebilirlik, yalnızca çevresel etkilerin sınırlanmasıyla sınırlı bir kavram değildir; aynı zamanda ekonomik adaletin sağlanması, sosyal eşitliğin teşvik edilmesi ve toplumların gelecekteki refahının garanti altına alınması gibi geniş bir kapsamı içerir. Bu çerçevede, sürdürülebilir kalkınma, sadece bugünkü ihtiyaçların karşılanmasını değil, aynı zamanda gelecek nesillerin kaynaklara erişimini de gözetir. Özellikle iklim değişikliği, kaynak tükenmesi ve toplumsal eşitsizlik gibi küresel sorunlarla mücadele, sürdürülebilirliğin önemli hedeflerindendir. Bu nedenle, sürdürülebilirlik anlayışının her düzeyde, yerel ve küresel ölçekte uygulanabilir çözümler geliştirilmesi için daha fazla iş birliği ve inovasyon gereklidir.
Sürdürülebilirlik, mevcut talepler ışığında gelecekteki nesillerin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayarak ekonomik ve sosyal dengeyi korumayı amaçlayan bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda çevresel korumanın önemini de vurgular. Son yüzyılda çevre bilincinin artması ve çevresel krizlerle daha ciddi ve çeşitli önlemlerle mücadele edilmesiyle birlikte, sürdürülebilirlik kavramı derin bir önem kazanmıştır. Çevresel koruma açısından olduğu kadar ekonomik gelişim, sosyal eşitlik, doğal yaşama dönüş ve genel toplumsal ilerleme açısından da kapsamlı bir strateji haline gelmiştir.[1]
Sürdürülebilirlik, Dünya'daki tüm yaşam formlarının hayatta kalması için azami düzeyde öneme sahiptir. İnsan faaliyetleri doğal kaynakları tüketmeye devam ettikçe, çevresel bozulma ve iklim değişikliği gibi sorunlar daha da şiddetli hale gelmektedir. Bu zorluklarla başa çıkmak için sürdürülebilirlik ilkeleri, doğal kaynakların korunması, atık ve kirliliğin azaltılması, yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesi gibi uygulamaları kapsar. Ancak sürdürülebilirlik, çevresel önlemlerle sınırlı kalmayıp sosyal adalet ve ekonomik kalkınma gibi yönleri de içerir. Dolayısıyla, gerçekten sürdürülebilir bir geleceği elde etmek için kapsamlı ve entegre bir yaklaşım gereklidir.[2]
Sürdürülebilirlik kavramı sosyal adalet, korumacılık ve uluslararasıcılık gibi tarihsel fikirlerden beslenir. Bu nedenle, sürdürülebilirlik çeşitli tarihsel ve toplumsal perspektiflerin sentezi olarak evrilmiştir.[3]
B. Sürdürülebilirliğin Unsurları Nelerdir?
Terminolojik kaynakları değerlendirirken, sürdürülebilirlik; (i) ekonomik; (ii) sosyal ve (iii) çevresel olmak üzere üç temel ilke üzerinden incelenebilir. Ekonomik sürdürülebilirlik, uzun vadeli ekonomik büyümeyi teşvik etmeye ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamaya odaklanır. Sosyal sürdürülebilirlik, sosyal eşitlik, adalet ve genel refahı teşvik etmeyi amaçlar. Çevresel sürdürülebilirlik ise doğal kaynakları ve ekosistem sağlığını korumaya yönelik stratejilerle gerçekleştirilir.[4] Bu unsurlar aşağıda özetlenmiştir:
1.Ekonomik Sürdürülebilirlik: Bu ilke, ekonomik büyüme ve kalkınmayı ön planda tutarken, faaliyetlerin çevreyle uyum içinde yürütülmesini sağlar. Doğal kaynakların korunmasına ve çevresel korumayı destekleyen uygulamaların benimsenmesine vurgu yapar. Örneğin, yeşil ekonomi girişimleri ve sürdürülebilir iş uygulamaları aracılığıyla kaynakları doğa koruma amaçlarına yönlendiren ekonomik faaliyetler bu ilkenin örneklerindendir.
Bu alandaki dikkat çekici ve literatürdeki en eski örneklerden biri, sürdürülebilir tarım ve balıkçılık uygulamalarıdır. Tarımda, suyun verimli kullanımı, toprak erozyonunun önlenmesi ve biyoçeşitliliğin korunması gibi yöntemler sürdürülebilirliğin artırılması için hayati öneme sahiptir. Benzer şekilde, balıkçılıkta aşırı avlanma ve habitat tahribatının önlenmesi kritik önemdedir. Örneğin, Norveç’in balıkçılık yönetimi politikaları, deniz yaşamını korumak ve balık stoklarını sürdürülebilir bir şekilde yönetmek için kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. (Norwegian Fisheries Directorate, 2022).
2.Sosyal Sürdürülebilirlik: Sosyal sürdürülebilirlik; eşitlik, sosyal adalet ve hakkaniyet prensiplerine dayalı toplumsal gelişimi hedefler. Çalışma hakları, eğitim, sağlık, güvenlik, cinsiyet eşitliği ve inanç eşitliği gibi alanlarda iyileştirmeleri içerir. Amacı, toplumsal bağları güçlendirmek ve toplumsal refahın sürekli ve adil bir şekilde artırılmasını sağlamaktır.
Sosyal eşitlik, sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması için temel bir öneme sahiptir. Cinsiyet eşitsizliği, ırkçılık ve ayrımcılık gibi sorunlar, toplumların sosyal yapısını önemli ölçüde etkiler. Bu ilke, toplumsal yapının güçlendirilmesini ve bireylerin yaşam kalitesinin artırılmasını hedefleyerek, toplumsal gelişimi sürdürülebilir bir şekilde destekler. Kadın girişimciliğini destekleyen programlar, sosyal sürdürülebilirlik ilkesini uygulayan güçlü örneklerden biridir. Bu tür programlar, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik ederken, ekonomik fırsatları artırır ve toplumsal refahı güçlendirir. Kadınların iş dünyasında daha aktif bir rol oynamaları hem bireylerin hem de toplumların sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunur. (Women’s Business Enterprise National Council 2021)
3.Çevresel Sürdürülebilirlik: Doğal kaynakların giderek artan ve kontrolsüz bir şekilde tüketildiği, iklim değişikliği, kirlilik ve biyoçeşitlilik kaybı kaynaklı Üçlü Gezegen Krizi yaşanan bir bağlamda, çevresel sürdürülebilirlik, koruma odaklı ve bilinçli bir tüketim yaklaşımını savunur. Bu ilke ana itibarıyla biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması, iklim değişikliğinin önlenmesi ile çevresel kirliliğin ve enerji israfının azaltılmasını amaçlar. Bunların sağlanabilmesi için de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, etkili atık yönetimi ve geri dönüşüm, su tasarrufu ve kuraklıkla mücadele gibi önlemleri teşvik eder.
Yerkürenin iklim sisteminde meydana gelmekte olan uzun vadeli değişiklikler ile tanışan modern dünya, iklim değişikliği adı verdiği bu sorunu çevresel bir kriz olarak nitelendirmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde insan faaliyetlerinin dengesiz ve denetimsiz şekilde çevreye zarar verecek şekilde artış göstermesi iklim değişikliğinin ana nedeni kabul edilmektedir. Özellikle fosil yakıt kullanımındaki artış, ormansızlaşma ve sanayi faaliyetlerinin giderek yaygınlaşması gibi insan kaynaklı faaliyetler atmosferde sera gazı etkisi oluşturarak tüm hayatın dengesini değiştiren iklim değişikliğini sorununu hızlandırmaktadır. (United Nations Framework Convention on Climate Change 1992)
Sürdürülebilirlik çabaları, küresel ısınma ve globalleşmenin etkisiyle, gelecekte daha da önem kazanması beklenen bir konudur ve yalnızca doğal kaynakların korunması, çevresel yükümlülükler ya da gezegenin geleceğini güvence altına almakla sınırlı görülmemelidir. Bu çabalar, sosyal ve ekonomik gelişim ile değişen toplumsal yapıya uyum sağlamak için temel bir öneme sahip olmuştur. İklim değişikliği, küresel ısınma, doğal afetler, kaynak kıtlığı, göç ve çatışmalar gibi artan sorunlar ve çözülmemiş uluslararası meseleler, etkili sürdürülebilirlik stratejilerinin uygulanmasındaki eksiklikleri göstermektedir. Bu zorluklarla başa çıkmak için hükümetler, işletmeler ve bireyler acil sorunları aşmayı hedefleyen çeşitli stratejiler ve politikalar geliştirmeli ve uygulamalıdır. Şirketler, tüketici taleplerini karşılayıp çevresel etkileri en aza indirirken sürdürülebilir iş uygulamalarını teşvik eden çeşitli iş modellerini benimsemelidir. Bu kapsamda yenilenebilir enerji yatırımlar, enerji tasarrufu, plastik kullanımının azaltılması, döngüsel ekonomi uygulamaları ve sürdürülebilir tedarik zincirlerinin oluşturulması gibi pek çok yatırım ve değişiklik yapılabilir.[5]
Ayrıca, hükümetler sosyal refahı desteklemek ve gelecek nesiller için daha yaşanılabilir bir dünyanın teminini ve nesiller arası adaleti sağlamak için çevre koruma yasaları çıkarmalı ve uygulamalıdır. Vergi muafiyetleri ve teşvik paketleri sunmalı ve sürdürülebilir kalkınma programlarını hayata geçirmelidir. Bu düzenlemeler, işletmeleri destekleyecek ve ekonomik ve ticari alanlarda belirlenen hedeflerin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracak şekilde tasarlanmalıdır.
Sürdürülebilirlik, sadece hükümetler veya büyük şirketler tarafından uygulanan geniş ölçekli stratejilerle sınırlı değildir; aynı zamanda toplumu oluşturan bireylerin günlük uygulamalarını da kapsar. Bu bağlamda, enerji tasarrufu yapmak, geri dönüştürülmüş ürünleri kullanmak, alışverişte sürdürülebilir ürünleri seçmek ve teknolojik cihazlar veya ulaşım için çevre dostu seçenekleri tercih etmek gibi eylemler hayati öneme sahiptir. Bu bireysel eylemler küçük görünse de topluca büyük ve etkili katkılar sağlar. Daha geniş bir toplumsal ölçek düşünüldüğünde, bu çabalar sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya düzeninin oluşturulmasında kritik bir rol oynamaktadır.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş ve 2030 yılına kadar hayata geçirilmesi planlanmış toplamda 17 temel hedeften ve küresel ve stratejik amaçlardan oluşan amaçlar bütünüdür. SKA’ lar küresel zorluklarla başa çıkarken aynı zamanda sosyal sürdürülebilirlik çalışmalarına destek vererek her türlü ayrımcılığıyla mücadele edip ve fırsat eşitliği ortamını oluşturmayı temel prensip haline getirmektedir. Bu hedefler, yoksulluk, açlık, sağlık, eğitim, cinsiyet eşitliği, temiz su ve sanitasyon gibi temel insani ihtiyaçların karşılanmasının yanı sıra, iklim değişikliği, ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınma gibi önemli küresel sorunlarla da mücadele etmeyi amaçlamaktadır. SKA’lar, tüm dünyadaki bireylerin, toplumların ve ülkelerin kalkınmasını destekleyerek, daha adil, eşitlikçi ve çevre dostu bir dünya yaratma hedefi gütmektedir. Bu amaçlar, sadece devletler tarafından değil, aynı zamanda özel sektör ve sivil toplum kuruluşları tarafından da benimsenmeli ve uygulanmalıdır.
2. TAKSONOMİ
A. Taksonomi Nedir?
Bilimsel çalışmaların temelleri, çeşitli disiplinlerdeki kavramların düzenlenmesi ve sınıflandırılmasına dayanmaktadır. Bu bağlamda, taksonomi, yalnızca biyolojik çeşitliliğin anlaşılması için değil, aynı zamanda diğer birçok alandaki sistematik düzenlemelerin oluşturulmasında da kritik bir rol oynamaktadır.
Taksonominin kökenleri eski zamanlara dayansa da modern temelleri 18. yüzyılda Carl Linnaeus tarafından atılmıştır. Taksonomi, bitki ve hayvanların sistematik sınıflandırılması ve ikili adlandırma sisteminin uygulanması sayesinde bilimsel çalışmaları kolaylaştırmasıyla önem kazanmıştır. Bilimsel bir bağlamda, taksonomi, çeşitli varlıkların veya kavramların sınıflandırılması ve düzenlenmesi sürecini ifade eder. Biyoloji, genetik, sosyoloji ve ekonomi gibi alanlarda yaygın olarak kullanılan bu yöntem, sürdürülebilirlik ve çevresel yönetim konularında önemli bir rol oynadığı için tanınmaktadır.[6]
Daha geniş bir anlamda, taksonomi yalnızca nesnelerin veya kavramların basit kategorize edilmesiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda bu kategorizasyonun temel ilkelerini de kapsar. Taksonomi, çeşitli nesneleri veya kavramları organize etmek için sistematik bir çerçeve sunar ve "takson" olarak bilinen birimlerin sınıflandırılmasını içerir. Bu ilkeler ve yapılar, sınıflandırmanın temel yöntemlerini ve kriterlerini belirler ve varlıkların nasıl gruplanacağı ve analiz edileceği konusunda rehberlik eder.[7]
B. Sürdürülebilirlik ve Taksonomi Arasındaki İlişki
Taksonomi, modern dünyada biyolojik araştırmalardan bilgi yönetimine kadar çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Sürdürülebilirlikte kritik bir rol oynar; mevcut sorunların tanımlanmasına ve sistematik sınıflama yoluyla çözümlerin geliştirilmesine yardımcı olur. Sürdürülebilirlik bağlamında, taksonomi, çevresel sorunları ve sürdürülebilirlik hedeflerini ekonomik ve sosyal boyutlarda değerlendirme ve kategorize etme yoluyla daha verimli sonuçlar elde etmek için değerli bir araçtır.
Taksonomi çalışmaları, sürdürülebilirlik konularını titizlikle ele alır, birçok veriyi birkaç ana kategori altında organize eder ve bu bilgileri göstergeler ve planlama araçları aracılığıyla sunar. Bu yaklaşım, tüm paydaşlar için erişilebilir ve anlaşılır bir standart dil geliştirmeye yardımcı olur. Taksonomi, çevresel, sosyal ve yönetişim puanlarına benzer karşılaştırılabilir göstergeler sağlayan ortak bir çerçeve oluşturur, ancak bu göstergeler düzenleyici yönergelerle tanımlanmıştır. Bu göstergeler, işletmelerin sürdürülebilirlik performansını ve stratejik yönünü şeffaf bir şekilde ortaya koyar, paydaşlara ve potansiyel yatırımcılara net bilgiler sunar.
Taksonomi, çevresel risklerin yönetiminde kritik bir risk yönetim aracı olarak hizmet eder. Taksonomi verilerini kullanarak, şirketlerin çevresel risklere nasıl yaklaştıklarını ve uyum çabalarına ne kadar yatırım yaptıklarını izlemek mümkündür. Taksonomi çerçevesi, bir şirketin çevresel risk yönetimine olan bağlılığını ve bu alanda tahsis edilen kaynakları yansıtan performans göstergeleri sunar. Uyuma yönelik faaliyetleri ayrı bir kategori olarak sınıflandırır ve bu alandaki harcamalar ve yatırımları kesin sayısal verilerle raporlar. Bu bağlamda, taksonomi, geçiş risklerini yönetmede güçlü bir araç olarak ortaya çıkar ve bir şirketin çevresel risk yönetimi uygulamaları ve yatırımları hakkında net bilgiler sağlar.[8]
Sürdürülebilirliğin pratikliğini, doğrulanabilirliğini ve ölçülebilirliğini artırmak, taksonomi ile olan ilişkisiyle yakından bağlantılıdır. Sürdürülebilirlik, çeşitli boyutlar ve stratejiler barındıran geniş bir kategori ve kavram yelpazesini kapsasa da taksonomi bu kavramları belirli kriterlere göre sınıflandırma imkânı sunar. Yeni kategoriler oluşturarak ve karşılaştırmaları kolaylaştırarak, taksonomi mevcut sürdürülebilirlik durumunu rafine eder ve netleştirir, daha yapılandırılmış ve tutarlı bir anlayış sağlar.[9]
Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için, taksonomi çalışmaları aracılığıyla bir yol haritası geliştirilir. Bu süreç, belirli hedeflerin tanımlanmasını ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli adımları ve faaliyetleri içeren bir proje planının oluşturulmasını kapsar. Sağlanan çerçeve, özellikle yenilenebilir enerji yatırımları ve diğer ilgili projeler için, belirlenen sorunları etkili bir şekilde ele alacak ve çözüm üretecek en kapsamlı, pratik ve mantıklı yaklaşımların seçilmesini sağlar.
Avrupa Birliği tarafından geliştirilen sürdürülebilirlik taksonomisi, Yeşil Mutabakat’ın bir parçası olarak, yenilikçi projeler aracılığıyla sürdürülebilir ekonomik kaynaklara yatırım yapmayı ve tükenen doğal kaynakların korunmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Uzman araştırmalarına dayanan bu taksonomi, çevresel olarak sürdürülebilir olarak değerlendirilen önlemleri ve projeleri tanımlar ve düzenler, ekonomik faaliyetlerden kaynaklanabilecek çevresel sorunlara katkıda bulunabilecek faaliyetleri izler ve dengeler. Yatırımları yönlendirerek, taksonomi yatırımcıların bilinçli kararlar almasını ve çevresel etkilerini dikkate alarak tedbirler uygulamasını sağlar.
3. AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
A. Avrupa Yeşil Mutabakatı Nedir?
Son yıllarda, çevre ve sürdürülebilirlik konuları dünya çapında önemli bir gündem haline gelmiştir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği'nin öncülüğünde, çevresel etkilerin azaltılması ve daha yeşil bir geleceğin inşa edilmesi amacıyla birçok politika geliştirilmiştir. Bu politikalar arasında en dikkat çekici olanlardan biri de Avrupa Yeşil Mutabakatı'dır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı, Avrupa Birliği tarafından 2019 yılında ilan edilen iddialı bir çevre politikasıdır ve 2050 yılına kadar Avrupa'da net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedefler. Bu kapsamlı mutabakat, iklim değişikliğiyle mücadele, çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların korunması ile diğer çevresel krizlerin etkilerinin azaltılması gibi çeşitli kritik sorunlara yönelik bir dizi çalışma planı ve ekonomik kalkınma projesini içerir. Avrupa'dan doğmuş olmasına rağmen, bu girişim benzer çevre politikalarını küresel ölçekte teşvik etmeyi ve kurmayı hedefler; gelecekteki nesiller için sıfır emisyonlu bir dünya sağlamayı amaçlar.[10]
Birleşmiş Milletler tarafından birbirini etkilediği tespit edilen ve üçlü gezegen krizi adı verilen iklim değişikliği, kirlilik ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi dünya geleceğini tehlikeye atan temel sorunlar gün geçtikçe etkisini hissettirirken, iklim krizinin de sürekli olarak tartışıldığı bir ortamda Birleşmiş Milletler tarafından yeni çözümler üretilmesi için proje ve çalışma gruplarının sayısının da artırılarak çalışmaların yoğunlaştırılmasına, böylelikle daha hızlı çözüm yöntemlerinin bulunmasına öncülük edilmektedir.[11]
UNEP ve UNEA [12]gibi Birleşmiş Milletler çatısı altında çalışmalarını yürüten kuruluşlar, küresel çevre politikaları için çeşitli önlemler almak, öncelikleri belirlemek, uluslararası alanda çevre hukuku çalışmaları ile Birleşmiş Milletler üye devletlerini bir araya getirerek çevresel konularda karar alabilecek en yetkili ve en yüksek karar alma organları olarak hizmet sunmaktadırlar. Yaptıkları oturumlar, kongreler, protokoller ile sürdürülebilir bir dünya yönetimi hedeflenmekte, sulama modernizasyonlarından toprak kirliliğine, temiz enerji kaynaklarından aşırı avlanmaya kadar birçok küresel sorunlu alanda çalışma yürütmektedirler.[13]
Hava kirliliğini önlemek amacıyla araç emisyonları ve endüstriyel faaliyetlerinin kullanım alanlarını düzenleyen teşvik programlarının yayınlanması, fosil yakıtlardan uzaklaşmak için kullanılacak yeni sürdürülebilir elektrikli veya hibrid araçların ulaşım seçenekleri arasında yaygınlaşabilmesi için devletler tarafından uygulanacak çerçeve düzenlemeler, sızıntı tespiti ve onarımı gibi sulama sistemlerinin modernleşmesini hızlandıracak teknolojilere teşvik paketleri ve doğal afet risk alanları için arazi restorasyon planları gibi çalışmalar UNEP ve UNEA işbirliğiyle hayata geçirilen çalışmalardandır.[14]
B. Avrupa Yeşil Mutabakat Unsurları Nelerdir?
Yeşil Mutabakat, temel olarak dört ana bileşene dayanır:
1. Karbon Emisyonlarının Azaltılması: Yeşil Mutabakat, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedefler. Çevreye zarar veren maddelerin, özellikle fosil yakıtların kullanımını sınırlamayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi desteklemeyi içeren önlemleri kapsar.
2. Çevresel Etki Değerlendirmesi: Bu bileşen, karbon döngüsünün etkilerini azaltarak ve doğal kaynakları daha verimli kullanarak sürdürülebilir bir ekonominin ilkelerini entegre etmeye odaklanır. Çevresel etkileri en aza indiren uygulamaların oluşturulmasını ve benimsenmesini amaçlar.
3. Adil Geçiş: Bu bileşen, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri ele alacak önlemleri planlamayı ve uygulamayı içerir. Özellikle yüksek karbon emisyonu olan sektörlerde çalışan dezavantajlı grupları ve düşük gelir grubundaki bireyleri olumlu ayrımcılık yoluyla destekler.
4. Ekosistem ve Biyoçeşitliliğin Korunması: Son bileşen, biyoçeşitliliğe ve doğal ekosistemlerin yok olmasına karşı tehditler arasında toplumun ve tüm canlıların refahını sağlamayı hedefler. Tarım, hayvancılık, ormancılık ve su kaynaklarında ekosistemlerin korunmasını önceliklendirir.
Bu bileşenler altında, Yeşil Mutabakat altında açıklanan 55’e uyum paketi kapsamında, Avrupa'nın 1990 seviyelerine kıyasla 2030 yılına kadar emisyonlarını en az %55 oranında azaltmayı ve toplam enerji tüketiminin en az %32'sinin yenilenebilir kaynaklardan gelmesini sağlamayı amaçlamaktadır.[15]
Avrupa Yeşil Mutabakatı, küresel çapta önemli bir etki yaratma ve diğer ülkeleri ve bölgeleri etkileme potansiyeline sahiptir. Küresel iklim hedeflerine ulaşmak için uluslararası iş birliği esastır. AB'nin iklim değişikliğiyle mücadelede diğer ülkelerle aktif olarak iş birliği yapması ve uluslararası anlaşmalara katkıda bulunması gerekmektedir. Ancak, ülkeler arasındaki politika ve ekonomik farklılıklar, etkili uluslararası iş birliği sürecini karmaşıklaştırabilir.
Fonlama, Avrupa Yeşil Mutabakatın başarılı bir şekilde uygulanması için kritik bir unsurdur. Karbon nötrlüğüne ulaşmak, önemli yatırımları gerektirir. Avrupa Birliği, bu çabaları desteklemek amacıyla çeşitli fonlama mekanizmaları ve yatırım programları sunmaktadır. Bununla birlikte, yeterli finansman sağlama ve özel sektör katılımını teşvik etme konusunda zorluklar devam edebilir.
Politika ve hukuki zorluklar, Avrupa Yeşil Mutabakatın uygulanmasını karmaşıklaştırabilir. Üye devletler arasındaki ekonomik ve sosyal koşullardaki farklılıklar, uyum sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, yeni düzenlemelerin mevcut endüstriler ve iş gücü üzerindeki etkilerini yönetmek karmaşık olabilir. Bu nedenle, uyum süreçlerinin titizlikle yönetilmesi ve yerel düzeyde güçlü bir destek sağlanması, etkili bir uygulama için hayati öneme sahiptir.[16]
Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat kapsamında 2019 yılından itibaren açıkladığı hedefler arasında yeşil dönüşüm de bulunmaktadır. Yeşil dönüşüm temelde iklim değişikliğini önlemek ve tükenmekte olan kaynakların verimli şekilde kullanımını, sürdürülebilir kaynakların teşvik edilerek kullanımının artırılmasını hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirlik olmak üzere sorumlu üretim ve tüketim bilinciyle yürütülen çalışmaların tümüne verilen isimdir. Üretimde kaynak verimliliğinden dijital dönüşümün sağlanmasına, döngüsel ekonomi ve teknolojik üretime geçişten sürdürülebilir kentlerin oluşturulmasına kadar birçok alan yeşil dönüşüm adı altında değerlendirilmelidir.[17]
C. Avrupa Sürdürülebilirlik Taksonomisi ve Yeşil Mutabakat
AB üye ülkeleri ve Rusya gibi ülkeler, sürdürülebilirlik çabalarının bir parçası olarak taksonomi geliştirme çalışmalarına başlamıştır. Türkiye gibi birçok gelişmekte olan ülke de kendi taksonomi çerçevelerini ilerletmektedir. Bu taksonomi girişimleri, çevresel hedeflere gerçekten katkıda bulunan yatırımları sınıflandırmaya ve bunların sürdürülebilirliğini çeşitli açılardan değerlendirmeye yardımcı olur. Ayrıca, kapsamlı ekonomik ve sosyal politikalar aracılığıyla bu çabaları destekleme konusunda rehberlik sağlar ve somut sürdürülebilirlik projelerinin daha hızlı ve etkili bir şekilde uygulanmasını mümkün kılar.[18]
AB Sürdürülebilirlik Taksonomisi çerçevesinde çeşitli kriterler ve performans göstergeleri belirlenmiştir ve bu göstergeler üç ana kategoride değerlendirilmiştir:
1. Çevresel Hedeflerle Uyumlu Faaliyetler: Bu faaliyetler, çevresel hedeflere olan olumlu etkileri ve sürdürülebilirliğe katkıları açısından değerlendirilir.
2. Çevresel Hedeflerle Uyumlu Olmayan Faaliyetler: Bu kategori, çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunmayan veya bu hedeflerle uyumsuz olan faaliyetleri içerir.
3. Sürdürülebilirlik Göstergeleriyle Uyumsuz Faaliyetler: Bu faaliyetler, belirlenen sürdürülebilirlik kriterlerini ve göstergelerini karşılamadıkları için gerekli standartlara uyum sağlamadığını gösterir.
Bu kategoriler içindeki değerlendirme, performans, ekonomik faydalar ve çevresel hedeflerle uyum üzerinde yoğunlaşarak ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları dikkate alır.
Taksonomiler, araştırma ve geliştirme yoluyla iklim değişikliği finansmanının harekete geçirilmesini kolaylaştıran sınıflandırma sistemleridir. Bu sistemler, iklim değişikliği dahil olmak üzere çeşitli çevresel zorluklara yönelik ekonomik katkıları destekleyen ilkeler ve kriterler belirler. Bu sistemlerin amacı, finansal kaynakları sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirmek ve temiz ve çevresel olarak daha sürdürülebilir bir geleceğe geçişi desteklemektir.
AB Taksonomisi, sürdürülebilir yatırımları artırmayı hedefleyerek çevresel olarak sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin bir listesini oluşturur. Bu sistem, hangi ekonomik faaliyetlerin çevresel olarak sürdürülebilir olduğunu şirketler ve yatırımcılar için açık, pratik ve etkili bir şekilde tanımlamayı amaçlar. Ayrıca, yatırımcı güvenini sağlamayı ve özel yatırımcıları "yeşil yıkama" (greenwashing) gibi yanıltıcı uygulamalardan korumayı hedefler.[19]
AB Taksonomi Düzenlemesi kapsamında, bir ekonomik faaliyet çevresel olarak sürdürülebilir olarak kabul edilebilmesi için altı çevresel hedefi karşılamalıdır:
1. İklim Değişikliğinin Hafifletilmesi
2. İklim Değişikliğine Uyum Sağlama
3. Su ve Deniz Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı
4. Döngüsel Ekonomiye Geçiş
5. Kirliliğin Önlenmesi ve Kontrolü
6. Biyoçeşitliliğin ve Ekosistemlerin Korunması
Kamu fonlamasının yanı sıra, önemli bir hedef özel yatırımları iklim nötr, iklim dirençli, kaynak verimli ve adil bir ekonomiye yönlendirmektir. Avrupa Yeşil Anlaşması tarafından belirlenen 2030 iklim ve enerji hedeflerine ulaşmak ve yatırımların sürdürülebilir projeler ve faaliyetlerle uyumlu olmasını sağlamak amacıyla AB Taksonomi Düzenlemesi yürürlüğe girmiştir.
AB Taksonomi Düzenlemesinin merkezinde, sürdürülebilir bir ekonomik faaliyetin tanımı yer alır ve bu tanım dört ana kritere dayanır:
1. Taksonomide belirtilen altı çevresel hedeften en az birine önemli ölçüde katkıda bulunmak.
2. Adil ve eşitlikçi uygulamaları sağlamak için asgari sosyal koruma standartlarına uyum sağlamak.
3. Diğer çevresel hedeflere önemli ölçüde zarar vermemek.
4. Belirlenen standartlara uyumu sağlamak için teknik tarama kriterlerine uymak.
Avrupa Komisyonu tarafından 21 Nisan 2021'de kabul edilen Eylem Planı, AB genelinde sürdürülebilir faaliyetlere fon tahsisinin artırılmasını hedefler. Bu planın temel amaçlarından biri, yatırımcıları daha sürdürülebilir teknolojiler ve iş sektörlerine yönlendirmektir; böylece AB'nin 2050 iklim hedeflerine ulaşılmasına destek olunacaktır.
AB Taksonomi Düzenlemesi, Avrupa Sürdürülebilirlik Taksonomisi ve Yeşil Anlaşma çerçevesinde oluşturulan bir kategori ve sınıflandırma sistemi sunar. Bu düzenleme, Avrupa pazarını hedef alarak çeşitli ekonomik pazarlar, özellikle sanayi ve ticaret alanlarında şeffaflığı artırmayı amaçlar. Düzenlemenin hedefi, net sıfır emisyon hedefine uygun olan ve Yeşil Anlaşma'nın hedeflerine uyum sağlayan ekonomik faaliyetleri belirlemektir. Düzenleme, açıkça yasaklanmış veya izin verilen faaliyetleri belirtmektense, belirlenen kurallara ve net sıfır hedeflerine uyumlu olan faaliyetleri tanımlar. Bu uyumlu faaliyetlerin, sürdürülebilir bir ekonomi ve finans çerçevesinin bir parçası olarak teşvik edilmesi gerektiğini vurgular.[20]
D. AB Taksonomisi ve Şirket Sınıflandırması Durumu
Bir ekonomik faaliyetin AB Taksonomisi ile uyumlu sayılabilmesi için şirketler, bu faaliyetleri yıllık gelir, sermaye harcamaları (CapEx) ve operasyonel harcamalar (OpEx) açısından raporlamak zorundadır. Ayrıca, bu harcamaların toplam yıllık gelire, toplam yıllık CapEx'e ve toplam yıllık OpEx'e oranlarını da sunmaları gerekmektedir. Harcama planları ve gelirlerin raporlanmasının ardından, şirketler çeşitli vergi muafiyetleri veya teşvik programlarından yararlanma hakkına sahip olabilirler.[21]
1. AB Taksonomisi ve CSRD
Kurumsal sürdürülebilirlik Raporlama Yönergesi (CSRD) ise Avrupa komisyonu tarafından 2021 yılında kabul edilen ve 2022 yılında yayınlanan bir yönerge olup, Avrupa Birliği’nde faaliyet göstermekte olan şirketlerin raporlamakla yükümlü oldukları sosyal ve çevresel bilgiler kapsamında getirilen kuralları düzenler, modernleştirir ve güçlendirerek uygulamaya geçirir.
Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Yönergesi (CSRD), 2022'de yayımlanan ve üç ana kategoriye sahip şirketleri kapsayan bir düzenlemedir:
a) AB'deki Büyük Şirketler:
o AB'deki kamu ve özel büyük şirketler, aşağıdaki kriterlerden en az ikisini karşılıyorsa CSRD' ye uymak zorundadır:
§ 250'den fazla çalışan.
§ 40 milyon Euro'yu aşan net ciro.
§ 20 milyon Euro'yu aşan bilanço toplamı.
b) Küçük ve Orta Büyüklükteki Şirketler (KOBİ'ler):
o AB'deki düzenlenmiş piyasalarda menkul kıymetleri işlem gören büyük şirketler yukarıdaki kriterleri karşılamıyorsa da CSRD' ye tabidir. Özellikle, aşağıdaki üç kriterden en az ikisini karşılayan şirketler bu kapsam altındadır:
§ 350,000 Euro'yu aşan bilanço toplamı.
§ 700,000 Euro'yu aşan net ciro.
§ 10 veya daha fazla çalışan.
c) AB Dışındaki Şirketler:
o AB içinde ticari faaliyetlerde bulunan AB dışındaki şirketler, AB'de önemli faaliyetleri varsa CSRD' ye uymak zorundadır. Bu, AB'de:
§ 150 milyon Euro'nun üzerinde konsolide net ciroya sahip şirketler.
§ En az bir büyük veya halka açık bağlı şirketi veya 40 milyon Euro'nun üzerinde net ciroya sahip bir şubesi olan şirketler için geçerlidir.
2. AB Taksonomisi ve SFDR
AB Taksonomisi, CSRD kapsamındaki tüm şirketler ve Sürdürülebilir Finans Açıklama Düzenlemesi (SFDR) kapsamındaki tüm finansal piyasa katılımcıları için geçerlidir. Şirketler, AB Taksonomisi ile uyumlu olan ciro, sermaye harcamaları ve operasyonel harcamalarının yüzdesini raporlamak zorundadır. Benzer şekilde, portföy yöneticileri portföylerinde AB Taksonomisi ile uyumlu olan yatırımların yüzdesini açıklamak zorundadır. Bu raporlama, taksonomiye uyum konusunda şeffaflık sağlar ve yatırımların ve iş faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini ölçer.[22]
3. Şirketler için Sürdürülebilirlik Taksonomisi Unsurları
Sürdürülebilirlik taksonomisi ve düzenlemesi bağlamında, bir faaliyet değerlendirilmek üzere dört temel koşulu yerine getirmelidir:
1. İklim ve Çevre Hedeflerine Katkı: Faaliyet, düzenlemede belirtilen altı iklim ve çevre hedefinden en az birine önemli ölçüde katkıda bulunmalıdır. Bu hedefler şunları içerir:
o İklim değişikliğini azaltma
o İklim değişikliğine uyum sağlama
o Su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması
o Döngüsel ekonomiye geçiş
o Kirliliği önleme ve kontrol etme
o Ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması
2. Diğer Hedeflere Önemli Zarar Vermeme: Faaliyet, diğer beş iklim ve çevre hedefine önemli zarar vermemelidir.
3. Sosyal Normlara Uyum: Faaliyet, insan haklarına ilişkin asgari sosyal normlara uymalı ve sosyal ve etik standartları korumalıdır.
4. Teknik Tarama Kriterlerine Uygunluk: Faaliyet, taksonomi komisyonu tarafından belirlenen teknik tarama kriterlerine uygun olmalıdır; bu kriterler, uyum sağlamak için gerekli özel gereksinimleri ayrıntılı olarak belirler.
Bu koşullar, faaliyetlerin sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu olup olmadığını ve çevresel ve sosyal hedeflere etkili bir şekilde katkıda bulunup bulunmadığını değerlendirmek için kapsamlı bir çerçeve sağlar.[23]
Yakın gelecekte, özellikle raporlama gerekliliklerinin artan uluslararası ve özel fonlama odaklı etkisiyle, kaynak tahsislerinin artması beklenmektedir. AB Yeşil Mutabakat ve kurumsal sürdürülebilirlik raporlamasının giderek artan önemi, ülkemizde sürdürülebilir finansal araçlar ve yeşil tahvil piyasalarının geliştirilmesi için çabaları teşvik etmektedir. Bu gelişmeler, sürdürülebilir yatırımları teşvik etmek ve yeşil finansman mekanizmalarını güçlendirmek adına kritik bir adımı temsil etmektedir.[24]
Ülkeler, belirli hedeflerine ulaşmak için çeşitli faaliyetlerde bulunabilirler. Her ülkenin kendi öncelik ihtiyaçlarına dayalı çözümler ve önlemler geliştirmede tek tip bir kural bulunmamakla birlikte, uluslararası ve ulusal yeşil taksonomi girişimleri sıklıkla AB Taksonomisi modelini takip etmektedir. Bu çabalar, net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmayı ve Avrupa Yeşil Mutabakatında belirtilen yeşil kalkınma vizyonunu gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, ülkeler genellikle yeşil taksonomi stratejilerini Avrupa tarafından belirlenen standartlar ve hedeflerle uyumlu hale getirmeye çalışmaktadırlar.
Genel taksonomi çerçevelerine ek olarak, bazı ülkeler belirli alanlara odaklanan özel taksonomiler geliştirmiştir. Örneğin:
▪️ Meksika, ırkçılık ve cinsiyet ayrımcılığı gibi sosyal hedeflere odaklanan bir taksonomi benimsemiştir. Bu taksonomi, cinsiyet eşitliğini teşvik etmeyi ve ülke içinde ırkçı ve dini ayrımcılıkla mücadele etmeyi amaçlamaktadır.
▪️ Çin, hızlı ekonomik büyüme ve sanayi faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel kirliliği ele almak için taksonomi çalışmaları yürütmektedir. Çin'in taksonomisi, ekonomik faaliyetleri artırmayı ve finansal kaynakları optimize etmeyi vurgulayarak çevresel iyileşme ve iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
Bu özel taksonomiler, her ülkenin karşılaştığı benzersiz öncelikleri ve zorlukları yansıtarak, hedeflenmiş ve etkili çözümler yönündeki çabalarını rehberlik etmektedir.
Türkiye'de, taksonomi çerçevesinde ekonomik ve sosyal politikalar için kesin bir yol haritası veya özel programlar henüz oluşturulmamışken, Avrupa Birliği'ndeki şirketler uyumluluk ve uyum durumlarını raporlama zorunluluğuna sahiptir. Uyumsuz faaliyetlerde bulunan şirketler bunu açıkça belirtmelidir; uyumlu faaliyetlerde bulunan şirketler ise taksonomiye uyumlarını raporlamalıdır.[25]
Türkiye’de Güncel Durum
Türkiye, Yeşil Mutabakat Eylem Planı'nı detaylandıran bir program ve bu inisiyatifi uygulamak için kurulacak çalışma gruplarını tanıtmıştır. Bu program, sürdürülebilir bir taksonominin hızla geliştirilmesine ve Avrupa Taksonomisinin sıfır emisyon hedefleriyle uyum sağlanmasına odaklanmaktadır. Çabalar hem özel hem de kamu sektöründeki tüm iş dünyasıyla iş birliği yapmayı içermektedir. Programın genel amacı, Türkiye'nin Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşmak için gerekli adımları atarak ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliği teşvik etmektir.[26]
Türkiye'de Yeşil Mutabakat Eylem Planı'nın uygulanması, şirketler için bir yandan bazı fırsatlar doğmasına bir yandan da bazı zorluklar yaşanmasına sebep olabilecektir. Bu çerçevede, şirketler çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine uyum sağlamak için üretim süreçlerini ve iş modellerini gözden geçirmelidirler. Aynı zamanda şirketler sürdürülebilirlik alanında rekabet avantajı kazanabilirler. Zira Yeşil Mutabakat’a uyum sağlamak, uzun vadede şirketlerin finansal performansını iyileştirebilir ve onları küresel piyasalarda daha güçlü bir konuma getirebilir. Bu dönüşüm, Türkiye’nin ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliğini desteklerken, şirketlerin daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru adım atmalarını sağlayacaktır.
4. SONUÇ
Özetlemek gerekirse, sürdürülebilirlik kavramı çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla bir bütün olarak ele almalıdır. Bu üç unsur arasındaki dengenin sağlanması, sürdürülebilir bir gelecek için kritik öneme sahiptir. Başta çevresel bozulma, iklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi, sosyal yapının bozulması ve ekonomik refahın azalması gibi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarında (SKA) yer alan sorunlarla mücadele, hükümetlerden büyük şirketlere kadar tüm bireylerin ortak sorumluluğudur. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik stratejilerinin hem geniş ölçekli politikalar hem de bireysel eylemler düzeyinde uygulanması gereklidir. Sürdürülebilirlik yaklaşımının entegre bir şekilde benimsenmesi ve uygulanması, nesiller arası adaletin sağlanması için vazgeçilmezdir Avrupa Taksonomi çalışmaları ve Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde, çevresel etkileri göz önünde bulundurarak tedbirlerin alınması ve projelerin buna göre planlanması öngörülmektedir. Verilen örnekler ve rakamsal veriler ışığında, Avrupa Taksonomi çalışmaları ile iklim değişikliği ve diğer küresel çevresel, ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için hazırlıklar ve düzenlemeler yapılmakta, bu çalışmaların Avrupa ve dünya genelindeki geleceğe etkisi göz önünde bulundurularak daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Taksonomi çalışmalarına uyum sağlanması, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında büyük bir fırsat sunmakta olup Türkiye’nin de bu küresel dönüşüme ayak uydurmak için ekonomik ve çevresel stratejilerini pek çok alanda gözden geçirmesi, yeşil yatırımlar ve düşük karbonlu büyüme modelini benimsemesi beklenmektedir. Ayrıca, sürdürülebilirlik alanındaki adımlar, hem Türkiye’nin ulusal düzeydeki çevresel hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak hem de küresel pazarda rekabet gücünü artıracaktır. Sonuç olarak, Türkiye’nin ve Türkiye’de yerleşik bireylerin ve şirketlerin Yeşil Mutabakat çerçevesinde atacağı adımlar, yalnızca çevresel sürdürülebilirliği sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda ekonomik büyüme ve sosyal refahı da destekleyecek bir dönüşümün önünü açacaktır.
KAYNAKÇA
https://www.sentrum.com.tr/kose-yazilari-ve-blog/blog/surdurulebilirlik-nedir
https://www.allianz.com.tr/tr_TR/seninle-guzel/surdurulebilirlik-nedir.html
https://greenmetrics.bartin.edu.tr/surdurulebilirlik-nedir.html
https://www.octoen.com/en/blog/what-is-sustainability-why-it-matters
https://ecologica.com.tr/surdurulebilirlik-nedir/
https://yesilbuyume.org/ab-taksonomi-tuzugune-uyum-saglamanin-onemi/
http://www.vanherbaryum.yyu.edu.tr/f/taksonomi/html/sco1.html
https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/surdurulebilir-finansman/taksonomi
https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/avrupa-yesil-mutabakati
https://thred.com/tr/değişiklik/üçlü-gezegen-krizine-derinlemesine-bir-bakış/
https://www.mfa.gov.tr/birlesmis-milletler-cevre-programi.tr.mfa
https://www.ab.gov.tr/fasil-15-enerji_80.html
https://www.ab.gov.tr/avrupa-yesil-mutabakati_53729.html
https://www.myk.gov.tr/tr/page/92
https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/21566/yesilmutabakat.pdf
https://yesilbuyume.org/ab-taksonomi-tuzugune-uyum-saglamanin-onemi/
https://dongusel.csb.gov.tr/turkiye-yesil-mutabakat-eylem-plani-i-106855
https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/yesil-mutabakat-eylem-plani-ve-calisma-grubu
[1] https://www.sentrum.com.tr/kose-yazilari-ve-blog/blog/surdurulebilirlik-nedir
[3] https://greenmetrics.bartin.edu.tr/surdurulebilirlik-nedir.html
[4] https://www.octoen.com/en/blog/what-is-sustainability-why-it-matters
[5] https://ecologica.com.tr/surdurulebilirlik-nedir/
[6] https://yesilbuyume.org/ab-taksonomi-tuzugune-uyum-saglamanin-onemi/
[7] http://www.vanherbaryum.yyu.edu.tr/f/taksonomi/html/sco1.html
[8] https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/surdurulebilir-finansman/taksonomi
[9] https://ecolithic.com.tr/ab-surdurulebilirlik-taksonomisi/#:~:text=Taksonomi%2C%20günlük%20anlamı%20ile%20sınıflandırma,demektir%20(Sancak%2C%202023).
[10] https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/avrupa-yesil-mutabakati
[11] https://thred.com/tr/değişiklik/üçlü-gezegen-krizine-derinlemesine-bir-bakış/
[12] Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi
[13]https://www.unep.org/topics/climate-action?gad_source=1&gbraid=0AAAAAowSyIunnP04ILQu89in16YQz5EsW&gclid=EAIaIQobChMIhZLF 6aiiAMVZZtoCR2RDRu6EAAYASAAEgJREvD_BwE
[14] https://www.mfa.gov.tr/birlesmis-milletler-cevre-programi.tr.mfa
[15] https://www.ab.gov.tr/fasil-15-enerji_80.html
[16] https://www.ab.gov.tr/avrupa-yesil-mutabakati_53729.html
[17] https://www.myk.gov.tr/tr/page/92
[18] https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/21566/yesilmutabakat.pdf
[19] https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/surdurulebilir-finansman/taksonomi
[20] https://yesilbuyume.org/ab-taksonomi-tuzugune-uyum-saglamanin-onemi/
[21] https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/surdurulebilir-finansman/taksonomi
[22] https://yesilbuyume.org/avrupa-yesil-mutabakati-ve-surdurulebilir-finans/
[23]https://yesilbuyume.org/ab-taksonomi-tuzugune-uyum-saglamanin-onemi/
[24] https://ecologica.com.tr/surdurulebilirlik-nedir/
[25] https://dongusel.csb.gov.tr/turkiye-yesil-mutabakat-eylem-plani-i-106855
[26] https://ticaret.gov.tr/dis-iliskiler/yesil-mutabakat/yesil-mutabakat-eylem-plani-ve-calisma-grubu