Anayasa Mahkemesi’nin 2024/176 E. ve 2025/42 K. Sayılı Kararı Sınai Mülkiyet Hakkı ve Net Kazanç Seçimlik Hakkına İlişkin Değerlendirme

30.05.2025

Contents

Anayasa Mahkemesi’ne (“AYM”) Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (“SMK”) yer alan, sınai mülkiyet hakkına tecavüz sonucunda talep edilen tazminatın hesaplanmasına ilişkin seçimlik haklardan “marka hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazancın esas alınması” seçeneğinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla iptal talebiyle başvuru yapılmıştır.

Başvurucunun Gerekçeleri

Başvurucu, itiraz konusu düzenlemeyle birlikte, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazancın yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında dikkate alınmasının, kişinin dürüstlük kurallarına uygun ticari faaliyetleri sonucunda elde ettiği gelirin de tazminat kapsamına alınması sonucunu doğurduğunu belirtmiş; bu durumun mülkiyet hakkına ölçüsüz müdahale olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

AYM’nin İncelemesi ve Değerlendirmesi

AYM değerlendirmesinde, marka sahibinin izni olmaksızın markayı taklit edilerek üreten, satan, dağıtan veya ticari hayatta kullanan kişinin, hukuka aykırılığı gidermekle ve hukuka aykırı eylemi sebebiyle zarara sebebiyet vermiş olması durumunda bu zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu sonucuna varmıştır. Karar kapsamında, bu zararın, yalnızca fiili kayıptan ibaret olmadığı, marka hakkı sahibinin yoksun kaldığı kazancı da kapsadığı değerlendirilmiştir.

Bu doğrultuda AYM tarafından, SMK’da öngörülen seçimlik hakların, marka sahibine zarara uğraması durumunda etkin bir koruma sağlamak amacıyla tanındığını; bu yolla caydırıcılığın temin edilmesinin hedeflendiğini vurgulamıştır. Karar’da ayrıca kanun koyucunun bu konuda tedbir alma yetkisinin bulunduğu ve sadece fiili zararla sınırlı kalmayan düzenlemelerin getirilebileceği ifade edilmiştir.

AYM, ilk derece mahkemelerinin yoksun kalınan kazancı hesaplarken, mülkiyet hakkının ekonomik değeri, markanın tanınmışlık derecesi, lisans sayısı ve süresi, ihlalin boyutu gibi objektif unsurları dikkate alarak değerlendirme yapacaklarını vurgulamıştır.

Sonuç

AYM, ilgili düzenlemenin taraflar arasında aşırı bir külfete yol açmadığını, menfaat dengesini bozmadığını ve mülkiyet hakkına aykırılık teşkil etmediğini değerlendirerek, başvurunun kabul edilemez olduğuna hükmetmiştir.

This website is available “as is. Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.

The content and materials published on this website are provided for informational purposes only and should not be used as a legal opinion in any way. This website and the information contained are not intended to establish an attorney-client relationship.
th
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent