Kanser İlaçlarının Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Karşılanması İçin İzlenilmesi Gereken İdari ve Hukuki Süreçler

27.11.2024

Contents

Kanser İlaçlarının Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Karşılanması İçin İzlenilmesi Gereken İdari ve Hukuki Süreçler

Yaşam Hakkı ve Sosyal Güvenlik Hakkı Üzerine Bir Değerlendirme

GİRİŞ 

Kanser tedavisi için hayati önem taşıyan ilaçların Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanması, sosyal devlet ilkesi ve yaşam hakkı bağlamında ele alınması ve tartışılması gereken önemli bir konudur. Bu süreç, Anayasa ile güvence altına alınan sağlık ve sosyal güvenlik hakkının yanı sıra, bireyin yaşam hakkını sosyal devlet anlayışı ve devletin yaşam hakkını koruması kapsamında pozitif yükümlülüklerinin incelenmesini de gerektirmektedir. Nitekim hem iç hukuk düzenlemeleri hem de uluslararası sözleşmeler devletin; bireylerin yaşamlarını koruma ve sağlık hizmetlerine erişimlerini sağlama yükümlülüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

Buna göre işbu çalışmada, kanser tedavisinde kullanılan ve SUT (Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulamaları Tebliğ) kapsamında karşılanmayan ilaç bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bedelsiz olarak karşılanması için izlenmesi gereken idari ve hukuki süreçler ile yargı kararlarına değinilecek olup, bu kapsamda yapılacak başvuru ve devam eden süreçte bireylere rehber olunması amaçlanmıştır.


1) SOSYAL GÜVENLİK KURUMU (SGK) TARAFINDAN KARŞILANMAYAN KANSER İLAÇLARININ TEMİNİ İÇİN İDARİ BAŞVURU SÜRECİ İLE AKABİNDE AÇILACAK DAVA NETİCESİNDE YÜRÜTÜLECEK HUKUKİ SÜREÇ

1.1. İdari Süreç: Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başvuruları 

Endikasyon dışı veya yurtdışı ilacı olarak geçen, SUT kapsamına girmeyen kanser ilaçlarının SGK tarafından karşılanması için öncelikli olarak tamamlanması gereken idari süreçler vardır. Örneğin etken maddeleri trifluridin ve tipiracil olan Lonsurf isimli ilacın, 2015 yılında kolon-rektum kanseri, 2019 yılında ise mide kanseri tedavisinde kullanılmak üzere yurtdışında onayları alınmıştır. Ne var ki, söz konusu ilaç henüz ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmamakta olup, bu ilacın kullanılması halinde endikasyon dışı onaya başvurma ve gerekli onayların alınması halinde ancak ücreti hasta tarafından karşılanması şartıyla ilgili ilaç, Türk Eczacılar Birliği tarafından temin edilmektedir. Lonsurf isimli ilaç ile sınırlı olmamak üzere endikasyon dışı olan ve yurtdışı ilacı olarak geçen dolayısıyla temini de yurtdışından sağlanan bu türdeki ilaçların döviz kuru üzerinden satışının yapılması, ülkemizdeki döviz kurlarının yüksekliği gözetildiğinde, hasta için işin psikolojik yüküne ek olarak ekonomik anlamda da ağır bir yüke neden olmaktadır.

Bu kapsamda bu türdeki ilaçların kullanımının söz konusu olması halinde öncelikle, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'na (TİTCK) endikasyon dışı ilaç kullanımına ilişkin başvuru yapılmalıdır. TİTCK’ye yapılan başvuru sonrasında kişinin tedavisini yürüten doktor tarafından ilacın kullanımının uygun görüldüğüne dair rapor ve reçete ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumları’nda bulunan matbu dilekçe ile kuruma başvuru yapılır. Lakin bu noktada başvurunun gerçekleştirileceği SGK kurumunun doğru belirlenmesi önem arz etmektedir. Yerli ilaçlar için şehir bazında belirlenen Sosyal Güvenlik Kurumu yetkiliyken, yabancı ilaçlar için başvurular Ankara İbni Sina Sosyal Güvenlik Merkezi'ne yapılmaktadır. 

SGK'ya başvuru yapılırken; vekil ile başvuru yapılıyor ise vekâletname, TİTCK’in kabul/red kararı, tedaviyi yürüten doktor tarafından yazılan reçete ve başvuru dilekçesinin eksiksiz olarak sunulması gerekmektedir. Başvurular genellikle iki hafta içerisinde sonuçlanmaktadır. Yapılan işbu başvuru reddedildiği takdirde ise ilacın bedelinin SGK tarafından karşılanması için hukuki süreç başlatılmalıdır.

1.2. Hukuki Süreç: Dava ve İhtiyati Tedbir Talebi 

Kuruma yapılan idari başvuru neticesinde SGK tarafından ilacın karşılanmayacağına ilişkin olumsuz yanıt/red gelmesi akabinde ilacın karşılanması için kuruma karşı dava açılabilecektir. İşbu davanın görülmesinde görevli mahkeme; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca, kural olarak iş mahkemeleridir. [1] Ancak 4/C kapsamında Sigortalı kişiler bakımından görevli mahkeme ise idare mahkemeleridir.

SGK tarafından karşılanmayan ilaçlar kapsamında mahkemelerin davacı lehine karar verebilmesi için dava dilekçelerinde:

▪️ Başvuruya konu ilacın karşılanması veya geri ödemesi talebinin davalı kurum tarafından reddine ilişkin işlemin iptali,

▪️ Başvurucunun hayati riski nedeniyle tedavisi tamamlanıncaya kadar, görevli mahkemeye göre ivedilikle yürütmenin durdurulması veya ihtiyati tedbir kararı verilerek, ilacın bedelinin her ay kesinti yapılmaksızın, iskonto uygulanmaksızın ve teminat aranmaksızın davalı kurum tarafından karşılanmasına karar verilmesi,

▪️ Eğer başvurucu, dava konusu ilacın bedellerini daha önce kendi imkânlarıyla karşılamış ise bu bedellerin yürütmenin durdurulması veya tedbir kararı verilene kadar eksiksiz ve noksansız şekilde davacıya iadesine ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi,

taleplerinin yer alması önem arz etmektedir.

İhtiyati tedbir talebi ile bu yönde karar verilmesi, tedavinin aksaması ve hastanın yaşam hakkının tehlikeye gireceği durumlarda kritik bir öneme sahiptir. Kanser ilaçlarının kurum tarafından karşılanmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı alınmasında, söz konusu ihtiyati tedbirin davanın esasını çözer nitelikte olması sebebiyle mahkemelerce ihtiyati tedbir talebinin reddedildiği görülmektedir [2]. Ancak burada ihtiyati tedbir kararının verilmemesi halinde, talepte bulunan için hayati sonuçları olacağı ve dava sonuçlanıncaya kadar geri dönülemez neticelere yol açabileceği unutulmamalıdır. Her ne kadar tedbir kararının, davanın esasına yönelik olduğu hususu kurum tarafından iddia edilse de üst mahkeme tarafından HMK’nın 389. maddesi uyarınca şartların oluştuğu gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği de göz önünde bulundurulmalıdır.[3]

Keza, C20-Rektum Malign Neoplazmı (kolon kanseri) tedavisi gören hastanın tedavisinde kullanılacak Lonusrf isimli ilacın SGK tarafından bedelsiz olarak karşılanması talebiyle Ankara 50. İş Mahkemesi nezdinde açılan davada, mahkemece dava sonuçlanıncaya kadar ilacın SGK tarafından kesintisiz ve bedelsiz karşılanmasına ilişkin ara karar tesis edilerek ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Ankara 50. İş Mahkemesi’nin 2024/113 E. dosyasında mahkemenin ihtiyati tedbir talebini kabul gerekçesi ise: “Bilindiği gibi T.C. Anayasanın 56. Maddesinde Sağlık ve Yaşama Hakkı düzenlenmiş, 60. maddesinde de Sosyal Güvenlik Hakkı yer almaktadır. Anılan 56. madde Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlığını taşımakta olup, "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.  Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliği gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elde planlayıp hizmet vermesini düzenler.  Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.  T.C. Anayasasının 60. maddesi ise; Sosyal Güvenlik Hakkı başlığı taşımakta olup, herkesin Sosyal Güvenlik Hakkına sahip olduğu ve devletin Sosyal güvenliği sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilat kuracağı kabul edilmiştir.

Yukarıda açıklanan ihtiyati tedbir koşullarına döndüğümüzde davacının tedavisinin sürdürülmemesi halinde ciddi bir zararın meydana geleceği açıktır. Kolon Kanseri tedavisi gören davacının etkin ilacı kullanmaması nedeniyle Anayasal güvence altında olan sağlık ve yaşama hakkından mahrum kalacaktır. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür. Diğer bir anlatımla temel insan hakkı olan yaşama hakkının korunması devletin temel görevleri arasındadır. Diğer yandan Sosyal devlet sosyal güvenlik hakkı kapsamında devletin sosyal güvenliği sağlama yükümlülüğü de vardır. Davacının yaşama hakkını tehdit eden hastalığın tedavisi devletin Anayasal görevleri arasındadır. Tedavi giderlerinin karşılanmaması davacının yaşama hakkını ihlal niteliğinde olabilecek ve davacı için telafisi imkânsız zararlara neden olabilecektir. İhtiyati tedbirin koşulları somut olayda gerçekleştiğinden davacının ilaç bedellerinin kurum tarafından karşılanmasına ilişkin tedbir isteminin kabulü gerekmiştir.” şeklindedir.

İlk derece mahkemesi nezdinde görülen yargılamada tedbir talebinin kabulüne ek olarak; “Davacının kullandığı ilacın bedelinin davalı kurum tarafından karşılanmamasının nedeni SUT kapsamında olmamasıdır. Yukarıda da açıklandığı gibi ilacın SUT kapsamında olmaması Devletin Sosyal Devlet niteliğine ve sağlık hakkını koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Hukuk Devleti İlkesinin asıl amacının temel insan haklarını sağlamak olduğu, en temel insan hakkının ise yaşam hakkı olduğu, dolayısıyla Hukuk Devletinin ilk görevinin en temel insan hakkı olan Yaşam Hakkını korumak olduğu tartışmasızdır” gerekçesiyle:

▪️ Davacının tedavisinde kullanılan ilacın SGK(“Kurum”) tarafından karşılanması için yapılan başvurunun reddi işleminin iptaline,

▪️ Lonsurf isimli ilaca ait bedellerin davacının tedavi süresi boyunca SGK tarafından ücretsiz ve kesintisiz karşılanması gerektiğinin tespitine,

▪️ İlacın ithali için gerekli ödemenin davalı Kurum tarafından doğrudan Türk Eczacılar Birliğine ödenmesine karar verilmek suretiyle en nihayetinde davacı hasta lehine davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bu kapsamda, ilk derece mahkemesinin kararı ile mahkemenin, Anayasal hakların korunması bağlamında devletin sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri alanındaki pozitif yükümlülüklerini açık bir şekilde ortaya koymakta ve bireylerin yaşama hakkı ile sağlık hizmetlerine erişim haklarının yargısal güvencelerle nasıl desteklendiğini göstermektedir.

1.3. İlacın Kurum Tarafından Karşılanması Gerektiğine İlişkin Emsal Kararlar

Söz konusu dava kapsamında yargı kararlarının dava dilekçelerinde bulunması önem arz etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; ilaç bedelinin Kurumca karşılanması yönünden öngörülen hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesi koşulunun hastalığın mahiyeti dikkate alındığında katı bir yaklaşım olduğunu bu nedenle davaya konu ilacın davacının hastalığının ilerlemesine engel olup olmadığı veya gerilemesini sağlayıp sağlamadığı, yaşam kalitesini artırıp artırmadığı, yaşam süresinin uzamasına katkıda bulunup bulunmadığı konusunda sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.[4] Bu karardan da anlaşılacağı üzere, ilacın kurum tarafından ödenmesi gerekip gerekmediği tartışılırken; ilacın hastalığı iyileştirecek nitelikte olmasından ziyade, kişinin yaşam kalitesine olumlu etkide bulunması veya hastalığın ilerlemesini engelleyici nitelikte olması hususlarının dikkate alınması gerekmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yaşam hakkını koruma yükümlülüğünün yalnızca devletlerin mali kaynaklarına dayandırılamayacağına hükmetmiştir ve AİHM, bireylerin yaşam hakkını doğrudan etkileyen tedavi ve ilaçların erişilebilir olmasını devletlerin pozitif yükümlülüğü olarak değerlendirmiştir.[5]

2) SOSYAL DEVLET İLKESİ VE ANAYASAL YÜKÜMLÜLÜKLER 

Anayasa’nın 2., 5., 17., 56., 60. ve 65. maddeleri göz önünde bulundurulduğunda, sosyal devlet ilkesinin bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini de kapsadığı tartışmasızdır. Nitekim sağlık hizmetlerine erişim, yaşam hakkının da en önemli güvencelerinden biridir. Sosyal devlet ilkesinin benimsendiği ülkelerde; bireylerin temel hak ve hürriyetleri devlet tarafından etkin bir şekilde korunmalıdır. Anayasa’nın 60. maddesi ile güvence altına alınan Sosyal Güvenlik Hakkı kapsamında devlet, bireylerin sosyal güvenliğini sağlayacak gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu sebepledir ki, dava dilekçelerinde Anayasa’nın ilgili hükümlerine ve sosyal devlet gerekliliklerine değinilmesi önem arz etmektedir.

SONUÇ 

Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların SGK tarafından karşılanması süreci, bireyin yaşam hakkını güvence altına alan anayasal ve uluslararası normların etkin bir şekilde uygulanmasını gerektirir. Hukuki ve idari süreçlerin karmaşıklığı, hasta ve yakınlarının tedaviye erişim mücadelesini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, dava dilekçelerinde yargı mercilerinin emsal kararları ve uluslararası standartlar ışığında bireyin yaşam hakkını önceliklendiren bir dil kullanılması ve yaklaşım benimsenmesi önem arz etmektedir. 

Sonuç olarak, yaşam hakkının korunması şüphesiz sosyal devletin pozitif bir yükümlülüğü olup, bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi, yalnızca kişinin iyileşmesi ihtimalinde değil, ilgili sağlık hizmetlerinin ve ilaçların bireyin yaşamına olumlu katkıda bulunacak, hastalığını ilerletmeyecek veya yaşam kalitesini artıracak nitelikteyse devlet, vatandaşın bu hizmetlere etkin ulaşmasını sağlanması gerekmektedir. Nitekim bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi sosyal hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez bir parçasıdır ve bu yönde bir ihlal bireylerin temel hak ve özgürlüklerine doğrudan bir müdahale teşkil etmektedir.


KAYNAKÇA

Kararlar:

▪️ Ankara BAM 10. HD., E. 2020/1460, K. 2020/1813, T. 29.12.2020.

▪️ İzmir BAM, 10. HD., E. 2020/6, K. 2020/222, T. 5.2.2020

▪️ Panaitescu / Romanya B. No: 30909/06, T. 10.04.2012.

▪️ Yargıtay HGK., E. 2023/971 K., 2023/1149 T. 29.11.2023.

Makaleler:

▪️ Selman Karakul, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Sağlık Hakkı-I, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 3 (2), Güz 2016; 169-206

▪️ Vildan PEKSÖZ, Kanser İlaçlarının Karşılanması Konulu İhtiyatî Tedbirler (Uyuşmazlığın Esasını Çözer Nitelikte İhtiyatî Tedbir Örneği, Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 72 (4) 2023: 1759-1784

Mevzuat:

▪️ Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

▪️ Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

▪️ 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu


[1] 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, madde 101.

[2] Ankara BAM 10. HD, E. 2020/1460, K. 2020/1813, T. 29.12.2020.

[3] İzmir BAM, 10. HD., E. 2020/61 K. 2020/222, T. 5.2.2020

[4] Yargıtay HGK., E. 2023/971 K. 2023/1149, T. 29.11.2023.

[5] Panaitescu / Romanya B. No: 30909/06, T. 10.04.2012.

This website is available “as is. Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.

The content and materials published on this website are provided for informational purposes only and should not be used as a legal opinion in any way. This website and the information contained are not intended to establish an attorney-client relationship.
th
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent