Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Marka Tescil Süreçleri ve Gereklilikleri
Marka tescili, sahibine, markayı tek başına kullanma hakkı ve diğer yandan izinsiz kullanılmasını önleme yetkisi verir. Ülkesellik prensibi gereği bir markanın tescili, başvurusu hangi ülkede yapıldıysa yalnızca o ülke sınırları içerisinde hak sahibine koruma sağlar.
Kısaca Kuzey Kıbrıs olarak da bilinen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (“KKTC”), yalnızca Türkiye tarafından tanınan bir devlettir. Ancak sanılanın aksine, KKTC, çok partili siyasal sisteme sahip ayrı bir ülkedir ve Türkiye’den bağımsız olarak kendi demokratik kurumlarıyla yönetilmektedir. Bununla beraber her iki ülkenin tescil kurumu da birbirinden bağımsız otoriteler olup, birbirinin iç işleyişine müdahale olasılığı söz konusu değildir. Dolayısıyla Türkiye’de tescilli bir marka, marka sahiplerine KKTC nezdinde koruma sağlamayacaktır.
KKTC’de ticari markaları düzenleyen yasa Fasıl 268, 28/1995 Sayılı Ticari Markalar Yasası’dır. İlgili yasa markanın tanımını şu şekilde yapar: “bir şekilli, alameti farikayı veya emtianın özel bir çeşidinin tanımını veya ticari ismini, başlığı, simgeyi, etiketi, ismi, imzayı, sözcüğü, harfi, rakamı veya bunların herhangi bir birleşimini içerir”. Bir diğer deyişle, marka, bir ürünün diğer ürünlerden ayırt edilmesini sağlamak amacıyla kullanılan şekil, resim, grafik veya çizim gibi her türlü işaret veya işaretlerin birleşimidir diyebiliriz. Ayrıca eklemek gerekir ki, KKTC için sadece ticaret markalarının tescili mümkün olup, ilk 34 sınıf harici kalan hizmet sınıflarında başvuru yapılamamaktadır.
Aslında en temelden bakıldığında, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye için marka süreçleri ve gereklilikler çok benzer gibi görünmekle beraber, pratikte işin içine giren bazı parametreler sebebiyle oluşan birtakım farklılıklar bulunmaktadır.
Bu parametrelerden en önemlisi, Kıbrıs’ta henüz marka süreçleri için elektronik bir sistem olmamasıdır. Şüphesiz ki elektronik sisteme sahip olmak sadece başvuru esnasında yarattığı kolaylık nedeniyle bile marka vekilleri için bir nimet iken, marka kayıtlarının kontrolü ve işlemlerin çevirim içi sistemler vasıtası ile yapılmasına imkân vermektedir. KKTC’de elektronik sistemin olmayışı, her bir işlem kalemi için Mukayitiğin ziyaretini gerektirmektedir.
Diğer yandan şüphesiz ki elektronik sistem, resmi belgelerin geçerliliğinin kontrolü esnasında da (elektronik Apostil ve imza gibi) işleri hızlandırmaktadır ve iş yükünü hafifletmektedir. Ancak durum böyle olunca, KKTC Markalar Mukayyitliği, yapılacak herhangi bir işlem için gereken evrakların sadece orijinalleri ile işlem yapmakta olup, her türlü evrakın noterlikçe onaylı ve ayrıca o yerde K.K.T.C. temsilciliği varsa orada, yoksa o yerdeki T.C. Elçiliği veya konsolosluğuna onaylatılmasını veya Apostille ile tasdik ettirilmiş olmasını şart koşmaktadır. İşlemler için marka vekillerinin Mukayyitliğe fiziken gitmelerini, evrakların resmi onay süreçlerini ve orijinal evrakların kargolanma sürelerini göz önünde bulundurunca marka sahiplerinin işlemlerinde aksamalar olması ve işlemlerin aylar ve hatta yıllar sürmesinin kaçınılmaz olduğu da aşikardır.
Bir diğer nokta ise Mukayyitlikte her türlü işlemi inceleyen sadece tek bir uzman olmasıdır. KKTC her ne kadar nüfusu ve yüz ölçümü bakımından küçük bir ülke olsa da özellikle yabancı devletler ve şirketler nezdinde önemli bir pazar olduğunu düşünerek ve son dönemlerde artan ticari faaliyetleri göz önünde bulundurarak, ticaretteki artan faaliyetlerin paralel olarak marka başvurularını da olumlu yönde etkileyeceğini söyleyebiliriz. Bu durumda tek bir uzman için oluşan ağır iş yükü sebebiyle, başvuru sahipleri zaman alan süreçlerin sıkıntılarıyla ve işlemlerinde olası aksama riskleriyle karşı karşıya kalacaklardır.
Bunca aksaklık ve yavaşlığa rağmen, marka sahipleri markalarını korumak ve herhangi bir izinsiz kullanıma karşı yasal işlem başlatabilmek için, Kuzey Kıbrıs’ta marka tescil işlemlerine ve diğer tüm prosedürlere gerekli önemi göstermektedir. Sicildeki markaların yoğunluğu ve gelişen teknolojiler göz önüne alındığında, zaman içerisinde KKTC’de de fikri mülkiyet açısından işleri kolaylaştıracak adımlar ve değişiklikler yapılması öngörülmektedir.
Tagged with: Moroğlu Arseven, Gökçe İzgi, LL.M., Intellectual Property, Marka, Fikri Mülkiyet, Marka Tescil