Somutlaştırma Yükü

04.04.2025

HMK m.194’te düzenlenen somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi halinde ne olacağı Yargıtay kararları ve doktrin kapsamında tartışmalı bir konudur. Zira hüküm dahilinde somutlaştırma yükü tanımlansa da HMK bağlamında yükün yerine getirilmemesine dair herhangi bir netice öngörülmemiştir.

1.1)  Somutlaştırma Kavramı

Herhangi bir hukuki terimin, anlaşılabilmesi için, terimi meydana getiren kelimenin anlamının öncelikle irdelenmesi, hem terimin ihtiva ettiği anlamın anlaşılması ve dolayısıyla hukuki müessesinin kavranabilmesi hem de dil-düşünce ilişkisinin sağlamlaştırılabilmesi için önemlidir. Bu önemin sebebi, terimler ile terimi oluşturan kelimelerin arasındaki anlam bağının varlığıdır.1 Bu kapsamda somutlaştırma yükünün anlaşılabilmesi için terimi meydana getiren “somutlaştırma” kelimesinin irdelenmesi gerekir.

Somutlaştırma, soyut bir şeyin algılanabilir kılınması veya soyutluğa bir somut gerçeklik kazandırmaktır.2 Benzer şekilde, somutlaştırmak belirgin hale getirmek veya gerekçelendirmek olarak da tanımlanabilmektedir.3 Hukuki terim olarak somutlaştırma ise davada, tarafların ileri sürdükleri iddialara ilişkin somut bilgi verilmesidir.4

Bu kapsamda, somutlaştırma teriminin, yargılama içerisinde davacı veya davalı olan tarafların ortaya koydukları soyut gerçeklik olan iddia veya savunmalarını, somut bir gerçekliğe dönüştürmeleri, iddialarını belirgin hale getirmeleri veya gerekçelendirmeleri olarak tanımlanabilmesi mümkündür.

1.2)  Somutlaştırma Yükü Kavramı

HMK’nın 194.maddesinde somutlaştırma yükü, ispat ve deliller başlıklı kısımda düzenlenerek, herhangi bir tarafın, dayandığı vakıayı, ispata elverişli bir biçimde somutlaştırması olarak ifade edilmiştir.5 Keza bununla birlikte söz konusu maddenin 2.fıkrasında, tarafların dayandıkları delillerin ne olduğu ve hangi vakıaya ilişkin olduğunu göstermelerinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir.6 Kanuni düzenlemeden yola çıkılarak, somutlaştırma yükünün, iddia edilmiş bir vakıa hakkında, yeterlilik arz edebilecek şekilde, bilgi verilmesi yükü olduğu ifade edilebilecektir.7 Bu bakımdan, bir davada haklı çıkmak için iddia ortaya koymak yeterli olmayacaktır, iddianın somutlaştırılması gerekecektir.8

Somutlaştırma yükü, iddianın zaman, mekan, kişi ve içerik olarak ispata elverişli hale getirilmesi olduğu gibi aynı zamanda iddia edilen vakıaların hangi delil ile ispat edileceğinin de ortaya konmasıdır.9 Başka bir ifadeyle, davacı veya davalının iddia ettiği veya savunmasına konu olan vakıanın oluşum biçimi bakımından belirgin hale getirilmesi ve iddiasının hangi delil ile ispat edileceğini ortaya koyması, somutlaştırma yükünün gereğidir.10

Tarafların yerine getirmesi gereken, somutlaştırma yükü; bir usuli yükümlülük değil, usuli yüktür.11 Bu bakımdan, yükü yerine getirmeyen taraf için, uygulanabilecek herhangi bir yaptırım imkanı olmayacak, yük altında bulunan taraf ancak yerine getirmediği davranış veya işlemler için olumsuz bir sonuç alma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.12

Somutlaştırma yükü, taraflarca getirilme ilkesinin de bir görünümüdür.13 Bu ilkenin hakim olduğu yargılamalar kapsamında, uyuşmazlığa ilişkin olarak karar verilebilmesi için gerekli dava malzemesinin toplanması yetkisi taraflara aittir.

Taraflar, yargılama sırasında hakime göre daha aktif bir konumdadır.14 Hakim, taraflarca getirilme ilkesinin egemen olduğu yargılamalarda, kural olarak re’sen tahkikat yapamayacaktır. Diğer bir ifadeyle, mahkeme, yalnızca tarafların getirmiş oldukları vakıa ve delilleri inceleyebilecek, kendiliğinden incelemede bulunamayacak ve yalnızca bu doğrultuda karar verebilecektir.15 Fakat, söz konusu ilkeye rağmen, tarafların dava malzemesini getirmesine ilişkin kısıtlayıcı bir tavır sergilenmemesi gerekmektedir.16 Tarafların dava malzemesini getirmemesi halinde, HMK m.31 gereği, hakimin maddi veya hukuki açıdan belirsiz ya da çelişkili gördüğü hususlara dair taraflara açıklama yaptırabilmesi, soru sorabilmesi, eksiklik veya belirsizliklerin giderilmesini istemesi, hakimin aydınlatma ödevi varlığından dolayı mümkün olacaktır. Bu kapsamda hakim, somutlaştırma yükünü yerine getirmeyen taraftan, aydınlatma ödevi kapsamında, belirsiz kalan hususların açıklığa kavuşturulmasını, eksik kalmış bilgilerin tamamlanmasını veya ilgili hususlara ilişkin mahkemenin bilgilendirilmesini isteyebilecektir.17 Mahkemenin talebi aynı zamanda tarafların dinlenilmesi hakkına riayetin de bir gereğidir.18 Neticede, taraflardan biri iddiasını somutlaştırmamış ise o halde, mahkeme öncelikle aydınlatma ödevinin gereği olarak ilgili hususa dikkat çekmeli ve belirsizliğin ortadan kaldırılmasını istemelidir. Sonrasında halen somutlaştırma eylemi gerçekleşmemiş ise ancak bu duruma göre hüküm kurabilecektir.

1.3)  Somutlaştırma Yükünün Yerine Getirilmemesinin Sonuçları

Somutlaştırma yükü, HMK’da düzenlenmesine karşın, yük altında bulunan tarafın,  gerekliliği  yerine  getirmemesi  halinde  sonucunun  ne  olacağı  açıkça düzenlenmemiştir.19 Doktrinde bir görüş20, gerekliliğin yerine getirilmemesinin sonucunun düzenlenmemiş olmasının, somutlaştırma yükü düzenlemesini işlevsiz hale getirdiği kanaatindedir.

Somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesinin sonucunda mahkemenin nasıl bir karar vermesi gerektiğine ilişkin ise doktrin ve yargı kararları fikir birliği içerisinde değildir. Çalışmamız kapsamında öncelikle doktrindeki görüşlerden ve yargı kararlarından bahsedilecek, akabinde değerlendirme bölümünde ise kanaatimiz dile getirilecektir.

Doktrinde pek çok yazar, kanundaki bu boşluk hakkında çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştur.21 Bazı yazarlar, hakimin aydınlatma ödevine vurgu yaparak belirsizliğin veya eksikliğin giderilmesi için, öncelikle hakim tarafından süre verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.22 Bununla birlikte Yılmaz ise, yaptırımın kanunda düzenlenmemesinden dolayı, dürüstlük kuralını düzenleyen HMK m.29 çerçevesinde hareket edilmesi gerektiği kanaatindedir. 23

Somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi neticesinde kararın usule mi yoksa esasa mı ilişkin olacağına dair ne doktrin ne de yargı kararlarında yeknesaklık bulunmaktadır. Doktrindeki ilk görüşe göre, yükün yerine getirilmemesi halinde HMK m.119/2 ve HMK m.129/2 kıyasen uygulanmalıdır.24 Hükümlere göre, eğer taraflardan biri dava dilekçesi içerisinde dayandığı vakıalara ve vakıalarla ilişkili delillere  belirli  bir  biçimde  yer  vermemiş  ise  bu  halde  hakim  eksikliğin tamamlanması için kesin süre vermeli; kesin süre içerisinde eksiklik giderilmediyse o halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir. Somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi halinde, olumsuz sonucun, davanın açılmamış sayılması olduğuna kanaat getirilecek olursa, davanın açılması ile ortaya çıkan maddi ve usul hukukuna ilişkin sonuçlar25 kendiliğinden geriye etkili olarak ortadan kalkacaktır.26 Bununla birlikte, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar usuli bir nihai karar olduğundan, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip şekli anlamda kesin hüküm teşkil etmesi sebebiyle, harç yatırılması halinde tekrardan aynı davanın açılabilmesi mümkün olacaktır.27 Yargıtay bazı kararlarında, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi halinde HMK 119/2 ve HMK 129/2 kıyasen uygulanmalı kanaatindedir.28 Bu kapsamda, öncelikle hakim tarafından kesin süre verilmeli, eğer halen daha yerine yük yerine getirilmediyse o halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.

Doktrindeki ikinci görüşe göre, tarafın somutlaştırma yükünü yerine getirmemesi usule değil esasa ilişkin bir meseledir. Mahkemenin, HMK m.31’in gereği olarak belirsizliklerin veya eksikliklerin giderilmesini talep etmesine rağmen, talebinin  yerine  getirilmemesi  halinde  esastan  red  gündeme  gelecektir.29  Bu kapsamda, Pekcanıtez/Özekes/Atalay’a göre, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi ispat yükünün yerine getirilmemesi gibi sonuç doğuracaktır. Nitekim bu sebeple, tarafın iddia ya da savunmasını ispata elverişli bir hale getirmemiş olmasından dolayı da talep esastan reddedilmelidir.30 Umar’a göre ise, hakim HMK m.31 gereğince hareket ederek, öncelikle belirsiz ve eksikliği duruşmada gidermeye veya yeniden dilekçe yazarak yeni bir dilekçe yazmaya davet etmelidir. Ancak, tarafın talebi yerine getirmemesi halinde, hakimin bu aşamada kesin süre vererek gerekli işlemin yapılmasını isteyecektir. Taraf, somutlaştırma yükünü yerine getirmemiş ise bu durumda artık, red doğrultusunda karar verilecektir.31 Yardımcı’ya göre ise, usuli yüklere ilişkin hususlar, uyuşmazlığın esasına dairdir. İddiaya ilişkin somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi halinde artık vakıanın ispat edilememiş olmasından söz edilecek ve esastan bir red kararı gündeme gelecektir. Fakat bu mutlak anlamda bir esastan red anlamına gelmemeli, talep sonucuna göre değerlendirme yapılmalıdır.32 Yargıtay ise bazı kararlarında, davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini dile getirerek, hakimin süre vermesi suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar veremeyeceği kanaatindedir.33

2)  Değerlendirme

Bilindiği üzere taraf usul işlemleri için HMK m.90 gereği öngörülen süreler, kanuni süreler ve hakim tarafından tayin edilen sürelerdir. HMK m.94/1 kapsamında kanuni süreler kesin süre iken; hakim tarafından tayin edilen sürelerin kesin süre olarak kabul edilebilmesi için hakimin verilen sürenin kesin süre teşkil ettiğini tarafa belirtmesi gerekir. Bu kapsamda, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi halinde, kanaatimizce, hakimin tarafa süre vererek belirsizlik ve eksikliği gidermesini talep etmesi gerekir. Hakim tarafından verilecek olan sürenin, kesin süre teşkil edip etmeyeceği ise, kanunda kesin sürenin amacı ve somutlaştırma yükünün öneminin anlaşılması ile ortaya konabilir.

Kesin sürenin amacı, Yargıtay HGK’nın bir kararında34 ortaya konduğu üzere, davaların uzun sürmesini engelleyerek yargılama aşamasındaki ara kararların yerine getirilmesini sağlamaktır. Benzer şekilde somutlaştırma yükünün amacı ise genel geçer somut vakıalara dayanılarak dava açılmasını engellemek olmakla birlikte, somut bir şekilde ortaya konan iddia veya savunmalar ile yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin sağlamaktır.35 Bu nedenle, kanaatimizce, hakim tarafından verilecek olan sürenin kesin süre teşkil etnesi gerekir. Nitekim, bu sayede, hem somutlaştırma yükünün getiriliş amacına uygunluk hem de hakim tarafından verilen sürenin hizmet edeceği amacın gerçekleşmesi sağlanabilecektir.36

Somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi, bir usuli yükün yerine getirilmemesidir. Usuli yükün yerine getirilmemesi ile birlikte ise, davanın esasına dair yargılamanın da sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi mümkün olamayacaktır. Diğer bir ifadeyle, usuli yükün yerine getirilmemesi davanın esasına dair bir sorun teşkil edecektir.37 Nitekim bu durumun sebebi, kanaatimizce, bizatihi somutlaştırma yükünün ispat yükü ile yakın ilişkisidir.38 Bu bağlamda da, yükün yerine getirilmemesi ile birlikte esasa ilişkin bir kararın verilmesi gerekmektedir.

Nitekim, HMK m.119/2 ve HMK m.129/2’de belirtilen davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilmesi de mümkün olamayacaktır. HMK m.119/2 ile m.129/2’nin ifadeleri kanaatimizce oldukça açıktır. Somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi ile ilişkisi olan HMK 119.maddesinin e ve f bendi, 2.fıkrada sayılan bendler olup, haricinde ifadesi içerisinde yer almamaktadır. Esasen bu bendlerin hükümde sayılması ile kanun koyucunun sayılı bendlere dair 2.fıkradaki sonucu tanımadığı da görülmektedir. Başka bir deyişle, hükmün mefhum-u muhalifinden bu bendlerin açık bir şekilde kapsam dahilinde olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu nedenle hükmün kıyas yoluyla, sayılı bendler için de uygulanabilmesi, kanaatimizce, isabetli olmayacaktır.39 Keza bu durum, hukukun geliştirilmesinde kullanılan yöntemlerden biri olan kıyas müessesine ilişkin olarak da doğru olarak kabul edilemeyecektir.

37 bkz. Yardımcı, a.g.e., s.243.

38 bkz. yuk., s.7-8

39 bkz. Börü, a.g.e., s.249; Zekeriya Yılmaz, Davanın Açılmamış Sayılması, 3.bs., Seçkin Yayıncılık, Ankara 2011, s.581-582; Özekes’e göre maddede sayılan bendler için kıyasen uygulama yapmak yerine her bir bend için ayrı ayrı inceleme yapılarak eksikliğin yaptırımı belirlenmelidir, bkz. Özekes, a.g.m., s.281-282.

Esasen kıyasın yapılabilmesi için, kanun koyucu tarafından getirilen hükmün belli bir olguya dair olması gerekir.40 Belli bir olguya özgü bir hüküm getirilmiş ise artık o hüküm kıyas yoluyla başka durumlar için uygulanamayacaktır.41 Bu bakımdan da ifade ettiğimiz üzere, HMK m.119/2 ile m.129/2’de somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi halinde, hakim tarafından önce süre verilmesi suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyecektir.

Neticede, kanaatimizce, somutlaştırma yükünü yerine getirmeyen davacıya, hakim tarafından, aydınlatma ödevinin gereği olarak, öncelikli olarak kesin süre verilmelidir. Ancak bu kesin süre verilmesi hali, HMK m.119/2 veya m.129/2’nin hükmü gereği değil, hakimin aydınlatma ödevinin bir gereğidir. Kesin süre verilirken ise HMK m.94/2 hükmüne riayet edilerek, süre içerisinde davacının ilgili belirsizlik veya eksiklikleri gidermemesi halinde belirsizlik rizikosuna katlanmak zorunda olacağını ifade etmesi yerinde olacaktır. Fakat, davacının süre verilmesinden sonra da belirsizlik ve eksiklikleri gidermemesi durumunda, artık ispat yükünün yerine getirilmediğinden bahisle davanın esasına dair karar verilmesi gerekmektedir.


1 Salim Pilav, “Terim Sorunu ve Eğitim Öğretimde Terimlerin Yeri ve Önemi”, Kastamonu Eğitim Dergisi, 16(1), s.273.

2 Yaşar Çağbayır, Büyük Türkçe Sözlük Cilt 8, 1.bs, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2016, s.5245.

3 Recep Aşit, “İşe İade Davalarında Somutlaştırma Yükü”, MÜHFHAD, 23(2), s.425.

4 Alman hukuk dilindeki “Substantiierung” kelimesi ile hukuk dilimizdeki somutlaştırma kelimesinin benzer olduğu değerlendirmesine ilişkin ayrıca bkz. Oğuz Atalay, Medeni Usul Hukukunda Menfi Vakıaların Tespiti, 1.bs., Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını, İzmir 2001, s.31.

5 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda somutlaştırma yüküne yer verilmemiştir. Bu kapsamda HMK ile getirilen somutlaştırma yüküne dair düzenleme, kanun koyucu tarafından uygulama açısından genel geçer somut vakıalara dayanılarak davaların açılıp yürütülmesinin engellenmesi amacını taşır bkz. TBMM, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, 2008, Sıra Sayısı:393.; aksi görüş olarak Umar, getirilen düzenlemenin ciddi yararı olmayacağı kanaatindedir, bkz. Bilge Umar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Yetkin Yayınları, Ankara 2011, s.564; hükme dair açıklamalar için bkz. Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Cilt 3, 4.bs., Yetkin Yayınları, Ankara 2021, s.3630.; HUMK’da somutlaştırma yüküne yer verilmese bile, somutlaştırma yükü ve yükün nasıl yerine getirileceği HUMK m.179/2 ile m.200 ve m.201 uyarınca esas alınabilir görüşüne dair bkz. Atalay, a.g.e, s.30-31.

6 HMK m.194/2 hükmü ile delil ikame yükü akla gelebilecek ise de belirtmek gerekir ki delil ikame yükünde odak alınan nokta, delillerin gösterilmesidir. Bu kapsamda, delillerin ikamesi somutlaştırma yükünün yerine getirilmesi bakımından önem arz etmeyecektir. Hükme göre, delillerin hangi vakıalar ile ilişkili olduğunun ortaya konması gerekmektedir, benzer değerlendirme için bkz. Taner Emre Yardımcı, Hukuk Yargılamasında Somutlaştırma Yükü, 1.bs., On İki Levha Yayınları, İstanbul 2017, s.46; Ancak bu hususa ilişkin olarak doktrinde somutlaştırma yükünün doğrudan deliller ile ilgili bir bağlantısı olmadığını, yükün sadece maddi vakıalara ilişkin olduğunu fakat delillerin gösterilme şekline ilişkin olarak düzenlenen HMK m.194/2’nin somutlaştırma yükü için tamamlayıcı bir işleve sahip olduğuna dair bkz. Süha Tanrıver, Medeni Usul Hukuku Cilt 1, 3.bs., Yetkin Yayınları, Ankara 2020, s.810.

7 Atalay, a.g.e., s.31; Hakan Pekcanıtez, Muhammet Özekes, Oğuz Atalay, Medeni Usul Hukuku, 8.bs., On İki Levha Yayınları, İstanbul 2020, s.343; Varol Karaaslan, Medeni Usul Hukukunda Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi, 2.bs., Adalet Yayınevi, Ankara 2019, s.124.

8 Levent Börü, Medeni Usul Hukukunda İddia ve Somutlaştırma Yükü, 1.bs., Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s.184.

9 Tanrıver, a.g.e., s.810; Pekcanıtez/Özekes/Atalay, a.g.e., s.342; Murat Atalı, İbrahim Ermenek, Ersin Erdoğan, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2018, s.476; Seda Özmumcu, “1086 sa. HUMK ile 6100 sa. HMK’nın Delillerin İkamesi Hakkındaki Hükümlerine Mukayeseli Bir Bakış”, BÜHFD, 9(101), s.53.

10 Ancak Üstündağ’a göre taraf, dava dilekçesi içerisinde, taleplerine temel olan vakıaları açık ve bütün olarak göstermek zorundadır. Bu bakımdan, Üstündağ’ın “belirginleştirme”yi somutlaştırma bakımından yeterli görmediği dile getirilebilecektir, bkz. Saim Üstündağ, “İddia ve Müdafanın Değişmesi Yasağı”, 1967, s.82. Katıldığımız görüşe göre ise, tarafların iddialarını somutlaştırmaları için açık ve bütün olarak vakıaları göstermeleri gerekmemektedir. Bu bakımdan, tarafları, HMK m.194/1 hükmünün de gereği olarak, iddialarını ispata elverişli bir biçimde ortaya koymaları yeterli olacaktır bkz. Nur Bolayır, Hukuk Yargılamasında Delillerin Toplanmasında Tarafların ve Hakimin Rolü, 1.bs., Vedat Yayıncılık, İstanbul 2014, s.86; Atalay, a.g.e., s.33.

11 Atalay, a.g.e., s.32-33; Börü, a.g.e., s.72, Yardımcı, a.g.e., s.7.

12 Usuli yük ile usuli yükümlülük arasındaki farklılıklara dair bkz. Börü, a.g.e., s. 66 vd.

13 Atalay, a.g.e., s.30; Börü, a.g.e., s.90-91; benzer şekilde taraflarca getirilme ilkesinin söz konusu olduğu davalarda somutlaştırma yükünün önemine dair bkz. Gerekçe, s.62.

14 Adli yargılamalar içerisinde kural olarak tarafların mahkemeye kıyasla daha aktif bir rolü olduğuna dair değerlendirmeler için bkz. Tanrıver, a.g.e., s.368; Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku Cilt 1-2, 4.bs., Beta Yayınları, 1997, s.206.

15 Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 2020, s.236; Dava malzemesinin toplanması aşamasında taraflarca getirilme ilkesinin egemen olduğu durumlarda dahi re’sen araştırma ilkesi sınırlı bir şekilde söz konusu olabilir ancak bu durum çok dar bir alan için geçerlidir, bkz. Tanrıver, a.g.e., s.370.

16 Tanrıver, a.g.e., 370; Karslı, a.g.e., s.237.

17 Muhammet Özekes, “HMK Bakımından Dava Dilekçesinde Eksiklik Halinde Yapolması Gereken İşlemler”, DEÜHFD, 16(Özel Sayı), 2014, s.295; Hakimin aydınlatma ödevinin somutlaştırma yükü çerçevesindeki işlevlerine dair detaylı açıklamalar için bkz. Yardımcı, a.g.e., s.229-230; Börü, a.g.e., s.104-105; Karslı, a.g.e., 244 vd.

18 Karaaslan, a.g.e., s.131-132; Börü, a.g.e., 108.

19 Yazar notu: Çalışmamız kapsamında, incelemeye konu olan kararda, somutlaştırma yükü altında bulunan tarafın davacı olması sebebiyle, söz konusu bahsin sadece davacı veçhesi incelenecektir. Ancak Yardımcı’ya göre davacı veya davalı olmanın sonuçlar bakımından bir önemi bulunmamaktadır, bkz. Yardımcı, a.g.e., s.235.

20 Yavuz Alangoya, Kamil Yıldırım, Nevhis Deren-Yıldırım, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı (Değerlendirme ve Önerileri), İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2006, s.117; aksi değerlendirme için bkz. Yardımcı, a.g.e., s.244.

21 Değerlendirmeler için bkz. Börü, a.g.e., s.235-238.

22 Karslı, a.g.e., s.528-529; Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Cilt 2, 4.bs., Yetkin Yayınları, Ankara 2021, s. 2763; Gülay Erdönmez, “HMK’ya Göre Delillerin Gösterilmesi ve İbrazı”, İBD, 87(5), 2013, s.21; Bu sürenin kesin süre olması gerektiği görüşüne dair bkz. Cenk Akil, “6100 sa. HMK’nda Dava Dilekçesinin Unsurları Bağlamında Somutlaştırma Yükü, MÜHFD, 11(1), 2012, s.98-99; Somutlaştırma yükünün yerine getirilip getirilemeyeceğinin anlaşılabilmesinin ancak ön inceleme duruşmasında mümkün olduğu ve hakim tarafından bu halde, belirsizlik ve eksikliklerin tamamlanması için kesin süre verilmesine dair bkz. Özmumcu, Delillerin İkamesi, s.56-57.

23 Yılmaz E., 3.Cilt., s.3631.

24 Yılmaz E., 2.Cilt, s.2767 vd.

25 Maddi ve usul hukukuna ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçların bütünü ortadan kalkmayacak olup iyiniyetin ortadan kalkması ile temerrüde düşme bahsi buna örnek olarak verilebilir, bkz. Seda Özmumcu, “Davanın Açılmasına Bağlanan Hukuki Sonuçların Davanın Açılmamış Sayılması Halinde Değerlendirilmesi”, İÜHFM, 19(2), 2012, s.203 vd.

26 Pekcanıtez/Özekes/Atalay, a.g.e., s.308. Bununla birlikte Özmumcu’ya göre davanın açılmamış sayılması halinde, sonuçların ortadan kalkmasına ilişkin maddi ve usul hukuku ayrımı yapılarak her bir sonuç bakımından ayrıca değerlendirme yapılmalıdır bkz. Özmumcu, Davanın Açılmamış Sayılması, s.202.

27 Pekcanıtez/Özekes/Atalay, a.g.e., s.308.

28 “6100 sa. HMK’nun 194.maddesi gereğince tarafların dayandıkları vakaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmaları gerekmektedir. Dolayısıyla davacıya, hangi aylara ait ücretlerinin ödenmediğinin açıklattırılması ve davacıdan bunu somutlaştırması istenmeli, bu konuda süre verilmeli, maddi vakıalara dair eksikliğin giderilmesi dava dilekçesinde belirtilmesi zorunlu unsurlardan olduğundan verilen süre içinde giderilmediği takdirde bu alacak yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir…” Y. 9.HD. E.2015/11346, K.2016/1407, T.20.01.2016 (www.kazancı.com, E.T: 24.11.2022); Keza benzer şekilde Yargıtay 21.HD.’de somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir: “Öte yandan, vakıaların dava dilekçesinde bulunmaması halinde dahi bu eksikliğin tamamlanması mümkün olduğundan Yasa’nın 119/2 maddesin kıyasen davacıya bir haftalık kesin süre verilmeli, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılmalıdır.” Y. 21.HD. E.2012/16743, K. 2012/22172, T.05.12.2012. (www.kazancı.com, E.T: 24.11.2022)

29 Börü’ye göre somutlaştırma yükünü somut-soyut olarak, somut somutlaştırma yükünü ise iddiayı somutlaştırma ve savunmayı somutlaştırma olarak tasnif etmeden, yaptırım değerlendirmesi yapmak gerekmektedir, bkz. Börü, a.g.e., s.248-257.

30 Pekcanıtez/Özekes/Atalay, a.g.e., s.343; benzer değerlendirme için bkz. Atalay, a.g.e., s.36; Özekes, a.g.m., s.296.

31 Umar, a.g.e., s.565.

32 Yardımcı, a.g.e., s.242-244.

33 Yargıtay 22.HD. E.2014/24240 ve K.2015/34655 sayılı, 16.12.2015 tarihli kararında somutlaştırma yükünü yerine getirmemenin ispat yükünü yerine getirmemek olduğunu ve yaptırım olarak davanın esastan reddedilmesi gerektiğini vurgulamaktadır, “… gerek 6100 sa. Kanun’un 119/1-e maddesi gerekse 194.maddesi gereğince somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, önce hakim davayı aydınlatma ödevi ve incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini (yeni bir vakıa meydana getirmeden, sadece mevcut vakıa kapsamında) davacıdan istemeli, bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verilmeli, bu eksiklik tamamlanmaz, somutlaştırma gerçekleşmezse, ispatsız kalan davanın reddine karar verilmelidir.” (www.kazancı.com, E.T: 24.11.2022); “Eğer somutlaştırma yükü, hakimin davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevine rağmen, davacı tarafından yerine getirilmemişse, o zaman bu yüke bağlanana yaptırım ortaya çıkacaktır. Somutlaştırma yükünü yerine getirmemenin yaptırımı, ispat yükünü yerine getirmemektir. Bu ise, aslında vakıanın ispata elverişli kabul edilememesi ve bunun sonucu olarak da belirsizlik rizikosuna katlanma şeklinde gerçekleşecektir. Böyle bir durumda, somutlaştırma yükü ve dolayısıyla ispat yükü yerine getirmediğinden, ispat edilemeyen davanın reddi sonucu doğacaktır ki, bu da davanın esastan reddi olup işin esası bakımından kesin hüküm oluşturacaktır.” Y.HGK E.2016/7-1199, K.2020/792, T.20.10.2020 (www.kazancı.com, E.T: 24.11.2022); benzer yönde kararlar için bkz. Y.22.HD. E.2016/4226, K.2019/857, T.15.01.2019; Y.22.HD. E.2013/25667, K.2015/619, K.20.01.2015. (www.kazancı.com, E.T: 24.11.2022)

34 Y. HGK. E.1992/2-131, K.1992/24, T.15.04.1992 (www.kazancı.com, E.T: 28.11.2022); benzer

yönde karar için bkz. “Bu hükmün amacı, verilen ara kararların ciddiyet ve özenle yerine getirilmesini sağlamak, bu yolla davaların uzun süre elde kalmasını önlemektir.” Y.17.HD. E.2013/7363, K.2014/7071, T.06.05.2014 (www.kazancı.com, E.T: 28.11.2022)

35 bkz. yuk. s.3, dn.5.

36 Aynı yönde bkz. Özmumcu, Delillerin İkamesi, s.57; Akil, a.g.m., s.98-99.

40 Kemal Gözler, Hukuka Giriş, 16.bs. Ekin, Bursa 2019, s.328-329.

41 Benzer değerlendirme için bkz. Yardımcı, a.g.e., s.237.


KAYNAKÇA

Eser ve Makaleler

Akil, Cenk:                         “6100   sa.    HMK’da    Dava   Dilekçesinin    Unsurları

Bağlamında Somutlaştırma Yükü”, MÜHFD, 11(1), 2012, s.85-100.

Alangoya, Yavuz; Yıldırım, Kamil;

Deren-Yıldırım, Nevhis:

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı (Değerlendirme ve Önerileri), İstanbul, İstanbul Barosu Yayınları, 2006.

Aşit, Recep:                        “İşe İade Davalarında Somutlaştırma Yükü”, MÜHFHAD, 23(2), 2017, s.423-466.

Atalı, Murat; Ermenek, İbrahim; Erdoğan, Ersin:

Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2018.

Atalay, Oğuz:                     Medeni Usul Hukukunda Menfi Vakıaların

İspatı, 1.bs., İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını, 2001.

Bolayır, Nur:                      Hukuk Yargılamasında Delillerin Toplanmasında Tarafların ve Hakimin Rolü, 1.bs., İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2014.

Börü, Levent:                      Medeni Usul Hukukunda İddia ve Somutlaştırma Yükü, 1.bs., Ankara, Yetkin Yayınları, 2016.

Çağbayır, Yaşar:                 Büyük Türkçe Sözlük Cilt 8, 1.bs.,

İstanbul, Ötüken Neşriyat, 2016.

Erdönmez, Gülay:               “HMK’ya Göre Delillerin Gösterilmesi

ve İbrazı”, İBD, 87(5), 2013, s.15-53.

Gözler, Kemal:                   Hukuka Giriş, 16.bs., Bursa, Ekin Basın Yayın

Dağıtım, 2019.

Karaaslan, Varol:                Medeni Usul Hukukunda Hakimin Aydınlatma

Ödevi, 2.bs., Ankara, Adalet Yayınevi, 2019.

Karslı, Abdurrahim:            Medeni Muhakeme Hukuku, 5.bs., İstanbul, Filiz

Kitabevi, 2020.

Özekes, Muhammet:           “HMK Bakımından Dava Dilekçesinde Eksiklik Halinde

Yapılması Gereken İşlemler”, DEÜHFD, 16(Özel Sayı), 2014, s.263-300.

Özmumcu, Seda:                “1086 sa. HUMK ile 6100 sa. HMK’nın Delillerin

İkamesi   Hakkındaki    Hükümlerine    Mukayeseli    Bir Bakış”,  BÜHFD,  9(101),  2013,  s.42-66.  (Kısaltma:

Delillerin İkamesi)

Özmumcu, Seda:                “Davanın Açılmasına Bağlanan Hukuki Sonuçların

Davanın Açılmamış Sayılması Halinde Değerlendirilmesi”, İÜHFM, 19(2), 2012, s.183-205. (Kısaltma: Davanın Açılmamış Sayılması)

Pekcanıtez, Hakan; Özekes,Muhammet; Atalay, Oğuz:

Medeni Usul Hukuku, 8.bs., İstanbul, On İki Levha Yayınları, 2020.

Pilav, Salim:                       “Terim Sorunu ve Eğitim Öğretimde Terimlerin Yeri ve

Önemi”, Kastamonu Eğitim Dergisi, 16(1), 2008, s.267-276.

Tanrıver, Süha:                   Medeni Usul Hukuku Cilt 1, 3.bs., Ankara, Yetkin

Yayınları, 2020.

Umar, Bilge:                       Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara, Yetkin

Yayınları, 2011.

Üstündağ, Saim:                 İddia ve Müdafanın Değişmesi Yasağı, 1967. Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku Cilt 1-2, 4.bs., Beta, 1997.

Yardımcı, Taner, E.:           Hukuk Yargılamasında Somutlaştırma Yükü, 1.bs.,

İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2017.

Yılmaz, Ejder:                    Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Cilt 3, 4.bs.,

Ankara, Yetkin Yayınları, 2021. (Kısaltma: Cilt 3)

Yılmaz, Ejder:                    Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Cilt 2, 4.bs.,

Ankara, Yetkin Yayınları, 2021. (Kısaltma: Cilt 2)

Yılmaz, Zekeriya:               Davanın Açılmamış Sayılması, 3.bs., Ankara, Seçkin

Yayıncılık, 2011.

Çevrimiçi Kaynaklar

TBMM, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, 2008, Sıra Sayısı: 393, https://www5.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss393.pdf, E.T.:22.11.2022. (Kısaltma: Gerekçe) 

This website is available “as is. Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.

The content and materials published on this website are provided for informational purposes only and should not be used as a legal opinion in any way. This website and the information contained are not intended to establish an attorney-client relationship.
th
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent