İnternet Alan Adı Üzerinde Marka Hakkına Tecavüz Fiili ve Hak Sahibinin Yargı Sürecindeki İmkanları

02.12.2024

Contents

Giriş

Günümüzde yükselen talepler ve bununla bağlantılı olarak artan rekabetçi koşullar nedeniyle markalaşma olgusu ve markaların resmi bir kurum nezdinde tescil edilmesi her zamankinden daha yaygın bir hâle gelmiştir. Bu durum, markaların hukuki olarak da kapsamlı bir düzenlemeye tabi tutulmasını zorunlu kılmış, bu kapsamda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) hazırlanmıştır. SMK’nin 4. maddesi,

Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.”

demek suretiyle markanın tanımını yapmış ve niteliklerini belirlemiştir.

Yine günümüzde talebin ve rekabetin artmasıyla koşut olarak dijital alanda da bir dönüşüm gerçekleşmekte, internet üzerinde milyonlarca alan adı ve yer sağlayıcı ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan sosyal ağlar sayesinde bireylerin dijital mecralar üzerinden dünyaya erişimi ve birbirleriyle etkileşimleri artmış, bu durum ise tüketicilerin internet üzerinden markalarla daha yoğun bir şekilde etkileşime girebilmesini sağlamıştır. Bu etkileşim neticesinde tüketici tercihlerinin önemli bir oranı dijital ağlar üzerinden şekillendiği için dijital ağlardaki alan adlarının markalar bakımından yüksek düzeyde öneme sahip olduğu da söylenebilecektir.[1]

Ne var ki yükselen bu etkileşim, marka hakkına tecavüz fiillerinin internet alan adları üzerinde işlenebilmesini de mümkün kılmaktadır. Bu kapsamda, internet alan adları üzerinde marka hakkına tecavüz fiillerinin ve bu fiillerin işlenmesi hâlinde marka sahibinin elindeki hukuki imkânların belirlenmesi, marka hakkının etkin bir şekilde korunabilmesi açısından önem arz etmektedir. 

1.  Alan Adları Özelinde Marka Hakkına Tecavüz Olgusu

SMK’nin 4. maddesinde tanımı yapılan marka, bir sınai mülkiyet hakkı olarak SMK hükümlerince korunmaktadır. Bu doğrultuda birtakım fiiller marka sahibinin haklarını ihlâl eder niteliktedir. Marka hakkına tecavüz de marka hakkını ihlâl eden hareketleri düzenleyen SMK’nin 7. maddesine atıf yapılmak suretiyle SMK’nin 29. maddesinde düzenlenmektedir. Maddede yer alan düzenlemeye göre aşağıda yer alan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır;

a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.

b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.

c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.”

İnternet üzerinde marka hakkına tecavüz fiilinin gerçekleşmesi ise genellikle alan adında kullanım, sayfa içeriğinde kullanım ve arka plan, anahtar sözcük (keyword), yönlendirici kod biçiminde kullanım gibi kullanımlar sonucunda doğmaktadır.[2] Bu tip tecavüz fiillerinin marka sahibinin karşısına en çok çıkan görünümü ise şüphesiz alan adı üzerinde kullanım olmaktadır. Firmaların internet ortamında tanıtılması ve ayırt edilmesi işlevini gören alan adlarının marka hakkına tecavüz kapsamında korunması bu nedenle yüksek öneme sahiptir.

Bu kapsamda, bir markanın aynısının veya benzerinin üçüncü kişiler tarafından ticari etki oluşturacak biçimde ve önceye dayalı bir hak bulunmadan alan adı üzerinde kullanılması marka hakkına tecavüz fiilini oluşturacaktır. Görüldüğü üzere alan adında marka hakkına tecavüz fiilinin gerçekleşebilmesi için birtakım şartların kümülatif olarak varlığı gerekmektedir. Bu şartlar, aşağıdaki gibi belirtilebilir;

1.1 Marka Hakkı Sahibinin Elinde Tescilli Bir Markanın Bulunması

Yukarıda belirtildiği üzere marka hakkına tecavüz fiilinin incelenmesi aşamasında SMK’nin 7. maddesi ile 29. maddesinin birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu kapsamda, internet alan adı üzerinde marka hakkına tecavüz edildiğini düşünen marka hakkı sahibinin yargısal süreçlerdeki imkânları, marka hakkının korunmasından kaynaklanmaktadır. Markaya sağlanacak fiili korumalar, markanın tesciliyle sağlandığı için marka hakkı sahibinin, marka hakkına tecavüz fiilinden doğan hukuki imkânlarını kullanabilmesi, tescilli bir markasının bulunması şartına bağlanmaktadır.

1.2 Markayı Oluşturan İşaretin Aynısının Ya Da Benzerinin Alan Adında Kullanılması

Ayırt edici ve kaynak gösterici fonksiyonu bulunan alan adları üzerinde marka hakkına tecavüz fiilinin oluşabilmesi için alan adı üzerinde markanın aynısı ya da benzerinin kullanılması gerekmektedir. Örneğin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, davalının “www.ozdilekevi.com” alan adı üzerinde “ÖZDİLEK” isminin kullanılmasını ve “ÖZDİLEK” isminin davacı markaları ile ayniyet suretiyle iltibas içerdiğini tespit ettikten sonra ticari etki ve iltibas tehlikesi yaratacak şekilde alan adı üzerinde kullanılan “ÖZDİLEK” ibaresinin davacının marka hakkına tecavüz ettiğine hükmetmiştir.[3]

Yine belirtmek gerekir ki markayı oluşturan işaretin aynısının internet alan adı olarak ve ticari etki yaratacak biçimde kullanılması durumunda, alan adı sahibinin eskiye dayalı üstün ve öncelikli hakkının bulunmaması şartıyla internet sitesi içerisinde orijinal ürünler satılsa dahi marka hakkına tecavüz fiilinin varlığı kabul edilmelidir.[4]

Buna karşılık alan adında marka kullanılmasına rağmen internet sitesi üzerinde tescilli markadan farklı mal ve hizmetlere yönelik iş ve işlemler yürütülüyorsa, tescilli markanın tanınmış olmaması yahut tanınmış olsa dahi ilgili alan adının tescilinin daha önceki bir tarihe dayanması hâllerinde marka hakkına tecavüz fiili oluşmayacaktır.[5]  Ne var ki marka sahibi, markasının tanınmış ve ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğunu ispat ederse marka hakkına tecavüz fiili sabit görülecektir.[6]

1.3 İşaretin İnternet Alan Adı Üzerinde Ticari Etki Yaratacak Biçimde Kullanılması

Tescilli bir markanın aynısının ya da benzerinin internet alan adı üzerinde kullanılması hâlinde bu kullanımın marka hakkına tecavüz fiilini oluşturduğunun kabulü için kullanımın ticari etki yaratacak düzeyde olması gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, ticari etki yaratma koşulu AB mevzuatında aranmamakla birlikte ticari etki ifadesinden ne anlaşılması gerektiği de SMK’de açık değildir. Buna karşın ticari etki kavramı, İnternet Ortamında Markaların ve Diğer Sınai Mülkiyet Haklarının Korunmasına İlişkin WIPO Ortak Tavsiye Kararı metninde yer almaktadır. İlgili metne göre, işareti kullanan kişinin, işaretin internette kullanıldığı mal ve hizmetler ile aynı veya benzer mal ve hizmetlerle ilgili olarak üye devlette yaptığı yahut yapmayı tasarladığı, haller, üye devletle ilişkin ticari faaliyetlerin düzey ve niteliği, müşterilere sunulup sunulmadığı gibi kriterler ticari etki değerlendirmesinde esas alınabilecektir.[7]

Yargıtay da bir kararında HONDA markalı otomobillerin bakım ve tamiri işleri ile ilgilenen bir kimsenin, işletmesinde, müşterilerin bilgilendirilmesi kapsamını aşan bir biçimde HONDA BAR ibaresini kullanması ve bu ibareyi “www.barhondaservis.com” biçiminde internet alan adı tescil ettirerek kullanması fiilinde ticari etkinin mevcut olduğunu ve bu kapsamda da marka hakkına tecavüzün varlığını kabul etmiştir.[8]

Bir başka olayda ise “www.ekolhoca.com” biçimindeki internet sitesinin üyelik kaydı aramaksızın öğrencilere eğitim öğretim hizmeti vermesi, dolayısıyla kullanım üzerinde ticari etki bulunmaması ve bu sebeple tecavüzün gerçekleşmediği şeklinde verilen ilk derece mahkemesi kararı, sitede eğitim ve öğretim hizmeti yanı sıra dergi satış reklamları da yapılarak gelir elde edildiği dolayısıyla ticari bir etkinin de var olduğu gerekçesiyle isabetli görülmeyerek Yargıtay tarafından geri çevrilmiştir.[9]

Avrupa Birliği Adalet Divanı ise alan adı üzerinden ulaşılabilen bir web sitesinin içeriğinde herhangi bir şekilde alan adı sahibinin ticari faaliyetleriyle ilgili reklam, tanıtım, satış yapılıyor, arama motorlarında üst sıralarda ve marka sahibinin görüntülendiği sayfada görüntülenmek amacıyla arka planda yönlendirici kod, anahtar sözcük biçiminde bir kullanım gerçekleştiriliyor ise ticari etkinin varlığından bahsedilebileceği görüşündedir.[10]

1.4 Markayı İnternet Alan Adı Üzerinde Kullanan Kişinin Marka İle Meşru Bir Bağlantısının Bulunmaması

Marka kullanımının marka hakkına tecavüz fiilini oluşturması için markayı alan adında kullanan kişinin marka ile meşru bir bağlantısının bulunmaması gerekmektedir. Örneğin bayi, acente ya da distribütörlük gibi ticari bağlantı içeren yahut eskiden beri kullanılan tescilli bir ticaret ünvanına dayalı kullanımın söz konusu olduğu bazı hâllerde alan adında marka kullanımı meşru sebebe dayanmaktadır.[11]

Nitekim marka hakkı sahibi tarafından ürütülen ürün veya sunulan hizmetlerin, anlaşma çerçevesinde daha sonrasında distribütörler tarafından kullanılması, üçüncü kişi olan distribütörlerin marka ile meşru bir bağlantısının olması dolayısıyla marka hakkı sahibi tarafından gerçekleştirilen markasal kullanım olarak kabul edilmiştir.[12]

Buna karşılık alan adı üzerindeki kullanım markasal nitelikteyse ve alan adındaki kullanım marka sahibinin tescilli ticaret ünvanıyla iltibas yaratıyorsa alan adı üzerinde tescilli ticaret ünvanının kullanılması hâlinde bile marka hakkına tecavüz fiilinin oluştuğu kabul edilebilecektir.[13] Bu kapsamda internet alan adı üzerinde markasal kullanımdan söz edebilmek için markanın kullanıldığı mal ve hizmetlerin ayırt edilebilmesine yardımcı olacak düzeyde piyasa içerisinde pazar oluşturma veya pazar payı yaratma gibi ticari kullanımlar birlikte değerlendirilmelidir. Fiilen kullanım içermeyen simgesel kullanımlar, markasal kullanım teşkil etmeyecektir.[14] Örneğin bir marka, yalnızca internet alan adı üzerinde simgesel olarak kullanılıyor fakat internet sitesi veya sair mecralar içerisinde ticari etki yaratacak bir kullanım bulunmuyorsa markasal kullanımdan söz edilemeyecektir.

1.5 Markanın İnternet Alan Adı Üzerinde Kullanımının Eskiye Dayalı Üstün Bir Hakkın Varlığına Dayanmaması

Alan adı üzerinde kullanılan marka, eskiye dayanan üstün bir hakkın varlığıyla gerekçelendirilebiliyorsa, marka sahibinin marka hakkına tecavüz fiilinin oluştuğundan bahsedilemeyecektir.  Örneğin bir internet alan adının davalı tarafından daha önceki tarihte alınıp kullanılmaya başlanması hâlinde davacı tarafından kendi kullanımının tanınmış hâle getirildiği iddiasıyla davalı aleyhine internet alan adı üzerinde marka hakkına tecavüz edildiği iddiası yerinde görülmemiştir.[15]

2. Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı

Buna ek olarak internet alan adının alınmasının üzerinden uzunca bir süre geçmiş ve marka hakkı sahibi, bu süre boyunca ilgili internet alan adının alınmasına sessiz kalmışsa, sessiz kalma yoluyla hak kaybı oluşması da mümkündür.  Sessiz kalma yoluyla hak kaybı oluşması hâlinde marka hakkı sahibi, belirli bir süre gerçekleştikten sonra marka hakkına tecavüz edildiğini iddia edemeyecektir.

Örneğin internet alan adı tescilinden itibaren yaklaşık 15 yıl geçtikten sonra marka hakkına tecavüz iddiasıyla açılmış olan davada Yargıtay, internet alan adının tescilinden itibaren çok uzun süre geçmesi nedeniyle sessiz kalma yoluyla hak kaybı oluştuğuna, davacının tecavüz iddiasını ileri süremeyeceğine hükmetmiştir.[16]

Yine başka bir kararda Yargıtay, 2005 yılından 2014 yılına kadar internet alan adı üzerinde gerçekleştirilen kullanıma sessiz kalan davacının, 2014 tarihinde marka hakkına tecavüz edildiğini iddia etmesinin sessiz kalma yoluyla hak kaybı nedeniyle mümkün olmadığına, bu nevi bir talebin TMK m.2 nezdinde hakkın kötüye kullanımı teşkil edeceğine hükmetmiştir.[17]

3. İnternet Alan Adı Üzerinde Marka Hakkına Tecavüz Fiilinin Oluşması Hâlinde Marka Sahibinin Türk Mahkemeleri Nezdinde Başvurabileceği Hukuki İmkanları

Yukarıdaki koşulların kümülatif olarak oluşması hâlinde alan adı üzerinde marka sahibinin marka hakkına tecavüz edildiği söylenebilecektir. Marka sahibi, marka hakkına tecavüz edilmesi hâlinde kullanabileceği birtakım imkânlara sahiptir. Aynı zamanda belirtmek gerekir ki aşağıda belirtilecek marka hakkına tecavüz kapsamında öne sürülebilecek hukuki talepler, tek tek öne sürülebileceği gibi birlikte de öne sürülebilmektedir. Bu kapsamda, genel olarak, marka hakkına tecavüz hâlinde marka sahibinin elindeki imkânlar SMK’nin 149. maddesinde belirtilmektedir. Marka hakkı sahibinin elindeki hukuki imkânlar konusunda yetkili mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olmaktadır.

3.1 İnternet Alan Adı Üzerinde Marka Hakkına Tecavüz Edilmesi Hâlinde Marka Hakkı Sahibinin İhtiyati Tedbir İmkanları

Marka hakkının tecavüze uğraması hâlinde marka hakkı sahibinin elinde bulunan imkânlardan en sık kullanılan ve en etkili olanı ana dava içerisindeki ihtiyati tedbir talebidir. Buna göre SMK’nin 159. maddesi kapsamında marka hakkı sahibi, tecavüz davası açmadan önce yahut dava ile birlikte marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin Türkiye’de ciddi bir kullanımın bulunduğu veya ciddi bir kullanıma hazırlanıldığı iddiasını ispatlayarak ihtiyati tedbir talebinde bulunabilmektedir.

Bu kapsamda marka hakkı sahibinin, açık ve anlaşılır bir ihtiyati tedbir talebiyle birlikte nasıl bir tedbir istediğini ve bu tedbire neden ihtiyaç duyduğunu açıkça belirtmeli ve yaklaşık ispat ile hâkimi ilgili tedbirin alınması gerektiğine ikna etmelidir.[18] Nitekim, burada marka hakkı sahibinin ihlal teşkil eden kullanımları noter kanalıyla e-tespit işlemi yaparak kesin delil oluşturması ve bu delillerin tedbir talepleriyle beraber dosyaya sunulması önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra fikri ve sınai mülkiyet hukukunda ihtiyati tedbir kararının istisnailiğine ilişkin genel hukuk kaidesi terk edilmiş olup marka sahibinin elinde marka hakkının tecavüze uğradığı ya da uğrayacağına ilişkin yeterli delil mevcut ise yargılama sonucunda verilecek olan hükmün etkinliğini sağlayabilmek için tedbire hükmedilmektedir.[19] Bu nedenle marka hukukunda ihtiyati tedbir yüksek önemi haizdir.

Marka hakkı sahibinin ihtiyati tedbir başvurusunun kabulü ile yargılamanın sonuna kadar marka hakkına tecavüz ile ilgili etkin önlemler alınabilecek ve marka sahibinin marka hakkının etkin korunması sağlanabilecektir. Mahkeme, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire hükmedebilecektir. Bu kapsamda somut olayın şartlarına göre marka sahibi, davalının marka tescilinden kaynaklı haklarının davacıya karşı kullanılmasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesi, dava konusu markanın dava sonuna kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi dahil olmak üzere çeşitli tedbir imkânlarına başvurabilecektir.

İhtiyati tedbir talebinden önce başvurulması güncel mahkeme uygulamalarınca neredeyse elzem olan hukuki suje ise ön delil tespitidir. SMK’nin 150/3. maddesinde belirtilen bu yola göre ihtiyati tedbir başvurusundan önce veya başvuru sırasında karşı tarafa tebliğ edilmeden mahkemeden talep edilecek bir tespit ile dosyaya marka vekili bir bilirkişi atanmakta ve karşı taraf markasının kullanımı ile ilgili deliller toplanmaktadır. Ön tespitin yapılabilmesi için davacının hukuki yararının bulunması yeterli olup, delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin zorlaşacağı anlaşılıyorsa hukuki yararın varlığı kabul edilmektedir.[20] İhtiyati tedbir talebinin kuvvetlendirilmesi ve yargılama sonuna kadar etkin bir tedbir alınabilmesi kapsamında ihtiyati tedbir karar değerlendirilmesinden önce dosyaya sunulan ön tespit talebi, yüksek önem taşımaktadır.  

Her ne kadar ihtiyati tedbir kararı sonucunda yönlendiriciler ile ilgili hüküm kurulsa da internet alan adı üzerinde marka hakkına tecavüz fiilini gerçekleştirenler, ihtiyati tedbir kararından sonra yönlendiriciler üzerinde değişiklik yaparak alan adını kullanmaya devam edebilmektedir. Söz gelimi tedbir kararı alınmış alan adı üzerinde “http://” ibareli yönlendirici kullanıldığı takdirde davalı, yönlendiriciyi “https://” şeklinde değiştirerek alan adını kullanmaya devam edebilmektedir. Bu takdirde yapılması gereken ise dava açılan mahkemede yeniden bir ihtiyati tedbir başvurusunda bulunmak olacaktır. Böylece mahkeme, ihtiyati tedbir kararını kabul ederek değiştirilen alan adı üzerinde gerçekleştirilen marka hakkına tecavüzün devam etmesini engelleyecektir.  

Yine SMK m. 149/1-g kapsamında marka hakkı sahibi, marka hakkının tecavüz teşkil eden fiil neticesinde ihlal edildiğini ispatladığı takdirde mahkemeden, kararın ilgili kişilere tebliğini ve günlük gazete gibi vasıtalar üzerinde yayımlanmasını talep edebilecektir.

3.2 İnternet Alan Adı Üzerinde Marka Hakkına Tecavüz Fiilinin Gerçekleştirilmesi Hâlinde Marka Sahibi Tarafından Açılabilecek Davalar

3.2.1 Tecavüzün Tespiti Davası

SMK m. 149/1-a kapsamında öngörülen tecavüzün tespiti davası ile bir fiilin marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığı incelenmektedir. Tecavüzün tespiti davasının açılması için fiili gerçekleştiren kişinin kusurlu olması yahut fiil sonucu bir zarar meydana gelmiş olması gerekmemekle birlikte marka hakkı sahibi, ihtar gönderilmeksizin ve önceden bir uyarı yapılmaksızın tecavüzün tespiti davası açabilecektir. Dolayısıyla marka hakkına tecavüz edildiğini düşünen marka sahibi, bu tecavüz fiilini ispatlamak için tecavüzün tespitini isteyebilecektir.

Bu kapsamda internet alan adı üzerindeki taleplerden bir diğeri ise marka hakkı sahibinin elinde bulunan, tecavüz teşkil eden fiilin işlendiği internet alan adının iptali ve terkinini talep etme imkânıdır. Bu kapsamda marka hakkı sahibi, kendisi dışında tescil edilmiş ve marka hakkına tecavüz teşkil eden alan adının iptalini veya terkinini talep etme imkânını haiz olup terkin kararını da yurtdışında tenfiz ettirebilecek ve bu sayede marka hakkının internet alan adı üzerinde dünya genelinde etkin bir şekilde korunmasını sağlayabilecektir.

Bu kapsamda internet alan adının iptali ve terkini hususunda karşılaşılan önemli bir sorun, “.com” ve “.com.tr” uzantılı alan adları bakımından ortaya çıkan farklılıktır. Buna göre “.com” uzantılı bir alan adının iptali ve terkini Türk mahkemeleri nezdinde talep edilemeyecektir. Türk mahkemeleri nezdinde yalnızca “.com.tr” uzantılı alan adlarının iptal ve terkini talebi geçerli olabilecektir. Dolayısıyla internet alan adının iptali ve terkinini talep ederken alan adının uzantısına dikkat edilmesi gerekmektedir.

3.2.2 Tecavüzün Önlenmesi Davası

SMK’nin 149/1-b hükmü uyarınca marka sahibi, mahkemeden, gerçekleşmek üzere olan veya tekrarlanma ihtimali bulunan bir tecavüzün önlenmesini talep edebilecektir. Dolayısıyla tecavüzün önlenmesi davası, bir tecavüz tehlikesine dayandığından dolayı davanın açılması için kusur ve zarar unsuru gerekmemekte olup tecavüz fiilinin gerçekleşeceği veya tekrarlanacağına dair güçlü emarelerin gösterilmesi, tecavüzün önlenmesi talebinde bulunmak için yeterlidir.

3.2.3 Tecavüzün Durdurulması Davası

Marka hakkı sahibinin elindeki bir diğer imkân da SMK m. 149/1-c nezdinde tecavüzün durdurulması talebidir. Bu kapsamda marka hakkı sahibi, başlamış bir tecavüzün ve bu tecavüz kapsamında devam eden bir ihlalin durdurulmasını talep edebilecektir. Açıklandığı üzere tecavüzün durdurulmasının talep edilebilmesi için süregelen bir ihlalin bulunması gerekmektedir. Sona ermiş bir tecavüz için tecavüzün durdurulması davasının açılması mümkün olmayacaktır.

3.2.4 Tecavüzün Kaldırılması Davası

SMK’nin 149/1-ç hükmü uyarınca marka hakkına tecavüz edilmiş bir kimse, tecavüzün giderilmesini yani tecavüzün maddi sonuçlarının ortadan kaldırılmasını mahkemeden talep edebilecektir. Dolayısıyla marka hakkı sahibi, tecavüzün ve sonuçlarının devam ettiği süre boyunca tecavüzün kaldırılması yoluna başvurabilecektir. Tecavüzün kaldırılması kapsamında marka hakkı sahibinin talep ettikleri somut olayın özellikleri nezdinde değişiklik gösterecek olmakla birlikte genel olarak marka hakkı sahipleri tarafından markaların silinmesi, tecavüz teşkil eden ürünlerin imhası gibi talepler ileri sürülmektedir. Yine tecavüzün kaldırılması davası kapsamında da işlemiş olduğu fiilin tecavüz teşkil ettiği öne sürülen kimsenin kusurlu olması aranmamaktadır.

3.2.5 Zarar Tazmini Davası

Marka hakkı sahibi, SMK m. 149’da belirtilen imkânlardan başka zarar tazmin talebi imkânını da ileri sürebilecektir. SMK’nin 150/1 hükmüne göre marka hakkına tecavüz sayılan fiili işleyen kişilerin marka hakkı sahibinin uğramış olduğu zararı tazmin etme yükümlülüğü bulunmaktadır. SMK m. 151’de de zarara uğramış olan marka hakkı sahibinin bu zararı tecavüz fiilini işleyen kişiden talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda marka hakkı sahibi, tecavüz fiilini işleyen kişiden hem fiili zarar hem de yoksun kalınan kâr kalemini içeren zarar tazminini talep edebilecektir.

4. İnternet Alan Adı Üzerinde Marka Hakkına Tecavüz Fiilinin İşlenmesinden Doğan Cezai Sorumluluk

Marka hakkına tecavüz fiilinin işlenmesi hâlinde tecavüz fiilini işleyen kişinin cezai sorumluluğu da bulunmaktadır. Marka hakkı sahibi, marka hakkına tecavüz eden kişinin SMK m. 30’da belirtilen hükümler kapsamında cezalandırılmasını talep edebilmektedir. Marka hakkına tecavüz fiilini işleyen kişinin cezai sorumluluğunun doğması için birtakım şartların kümülatif olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Buna göre, marka hakkı sahibinin markasının tescilli olması, suçun iktibas, iltibas, marka koruması olduğu belirtilen işaretin kaldırılması, marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarrufta bulunulması veya markanın tanınmışlığına tecavüz edilmesi şeklinde fiiller gerçekleştirildiği zaman marka hakkına tecavüz edilmesinden kaynaklı olarak tecavüz fiilini işleyen kişinin cezai sorumluluğunun doğacağı söylenebilecektir.

Böyle bir durumda marka hakkı sahibinin marka hakkına tecavüz edildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunması gerekmektedir. Suç duyurusunda bulunmak kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için başkasının bu hakkı kullanması mümkün değildir. Ayrıca belirtmek gerekir ki internet alan adı üzerinde marka hakkına tecavüz fiilinden doğan cezai uyuşmazlıklarda yetkili mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi olmaktadır.

5. İnternet Alan Adı Üzerinde Marka Hakkına Tecavüz Davalarında Zamanaşımı

İnternet alan adı üzerinde marka hakkına tecavüz davalarında zamanaşımı süresinin SMK m. 157 hükmüne göre tayin edilmesi gerekmektedir. Madde hükmü; “Sınai mülkiyet hakkı veya geleneksel ürün adından doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanır.” demek suretiyle Türk Borçlar Kanunu’na (“TBK”) atıf yapmaktadır. Marka hakkına tecavüz, niteliği itibarıyla haksız fiil olarak değerlendirildiğinden dolayı SMK m. 157 atfıyla TBK m. 72 hükmü gereği iki veya on yıllık zamanaşımı uygulanacak ve buna göre marka hakkı sahibinin fiili öğrenmesi tarihinden itibaren başlayacak iki yıllık ve her halde fiilin işlenmesinden itibaren geçecek on yıllık süre içerisinde dava açılması gerekecektir.

Sonuç

Günümüz dünyasını yönlendiren unsurlardan birisi olan dijital dönüşüm, hukukun her alanında olduğu gibi sınai mülkiyet alanında da birtakım değişiklikler yapılmasını gerektirmiştir. Bu değişiklikler ile birlikte internet alan adı üzerinde marka hakkına tecavüz fiillerinin işlenmesi de hukuki olarak düzenlenmiş, mahkeme kararlarıyla desteklenmiştir. İnternetin ve dijital ağların günümüz toplumundaki önemi göz önüne alındığında internet alan adı üzerinde marka hakkına tecavüz fiilleri kapsamında marka sahibine yeteri düzeyde hukuki ve cezai korumanın tanınması büyük önem arz etmektedir.


Kaynakça

1. Doktrin

COLLINS, L. M. “Still standing, new branding: Corporate crossroads of shaping a modern brand while protecting intellectual property”, Duq. Bus. LJ, Yıl: 2015, Cilt: 17, ss.197-234.

ÇOLAK, U. “Türk Marka Hukuku”, 5. Baskı, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2023.

DİNÇER Y. “Marka Hukukunda Geçici Korunma Tedbirleri”, Adalet Yayınevi, Ankara, 2022.

TEKİNALP, Ü. “Fikri Mülkiyet Hukuku”, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2022.

TÜRKPATENT, Kullanım İspatı Kılavuzu, 2017.

WIPO Ortak Tavsiye Kararları, WIPO, 2001.

2. Yargı Kararları

Avrupa Birliği Adalet Divanı, Buffalo Milke Kararı, T-308/06, 16.11.2011.

CJEU, 2010 tarihli C-558/08 numaralı PORTAKABIN Kararı.

Yargıtay 11. HD., 2010/10309 E., 2012/1766 K., 13.02.2012 T.

Yargıtay 11. HD., 2011/5476 E., 2013/8863 K., 02.05.2013 T.

Yargıtay 11., HD., 2012/13312 E., 2013/11811 K., 06.06.2013 T.

Yargıtay 11. HD., 2012/9670 E., 2013/9502 K., 09.05.2013 T.

Yargıtay 11., HD., 2015/4258 E., 2015/11813 K., 28.01.2014 T.

Yargıtay 11. HD., 2017/4031 E., 2019/840 K., 05.02.2019 T.

Yargıtay 11. HD., 2017/5428 E., 2018/1420 K., 26.02.2018 T.

Yargıtay 11. HD., 2018/3688 E., 2018/5727 K., 26.09.2018 T.

Yargıtay 11., HD., 2022/926 E., 2023/4761 K., 07.09.2023 T


[1] COLLINS, L. M. “Still standing, new branding: Corporate crossroads of shaping a modern brand while protecting intellectual property”, Duq. Bus. LJ, Yıl: 2015, Cilt: 17, (s.197-234), s.208.

[2] ÇOLAK, U. “Türk Marka Hukuku”, 5. Baskı, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2023, s. 698.

[3] Yargıtay 11., HD., 2022/926 E., 2023/4761 K., 07.09.2023 T.

[4] Yargıtay 11., HD., 2012/13312 E., 2013/11811, 06.06.2013 T.

[5] ÇOLAK, s. 707.

[6] Yargıtay 11., HD., 2015/4258 E., 2015/11813 K., 28.01.2014 T.

[7] 2001 tarihli WIPO Ortak Tavsiye Kararı, m. 3 ve m. 13.

[8] Yargıtay 11. HD., 2010/10309 E., 2012/1766 K., 13.02.2012 T.

[9] Yargıtay 11. HD., 2018/3688 E., 2018/5727 K., 26.09.2018 T.

[10] CJEU, 2010 tarihli C-558/08 numaralı PORTAKABIN Kararı.

[11] ÇOLAK, s. 699.

[12] Avrupa Birliği Adalet Divanı, Buffalo Milke Kararı, T-308/06, 16.11.2011.

[13] Yargıtay 11. HD., 2012/9670 E., 2013/9502 K., 09.05.2013 T.

[14] TÜRKPATENT, Kullanım İspatı Kılavuzu, 2017, s. 6-12.

[15] Yargıtay 11. HD., 2017/4031 E., 2019/840 K., 05.02.2019 T.

[16] Yargıtay 11. HD., 2011/5476 E., 2013/8863 K., 02.05.2013 T.

[17] Yargıtay 11. HD., 2017/5428 E., 2018/1420 K., 26.02.2018 T.

[18] DİNÇER Y. “Marka Hukukunda Geçici Korunma Tedbirleri”, Adalet Yayınevi, Ankara, 2022, s. 161-163.

[19] TEKİNALP, Ü. “Fikri Mülkiyet Hukuku”, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2022, s. 473.

[20] ÇOLAK, s. 1077.

This website is available “as is. Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.

The content and materials published on this website are provided for informational purposes only and should not be used as a legal opinion in any way. This website and the information contained are not intended to establish an attorney-client relationship.
th
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent