M&A İşlemlerinde Somut Olaya Göre Kurgulanmış Sözleşme Maddelerinin Giderek Artan Rolü
Contents
- 1. Çalışan Ayartmama (Non-Solicitation) Anlaşmaları
- 2. Ücret Belirleme (Wage-Fixing) Düzenlemeleri
- 3. Çalışma Koşullarına İlişkin Bilgi Değişimi
Bugünün anlaşma yapma ortamını şekillendiren en son trendlere yakından bakarak başarılı bir birleşme ve devralma sonucu elde etmek
M&A İşlemlerinde somut olaya göre kurgulanmış Sözleşme Maddelerinin Giderek Artan Rolü
Birleşme ve devralmaların dinamik dünyasında, somut olaya göre kurgulanmış sözleşme maddelerinin kullanımı, başarılı anlaşmaların temel taşlarından biri haline gelmiştir. Bu maddeler yalnızca riskleri azaltmakla kalmaz, aynı zamanda işlem şartlarının tarafların özgün ihtiyaçları ve hassasiyetleri ile uyumlu hale gelmesini sağlar. İşlem yapıları giderek daha karmaşık hale geldikçe, Önemli Olumsuz Değişiklik (Material Adverse Change – MAC), Kazanç Bazlı Ödeme (Earn-Out) Mekanizmaları ve “Embarrassment” (Utanç) Maddesi gibi hükümlerin önemi de artmaktadır.
Her M&A işlemi, sektöre, piyasa koşullarına veya hedef şirketin niteliğine göre şekillenen kendine özgü zorluklar barındırır. Örneğin MAC hükümleri, beklenmedik gelişmeler hedef şirketin değerini olumsuz etkilediğinde alıcılara sözleşmeyi yeniden müzakere etme veya işlemi sonlandırma imkânı tanırken, “Embarrassment” maddeleri satıcıları koruyarak, alıcının yakın gelecekte şirketi daha yüksek bir değerle elden çıkarması halinde satıcının da bu kazanca ortak olmasını sağlar.
İşlem kapanışı sonrası fiyat ayarlamaları veya performans kriterleri üzerine çıkan uyuşmazlıklar oldukça yaygındır. Bu noktada, özellikle teknoloji ve sağlık gibi sektörlerde kazanç bazlı ödeme (earn-out) mekanizmaları, hedefin gelecekteki performansına bağlı olarak ödemenin bir kısmının ertelenmesini öngörür. Rekabetçi işlem ortamlarında, bu tür hükümleri ustalıkla kullanmak, hem alıcı hem de satıcının değerini maksimize etmektedir.
Düzenleyici kurumların yayımladıkları kılavuzların zaman içerisinde detaylanması ile birlikte, iş gücü piyasası koşulları da giderek daha fazla odak noktası haline gelmektedir. Rekabet Kurumu’nun iş gücü piyasalarındaki rekabet ihlallerine yönelik yeni kılavuzu, işlemlerin yalnızca ürün ve hizmet piyasalarının dinamiklerini değil, aynı zamanda iş gücü piyasasına ilişkin adil rekabet ilkelerini de gözetmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda üç önemli konu öne çıkmaktadır:
1. Çalışan Ayartmama (Non-Solicitation) Anlaşmaları
Rakip teşebbüsler arasında, birbirlerinin çalışanlarını işe almama veya iş teklifinde bulunmama yönündeki anlaşmalar, piyasa paylaşımı niteliğinde görülebilmektedir. Bu tür hükümler, M&A sürecinde veya ilgili düzenlemelerde yer aldığında, çalışan hareketliliğini kısıtlar ve rekabet hukuku açısından incelemeye tabi tutulabilir.
2. Ücret Belirleme (Wage-Fixing) Düzenlemeleri
Rakip teşebbüslerin ücretler, yan haklar veya diğer çalışma koşullarını ortaklaşa belirlemesi, girdilerin fiyat tespiti olarak kabul edilebilmektedir. Bu tür mutabakatlar ciddi bir rekabet ihlali olarak değerlendirildiğinden, M&A sözleşmelerinin hazırlanmasında büyük bir özen ve uyum kontrolü gerektirmektedir.
3. Çalışma Koşullarına İlişkin Bilgi Değişimi
Bağımsız bir üçüncü taraf aracılığıyla, yeterince eski, anonimleştirilmiş ve birden fazla kaynaktan gelen toplu verilerin paylaşılması belirli şartlar altında mümkün olabilse de, kılavuz bu konuda katı koşullar getirmektedir. M&A taraflarının, iş gücü piyasasında rekabeti ihlal edebilecek bilgi alışverişini engellemek için paylaşımın niteliğini dikkatle değerlendirmesi gerekmektedir.
M&A işlemlerinde somut olaya göre kurgulanmış hükümlere yönelik artan bağımlılık, geleneksel değerlendirme ve stratejik uyum unsurlarının ötesine geçmektedir. Günümüzün ortamı, rekabet otoritelerinin iş gücü piyasalarına dair duruşuna titizlikle dikkat etmeyi gerektirmekte, bu sayede öngörülen maddelerin yeni standartlara uyumlu hale getirilmesi ve yaptırım risklerine yol açacak durumların önlenmesi hedeflenmektedir.
Rekabetçi ve belirsiz dünyamızda, işlem bazlı nüansları ele alan maddelerin titizlikle oluşturulması artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur. M&A dünyası evrilmeye devam ederken, bu hükümlerin yaratıcı ve stratejik kullanımı, anlaşma yapmanın geleceğini şekillendirecektir.