Elektrikli Araç Şarj İstasyonlarına İlişkin Yönetmelikler: Karşılaştırmalı Bir Analiz
Contents
- Giriş
- 1. Türkiye’de Elektrikli Araç Pazarı: Zorluklar ve Fırsatlar
- a) Türkiye’de Elektrikli Araç Yatırımları ve Piyasası
- 2. Türkiye’de Elektrikli Araçlara Karşı Alınan Ticari Önlemler
- a) Elektrikli Araç İthalatına Getirilen Kısıtlamalar
- b) Elektrikli Araçlara Ek Vergiler Uygulanması
- c) Türkiye’de Elektrikli Araç Şarj Endüstrisi
Giriş
Türkiye 2053 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefini açıkladı. Bu dönüşüm, günlük hayatımızın kilit bir bileşeni olan ulaşımı da içeriyor. Bu amaçla Türkiye, elektrikli araçların birincil ulaşım aracı olarak benimsenmesi yönündeki çabalarını hızlandırabilmek için elektrikli araç şarj altyapısını yaygınlaştırması gerekmektedir. Türkiye bir dizi mevzuatı kabul etmiş ve önceki mevzuatlara önemli hükümler eklemiştir: 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 2 Nisan 2022 tarihli ve 31797 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Şarj Hizmeti Yönetmeliği, 22 Şubat 2018 tarihli ve 30340 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Otopark Yönetmeliği,3 Temmuz 2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği.
Bu makale, öncelikle Türkiye’deki mevcut elektrikli araç pazarını ve son ticaret önlemleri karşısında pazarda karşılaşılan zorlukları kısaca ele alacaktır. Daha sonra elektrikli araç şarj mevzuatına ilişkin Avrupa Birliği’ndeki son hukuki gelişmeler olan 24 Nisan 2024 tarihinde revize edilen Binalarda Enerji Performansı Direktifi, 13 Eylül 2023 tarihinde revize edilen Alternatif Yakıtlar Altyapı Yönetmeliği, 18 Ekim 2023 tarihinde revize edilen Yenilenebilir Enerji Direktifi II’yi inceleyecektir.
Bu makale, Avrupa Birliği ve Türkiye’deki elektrikli araç şarj mevzuatı için karşılaştırmalı bir analiz sunmayı amaçlamaktadır. Bu makale, iki bölümlük bir dizinin parçasıdır.
1. Türkiye’de Elektrikli Araç Pazarı: Zorluklar ve Fırsatlar
Türkiye, Paris Anlaşması için Birinci Ulusal Katkı Beyanı’nda net sıfır karbon emisyonuna ulaşma taahhüdünde bulundu. Bu taahhüde uygun olarak Türkiye, elektrikli araçları iklim ve enerji dönüşümünün temel taşlarından biri haline getirdi. Bu yazıda öncelikle Türkiye’deki elektrikli araç üretim yatırımlarından ve genel olarak elektrikli araç pazarlarından bahsedeceğiz. İkinci olarak, Ticaret Bakanlığı’nın (“Bakanlık”) yakın zamanda kabul ettiği ticaret önlemleri ve bunların elektrikli araç piyasaları üzerindeki etkilerine değineceğiz. Son olarak, Türkiye’deki elektrikli araç şarj sektöründen bahsedeceğiz.
a) Türkiye’de Elektrikli Araç Yatırımları ve Piyasası
2020 yılında Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (“TOGG”), Çinli bir batarya üretim şirketi olan Farasis Energy ile işbirliğini duyurdu. Bu ortaklık, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (“IEA”) Küresel Elektrikli Araç Görünümü 2024 Raporu’nda TOGG ve Farasis Enerji’yi elektrikli araç ve batarya üreticilerinin yakın ve karşılıklı fayda sağlayan işbirliğine örnek olarak göstermesiyle küresel çapta dikkat çekti. Bu raporda IEA, elektrikli araç bataryalarının başka bir sektöre aktarılamayacağını ve sadece elektrikli araçlarda kullanılabileceğini, dolayısıyla bu sektöre yapılacak fazladan yatırımın, kapasite fazlası sorununa yol açabileceğini vurguladı. Söz konusu ortak girişim, Farasis Enerji’ye pazar sağlarken Türkiye’de güçlü bir tedarik zinciri kurmak için gerekli olan pil teknolojisini üreticinin yanı başında geliştirme fırsatı veriyor.
Pazardaki önemli bir gelişme, Temmuz ayı başında çok sayıda medya kuruluşunun Çinli elektrikli araç üreticisi BYD’nin Türkiye’de yeni bir elektrikli araç üretim fabrikası kurmak için 1 milyar ABD Doları yatırım yapmayı planladığını duyurması oldu. BYD, 2023 yılının sonlarında Tesla’yı geçerek dünyanın en büyük elektrikli araç satıcısı haline gelmişti. Bu dev yatırım, Çin’de yalnızca 20 elektrikli araç üreticisinin %1’den fazla iç pazar payı elde edebildiği fiyat savaşının ardından geldi. Bu fiyat savaşı, Avrupa Birliği’nin Çin’den gelen elektrikli araçlarına karşı uyguladığı son ticaret politikası önlemleri ile birleşince Çinli üreticiler yeni pazar arayışına girişti. Buna istinaden Türkiye’de kurulması planlanan tesisin açılması, Çinli üreticilerin, gümrük birliği sayesinde Avrupa pazarlarına daha kolay erişimini imkan tanıyacak gibi gözüküyor.
Türkiye elektrikli araç pazarı 2021’den 2024’e kadar ciddi bir büyüme gösterdi ve bu büyümenin teşvikler, altyapıdaki gelişmeler ve yerli üretime yönelik yeni yatırımlarla devam edeceği öngörülüyor. Türkiye’de elektrikli araç satışları, 2024 yılının ilk yarısında yıllık bazda %233,1 artarak 35.600 elektrikli araç satıldı. 2024naKüresel Elektrikli Araç Görünümü Raporu’e göre Türkiye, elektrikli araç satışında Asya hariç ilk sırada yer alırken, Türkiye’yi Fransa, Hollanda, İtalya ve İspanya takip ediyor. Elektrikli araç pazarı, sadece binek araçları değil aynı zamanda ağır hizmet araçlarını da içeriyor. Bu araçların pazar payı henüz çok düşük olsa da Türkiye, Sıfır Emisyonlu Orta ve Ağır Hizmet Araçlarına İlişkin Küresel Mutabakat’ı (“Küresel Mutabakat”) imzaladı ve altyapısını oluşturdu. Küresel Mutabakat’a taraf olan devletler, 2040 yılında %100, 2030 yılında ise %30 sıfır emisyonlu araç satışına ulaşmayı taahhüt etti. Bu, Türkiye’nin elektrikli kamyon satışlarını da artırmayı taahhüt ettiği anlamına geliyor.
2. Türkiye’de Elektrikli Araçlara Karşı Alınan Ticari Önlemler
a) Elektrikli Araç İthalatına Getirilen Kısıtlamalar
Elektrikli araç ithalatına yönelik sınırlayıcı bir düzenleme, Bakanlık’ın 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 31 Aralık 2023 tarihinde elektrikli araç ithalatına kısıtlama getirmesiydi. Bu kısıtlama, AB’nin Çin’den elektrikli araç ithalatını durdurması ya da yeni vergi yükümlülükleri getirmesine dair tartışmaların ve TOGG tarafından üretilen yerli elektrikli aracın satışına başlanmasının ardından kabul edildi. Kısıtlama, AB’den ve Türkiye’nin serbest ticaret anlaşması olan ülkelerden ithal edilenler hariç olmak üzere tüm elektrikli araç ithalatını kapsıyor. Bakanlık, kısıtlamaların birincil nedeni olarak tüketicinin korunmasını gösterdi. Ancak bazı elektrikli araç ithalatçıları yeni kısıtlamaları “elektrikli araç ithalatçılarını cezalandırmak” olarak yorumladı.
b) Elektrikli Araçlara Ek Vergiler Uygulanması
İkinci darbe, 8 Haziran 2024 tarihinde Türkiye’nin Çin menşeli içten yanmalı motorlu ve hibrit binek otomobillere, hangisi daha yüksekse, kalem başına ya %40 ad valorem (değer esaslı) ya da 7.000 ABD Doları tutarında ek vergi uygulayacağını duyurmasıyla geldi. Ek vergiler, 8 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tedbir, Çin’den yapılan otomobil ithalatının son bir yıl içerisinde dört kat artmasının hemen ardından alındı. Bu durum, Türkiye’de hibrit binek otomobil pazarında yer alan Çinli üreticileri ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak ek vergiler için önemli bir muafiyet söz konusu: Türkiye’de yatırım yapan şirketler, bu ek vergilere tabi olmayacak. Bu muafiyet, Türkiye’nin ülkeye doğrudan yabancı yatırımı artırma hedefiyle de uyumlu görünüyor.
c) Türkiye’de Elektrikli Araç Şarj Endüstrisi
Batarya üretimi gibi, elektrikli araç şarjı da elektrikli araç endüstrisini ayakta tutmak için hayati bir sektördür. Elektrikli araç şarj istasyonlarının yaygınlaştırılması ve güçlü bir elektrikli araç şarj altyapısının kurulması, net sıfır karbon emisyonlu bir Türkiye için gerekli sonraki adımları oluşturuyor. Elektrikli araç şarj altyapısının genişletilmesi, Türkiye için özellikle önemli, çünkü nüfusun çoğunluğu şarj ünitesine özel erişimi olmayan apartman dairelerinde yaşıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (“EPDK”) göre, 1 Nisan 2024 itibariyle Türkiye’de 17.233 şarj istasyonu bulunmaktadır. Türkiye’deki elektrikli araçların şarj noktalarına oranı, Avrupa ortalaması olan 13,75’e kıyasla 5,4’tür. Bu oran, Türkiye’nin e-mobilite ekosisteminde şarja erişim açısından iyi bir performans sergilediğini gösteriyor.
Hızlı büyümeye rağmen, elektrikli araç şarj istasyonu operatörleri ve şarj ağı operatörleri ülke genelinde elektrik şebekesiyle ilgili bağlantı ve güvenilirlik sorunlarıyla karşı karşıya. Bu nedenle elektrikli araç şarj istasyonları, yatırım bölgesindeki gelişmişlik düzeyiyle ters orantılı olarak ve kademeli şekilde artan teşviklerle destekleniyor. Bu teşvikler, (i) gümrük vergisi muafiyeti, (ii) KDV muafiyeti, (iii) kurumlar vergisi indirimi, (iv) sigorta primi işveren hissesi desteği, (v) yatırım arazisi tahsisi, (vi) faiz ödeme desteği, (vii) gelir vergisi stopajı desteğini kapsamaktadır.
Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonlarının erişilebilirliğini kolaylaştıran çeşitli politikalar da mevcut. Öncelikle, tüm şarj hizmetleri yalnızca birim enerji maliyetine (TL/kWh) dayalı olarak fiyatlandırılmakta ve ek ücretler ortadan kaldırılmaktadır. Bu standartlaştırılmış fiyatlandırma yaklaşımı, piyasanın şeffaflığına ve gelişimine katkıda bulundu. İkinci olarak EPDK, kullanıcıların mevcut şarj istasyonlarını bulmasına ve değerlendirmesine, şarj istasyonu türlerini ve güç seviyelerini görüntülemesine, hizmet kullanılabilirliğini kontrol etmesine ve gerçek zamanlı fiyatlandırmayı izlemesine olanak tanıyan Şarj@TR mobil uygulamasını kullanıma sundu.
İleriye bakıldığında, demografik ve pazar büyüme faktörlerine dayanan tahminler, önümüzdeki yıllarda hem elektrikli araçların yaygınlaşacağını, hem de şarj altyapısının genişlemeye devam edeceğini gösteriyor. Türkiye, ülke genelinde elektrikli araç şarj ağlarının yaygınlaşmasını hızlandırmak için politikalar ve yeni hukuki düzenlemeler geliştiriyor.
* Bu makale İrem Sare Uzunal'ın katkılarıyla hazırlanmıştır.