Türk İş Hukukundaki Kanuni Süreler ve İş Yerine Yansımaları
Contents
- Giriş
- İş Sözleşmesinin Kurulması ve Deneme Süresi
- Çalışma Süreleri
- Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma
- Yıllık İzin Süreleri
- İş Sözleşmesinin Feshi ve İhbar Süreleri
- Kıdem Tazminatı
- İş Yerine Yansımalar ve İşveren Yükümlülükleri
- Sonuç
Giriş
Türk iş hukukunda, işçi ve işveren arasındaki ilişkiyi düzenleyen birtakım kanuni süreler bulunmaktadır. Bu süreler, iş sözleşmesinin kurulmasından, sona ermesine kadar geçen süreçte, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirlemekte ve iş ilişkisinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktadır. Bu makalede, Türk iş hukukundaki kanuni süreler ve bunların iş yerine yansımaları ele alınacaktır.
İş Sözleşmesinin Kurulması ve Deneme Süresi
İş sözleşmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesine göre işçi ile işveren arasında kurulan ve işçinin, işverene bağımlı olarak iş görmeyi; işverenin de bunun karşılığında işçiye ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. İş sözleşmesi, belirli veya belirsiz süreli olarak yapılabilir. Belirli süreli iş sözleşmesi, objektif koşulların varlığı halinde, belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi hallerde yapılabilir ve sözleşmede kararlaştırılan süre sonunda kendiliğinden sona erer.
Hem belirli hem belirsiz süreli iş sözleşmesinde deneme süresi öngörülebilir. Deneme süresi en çok iki ay olup, toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar uzatılabilir. Deneme süresi içinde taraflar, herhangi bir gerekçeye veya bildirim süresine gerek olmaksızın ve iş sözleşmesini tek taraflı iradeleri ile tazminatsız olarak feshedebilir.
Çalışma Süreleri
Çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. Haftalık normal çalışma süresi 45 saattir. Tarafların anlaşması ile bu süre daha az kararlaştırılabilir ve haftanın çalışılan günlerine farklı şekilde dağıtılabilir, ancak günlük çalışma süresi 11 saati aşamaz, gece çalışması ise 7,5 saati aşamaz.
İşveren, işçiye haftada en az 24 saat hafta tatili ve yılda en az 14 günlük ücretli yıllık izin vermek zorundadır. Ayrıca, işçilere dini bayramlar ve resmî tatil günlerinde de ücretli izin verilmesi gerekmektedir.
Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma
Haftalık 45 saati aşan çalışmalar ve günlük 11 saati aşan çalışmalar fazla çalışma olarak nitelendirilir. Çalışma süresinin 45 saatin altında belirlendiği durumlarda ise belirlenen süre ile 45 saate kadar olan çalışmalar fazla sürelerle çalışma olarak nitelendirilir. Fazla çalışma için işçinin onayı gerekir ve fazla çalışma ücreti normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesiyle ödenir. Fazla sürelerle çalışmalarda ise, her bir saat fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde yirmi beş yükseltilmesiyle ödeme yapılır.
Yıllık İzin Süreleri
İş Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, en az 1 yıl çalışmış olan işçilere ücretli yıllık izin verilir. Çalışma süresine göre verilmesi gereken asgari yıllık izin süreleri şu şekildedir:
- - 1 yıldan 5 yıla kadar çalışanlara yılda 14 gün,
- - 5 yıldan fazla 15 yıldan az çalışanlara yılda 20 gün,
- - 15 yıl ve daha fazla çalışanlara yılda 26 gün.
18 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçilere verilecek yıllık izin süresi 20 günden az olamaz. Bu düzenleme, işçilerin dinlenme hakkını güvence altına alırken, işverenlerin de iş planlaması yapmasını gerektirir.
Bu süreler asgari süreler olup, bireysel veya toplu iş sözleşmeleri ile arttırılabilir.
İş Sözleşmesinin Feshi ve İhbar Süreleri
İş sözleşmesi, belirsiz süreli ise işçi veya işveren tarafından bildirim sürelerine uyularak feshedilebilir. Fesih bildirimi, yazılı olarak ve bildirim sürelerine uyularak yapılmalıdır. Bildirim süreleri, iş sözleşmesinin devam ettiği süreye göre değişmektedir:
- - 6 aydan az sürmüş olan iş sözleşmelerinde 2 hafta,
- - 6 aydan 1,5 yıla kadar sürmüş iş sözleşmelerinde 4 hafta,
- - 1,5 yıldan 3 yıla kadar sürmüş iş sözleşmelerinde 6 hafta,
- - 3 yıldan fazla sürmüş iş sözleşmelerinde 8 haftadır.
İşveren, bildirim süresine ait ücreti peşin vererek iş sözleşmesini feshedebilir.
Kıdem Tazminatı
1475 sayılı eski İş Kanunu’nun yürürlükte kalan 14. maddesine göre, işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için en az bir yıl çalışmış olması gerekmektedir. Bu süre, işçinin iş güvencesi açısından önemli bir eşiktir. En az bir yıl çalışmış olan işçi, iş sözleşmesinin kanunda belirtilen şekillerde sona ermesi halinde kıdem tazminatına hak kazanır. Kıdem tazminatı, işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
İş Yerine Yansımalar ve İşveren Yükümlülükleri
Kanuni sürelerin iş yerine yansımaları çeşitli boyutlarda gerçekleşmektedir. İşverenler, bu sürelere uygun hareket etmek zorundadır ve bu durum iş yeri organizasyonunun, çalışan performans ve verimliliğinin arttırılmasının sağlanmasında önemli bir rolü bulunmakta; bununla beraber uyulmaması durumunda ise işverene yaptırımları bulunmaktadır.
- İş Gücü Planlaması: İhbar süreleri ve yıllık izin hakları, işverenlerin iş gücü planlamasını dikkatli yapmasını gerektirir. İşverenler, bu süreleri göz önünde bulundurarak personel alımı, görev dağılımı ve proje takvimleri gibi iş yerinin işleyişini etkileyecek planlamaları oluşturmalıdır.
- Mali Yükümlülükler: Fazla mesai ücretleri, kıdem tazminatı gibi ödemeler işverenlerin mali planlamalarını etkiler. İşverenler, bu yükümlülükleri karşılayabilmek için bütçe ayırmalı ve nakit akışını yönetmelidir.
- İş Yeri Politikaları: Kanuni süreler, iş yeri politikalarının oluşturulmasında temel alınır. Örneğin, yıllık izin kullanım prosedürleri, fazla mesai uygulamaları gibi konularda iç yönetmelikler hazırlanırken bu süreler dikkate alınmalıdır.
- Eğitim ve Bilgilendirme: İşverenler hem kendilerini hem de çalışanlarını kanuni süreler hakkında bilgilendirmeli ve gerekli eğitimleri sağlamalıdır. Bu, hak ve yükümlülüklerin doğru anlaşılmasını ve uygulanmasını sağlar.
- İş Güvencesi ve Verimlilik: Kanuni sürelere uyulması, işçilerin iş güvencesi hissetmesini sağlar. Bu da iş yerinde verimliliği ve çalışan bağlılığını artırır.
- Hukuki Risklerin Yönetimi: İşverenler, kanuni sürelere uymadıkları takdirde karşılaşabilecekleri hukuki riskleri öngörmeli ve bunları yönetmek için stratejiler geliştirmelidir.
Sonuç
Türk iş hukukundaki kanuni süreler, işçi-işveren ilişkilerini düzenleyen ve çalışma hayatının sağlıklı işlemesini sağlayan önemli unsurlardır. Bu sürelerin doğru anlaşılması ve uygulanması hem işçilerin haklarının korunması hem de işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu sürelere uyulması, iş barışının korunması ve taraflar arasında adaletli bir dengenin kurulması açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle kanuni sürelerin iş organizasyonu, mali planlama ve insan kaynakları yönetimi üzerinde doğrudan etkisi olduğu görülmektedir. İşverenlerin bu süreleri dikkate alarak iş yeri politikalarını şekillendirmesi, hukuki riskleri minimize etmesi ve çalışan memnuniyetini artırması, uzun vadede iş yerinin verimliliğini ve başarısını olumlu yönde etkileyecektir.
Bu makalenin orijinal haline bu bağlantı üzerinden erişebilirsiniz.