Anonim Şirketlerde İmtiyaz Kavramı ve Veto Hakkı
Contents
- I. GİRİŞ
- II. İMTİYAZ KAVRAMI
- III. İMTİYAZDA TEMEL İLKELER
- A. İmtiyazın Esas Sözleşme ile Tanınması
- B. İmtiyazın Paya Tanınması
- C. İmtiyazın Oransallık ve Eşitlik İlkesinden Farklı Olarak Tanınması
- D. İmtiyazın Konusunun ve Kapsamın Açıkça Esas Sözleşmede Düzenlenerek Tanınması
- IV. İMTİYAZ KONULARI
- A. Malvarlığı Haklarında İmtiyaz
- 1) Kar Payında İmtiyaz
- 2) Tasfiye Payında İmtiyaz
- 3) Rüçhan Hakkında İmtiyaz
- B. Oy Hakkında İmtiyaz
- C. Yönetim Kurulunda Temsil Edilmeye İlişkin İmtiyaz
- D. Diğer İmtiyazlar
- V. ALTIN PAY KAVRAMI VE VETO HAKKI
- VI. ALTIN PAYIN MEVZUATTAKİ YERİ
- A. Düzenlemeler
- B. Uygulama Alanları
- VII. SONUÇ
ÖZET
Anonim şirketler, belirli bir sermaye miktarına dayanan ve ortaklık yapısı paylardan oluşan şirketlerdir. Bu tür şirketlerde, kimin ortak olduğundan çok, her bir pay sahibinin sahip olduğu payların itibari değeri ve oranı daha önemlidir. Bu özellikleri nedeniyle uygulamada anonim şirketlerin, sermayelerini artırmak veya dışarıdan sermaye girişi sağlamak istediklerinde, belirli ayrıcalıklı paylar çıkararak bu amaçlarına ulaşmayı tercih ettiği görülmektedir.
İmtiyazlı paylar, anonim şirketlerin sermaye toplama sürecinde kullanabileceği bir araç olup şirketler, sermayelerini artırmak ya da dışarıdan sermaye girişi sağlamak istediklerinde, eski pay sahipleri, dışarıdan gelen yeni yatırımcıların şirkete katılmasına karşılık olarak imtiyazlı payları ihraç ederek, imtiyazlı paylar sayesinde şirket üzerindeki kontrollerini korumaya çalışabilirler. Bu çalışmamızda anonim şirketlerde imtiyaz kavramı ve imtiyazların nasıl düzenleneceği ile veto hakkının hukuki çerçevesi ve uygulama alanları incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: İmtiyaz, Veto Hakkı, Pay, Anonim Şirket, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, Esas Sözleşme, Altın Pay
I. GİRİŞ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”)[1] anonim şirketlerin çerçevesi sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirketler olarak çizilmiştir.[2] Bu kapsamda anonim şirketlerin sermayesi paylardan oluşmaktadır. Bu doğrultuda pay, esas veya çıkarılmış sermayenin belirli bir sayıda birim değere bölünmüş olan parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.[3]
Anonim şirketlerde haklar ve borçlar paylara bağlıdır. Pay, kendisine bağlanan hakların ve borçların kaynağını teşkil etmektedir. Pay sahipleri ise sermayenin bir parçası olan bu paylara sahip olmakla birlikte, söz konusu haklara ve borçlara sahip olmaktadır.[4] Eşit itibari değerdeki paylar, sahiplerine eşit içerikte ve oranda hak ve borç sunmaktadır. Ancak şirket esas sözleşmesinde yapılacak düzenlemeler ile eşit itibari değerdeki payların bazılarına üstün hak veren imtiyazlar tanınabilmektedir.
II. İMTİYAZ KAVRAMI
İmtiyaz, sahibi olduğu kişiye üstün, ayrıcalıklı hak veya menfaat sağlayan ve bu yönüyle imtiyaz sahibini diğer kişilerden ayıran hak olarak tanımlanabilmektedir.[5]
TTK anlamında imtiyaz ise, TTK’nın “İmtiyazlı Paylar” başlıklı 478. maddesinde tanımlanmaktadır. Maddenin ikinci fıkrasına göre imtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır. Buna göre anonim şirketlerde imtiyazlar, paya tanınmakta ve ilgili paylara, imtiyazsız bir diğer deyişle adi paylara nazaran üstün bir hak vermektedir. Bu sayede imtiyaz bağlı paylara sahip pay sahibi söz konusu imtiyaz sayesinde adi payların pay sahiplerine göre ayrıcalıklı bir konumda olmaktadır.[6]
III. İMTİYAZDA TEMEL İLKELER
A. İmtiyazın Esas Sözleşme ile Tanınması
İmtiyazlar ancak ya şirket kuruluşunda hazırlanan esas sözleşmede ya da sonrasında esas sözleşme tadili ile tanınabilmektedir. Esas sözleşmede düzenlenmeksizin, bir yönetim kurulu kararı veya genel kurul kararı ile belirli paylara imtiyaz tanınması mümkün değildir.[7]
B. İmtiyazın Paya Tanınması
TTK’nın 478. maddesi hükümleri kapsamında imtiyazlar ancak paylara tanınabilmektedir. Bu kapsamda esas kural, şirket esas sözleşmesinde şirket paylarının pay gruplarına ayrılması ve imtiyaz tanınacak pay grubuna veya gruplarına ilgili imtiyazın yine esas sözleşmede düzenlenerek tanımlanmasıdır. Bu doğrultuda ilgili madde ve gerekçesi göz önünde bulundurulduğunda direkt pay sahibine yönelik tanınan bir imtiyaz, TTK kapsamında geçerli bir imtiyaz olmamaktadır. Çünkü imtiyazın paya bağlanması gerekmektedir. Böylece imtiyaz bağlı paya sahip olan pay sahibinin bu imtiyazdan yararlanması mümkün olmaktadır.
Esas sözleşmede direkt pay sahibine yönelik tanınan bir imtiyaz TTK kapsamında bir imtiyaz niteliğinde olmayacağından korporatif bir etkiye sahip olmayacaktır. Bu türde bir imtiyaz 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu[8] kapsamında akdi bir hak oluşturacaktır. Bu sebeple böyle bir hak, pay sahibinin ölümü veya pay sahibinin ilgili paylarını üçüncü bir kişiye devretmesi halinde, pay sahibinin mirasçılarına veya payları devralan yeni pay sahibine devredilmiş olmayacaktır. Oysa paya tanınan imtiyaz halinde, imtiyazın ilgili paya bağlı olmuş olması sebebiyle ilgili paya sahip pay sahibinin herhangi bir sebeple değişmesi imtiyazın hukuki statüsünde bir değişiklik yaratmayacak ve imtiyaz bağlı paya sahip pay sahibi her kim olursa olsun imtiyazın sağladığı üstün haktan yararlanabilecektir.[9]
İmtiyazın yalnızca paya tanınabileceğine ilişkin kuralın bir istisnası bulunmaktadır. Bu hususu TTK’nın 478. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “360’ıncı madde hükmü saklıdır”[10] düzenlemesi açıklamaktadır.
TTK’nın 360. maddesinde yönetim kurulunda temsil edilme hakkı düzenlenmekte olup maddenin 1. fıkrasında “Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir”[11] ifadesi yer almaktadır. Maddenin 2. fıkrasında ise “Bu maddeye göre yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır”[12] düzenlemesi yer almaktadır.
Bu kapsamda, yönetim kurulunda temsil edilme hakkı imtiyazı şirket esas sözleşmesinde düzenlenmesi koşuluyla direkt pay sahiplerine tanınabilmektedir. Böylece TTK’nın 478. maddesinde imtiyazın sadece paya tanınabileceği düzenlemesine aykırı olarak kanun koyucu yönetim kurulunda temsil noktasında pay sahiplerine de imtiyaz düzenlenebileceği yönünde bir irade koymuştur. Bu durum ana kuralın bir istisnası olarak karşımıza çıkmaktadır.[13]
C. İmtiyazın Oransallık ve Eşitlik İlkesinden Farklı Olarak Tanınması
Anonim şirketlerde sermaye, paylara bölünmüş olup her payın belirli bir itibari değeri bulunmaktadır. Bu kapsamda, TTK’da yer alan malvarlığına ilişkin haklar ve yönetime dair haklar, payın itibari değeri ile orantılı bir şekilde, yani pay sahibinin şirket sermayesine katkı oranına göre kullanılmaktadır.
Buna göre, anonim şirketlerde pay sahiplerinin haklardan yararlanması, sahip oldukları payların sermayeye katkı oranıyla doğru orantılıdır. Yani, her pay sahibi, sahip olduğu pay oranına göre şirketteki haklardan faydalanmaktadır. Bu ilke oransallık ilkesi olarak adlandırılmaktadır.[14]
Pay sahibinin pay oranına göre şirketteki haklardan faydalanmasını öngören bir nevi nispi eşitlik düzenleyen oransallık ilkesi uyarınca aynı konudaki pay sahiplerine aynı işlem yapılacaktır. Ancak bazı paylara imtiyaz tanınması halinde imtiyazın getirmiş olduğu yeni bir hukuki durum ile nispi eşitlik öngören oransallık ilkesi uygulanmayacak ve imtiyaz bağlı paylar farklı olarak değerlendirilecektir.[15]
D. İmtiyazın Konusunun ve Kapsamın Açıkça Esas Sözleşmede Düzenlenerek Tanınması
Şirket esas sözleşmesinde bir paya imtiyaz tanınırken imtiyazın ne olduğunun, kapsamının ne olduğunun, nasıl uygulanacağının açıkça düzenlenmesi gerekmektedir. Çünkü ilgili imtiyazın kullanılmak istenmesi halinde imtiyaza veya imtiyazın kullanım şekline ilişkin bir tereddüt yaşanması halinde şirket içi bir ihtilafa sebebiyet verilmemelidir.[16]
IV. İMTİYAZ KONULARI
İmtiyaz konusu edilecek haklar pay sahipliğinden kaynaklı haklardır. TTK’nın 478. maddesinde imtiyazın, kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklar ile kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkı için tanınabileceği düzenlenmektedir. Kanun koyucu imtiyaz konusu olabilecek durumlara sayma yoluyla örnek vermiş ancak herhangi bir sınırlama getirmemiştir.
A. Malvarlığı Haklarında İmtiyaz
1) Kar Payında İmtiyaz
Kâr payında imtiyaz; belirli pay sahiplerine daha fazla kâr payı verilmesi, kâr payından öncelikli olarak yararlanılması ve bu imtiyazın birikir (kümülatif) nitelikte olması gibi üç farklı şekilde düzenlenebilmektedir.[17]
2) Tasfiye Payında İmtiyaz
Bu imtiyaz türünde, imtiyaz sahipleri şirket tasfiye olduğunda, şirketin net malvarlığı üzerinde adi pay sahiplerine göre öncelikli hakka sahiptir. Ancak, bu imtiyazın şirket alacaklılarına karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.[18]
3) Rüçhan Hakkında İmtiyaz
Şirketin kuruluşunda veya daha sonra yapılacak bir esas sözleşme tadili işlemi ile esas sözleşmede sadece belirli paylara veya pay gruplarına rüçhan hakkı tanınabilmektedir. Ancak bu yönde imtiyaz düzenlemelerinin uygulamada pek tercih edilmediğini belirtmek gerekmektedir.[19]
B. Oy Hakkında İmtiyaz
Pay sahipleri, detayları yukarıda açıklandığı üzere oy haklarını genellikle sermayeye katkı oranlarına göre yani oransallık ilkesine göre kullanmaktadır. Ancak, esas sözleşmede yapılacak oyda imtiyaz düzenlemeleri ile oransallık ilkesine bir istisna olarak, eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilebilmektedir.[20]
C. Yönetim Kurulunda Temsil Edilmeye İlişkin İmtiyaz
TTK’nın 360/1 maddesiyle, Yargıtay yerleşik içtihatlarına uygun olarak, esas sözleşmede belirli pay gruplarına veya pay sahiplerine, yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabileceği belirtilmektedir. Bu imtiyaz, özellikle belirli özelliklere sahip pay sahiplerinin veya azınlık pay sahiplerinin yönetim kurulunda temsil edilmesini sağlayan bir imtiyazdır.[21]
D. Diğer İmtiyazlar
TTK’da sayılan imtiyazlar haricinde; anonim şirketin sahip olduğu imkanlardan öncelikli veya ücretsiz yararlanma gibi ayrıcalıklar sağlayabilecek ortaklık imkanlarından yararlanma imtiyazı, pay sahibinin şirkete koymuş olduğu sermayeden faiz talep etmesi ayrıcalığı sağlayabilecek hazırlık devresinde sermaye için faiz talep edebilme imtiyazı, net kâra katılma, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma gibi ayrıcalıklar sağlayabilecek intifa senedi imtiyazı gibi yeni bir pay sahipliği hakkı tanıyan imtiyazların kurulması mümkündür.[22]
V. ALTIN PAY KAVRAMI VE VETO HAKKI
Altın pay kavramı, devletlerin sahibi oldukları şirketleri ekonomik gelişmeler doğrultusunda özelleştirme yoluna gitmesi ancak aynı zamanda şirkette bulundukları yönetim ve karar alma pozisyonunu kaybetmek istememeleri neticesinde ortaya çıkmıştır.
Özelleştirme, küresel ekonomik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış olup, bu kavram kamuya ait bir şirketin mülkiyetinin ya da yönetiminin, satış veya kiralama gibi yöntemlerle özel sektör yatırımcılarına devredilmesi olarak tanımlanabilmektedir.[23]
Altın pay, altın paya sahip pay sahibine şirketin karar alma mekanizmalarında veto hakkı veren paylar olarak ifade edilebilmektedir. Altın pay, sahibi olduğu kişiye çeşitli ayrıcalıklar sağlaması yönüyle TTK’da düzenlenen imtiyazlı paylara benzerlik göstermekte ancak hem sahibi olduğu kişiye direkt veto hakkı gibi imtiyazları aşan ölçüde ayrıcalıklar tanıması hem de paydan bağımsız olarak da tesis edilebilmeleri sebebiyle imtiyazlı paylardan ayrılmaktadır.[24] Bu sebeple altın paylar özel nitelikli imtiyazlı pay olarak da ifade edilebilmektedir.
VI. ALTIN PAYIN MEVZUATTAKİ YERİ
A. Düzenlemeler
Anonim şirketlerde altın paya ilişkin düzenlemelere her ne kadar TTK’nın ön tasarısında yer verilmiş olsa da ilgili düzenlemeler daha sonrasında çıkarılmış ve kanunlaşmamıştır. TTK’da anonim şirketlerde altın paya veya veto hakkına herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte kanun koyucu anonim şirketlerin aksine limited şirketlerde veto hakkına ilişkin düzenlemelere TTK’da yer vermiştir. Bu doğrultuda kanun koyucunun limited şirketlerde düzenlediği hususlara anonim şirketler için yer vermemiş olması bilinçli bir susma olarak nitelendirilip anonim şirketler için altın pay ve veto hakkına yönelik düzenlemelerin yapılamayacağı ileri sürülmektedir.[25]
Bununla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere anonim şirketlerde imtiyazların paya tanınması gerekmekte olup TTK’nın 478. maddesinin 2. fıkrasındaki “veya kanunda öngörülmemiş bir pay sahipliği hakkıdır” ifadesinin gerekçe gösterilerek direkt pay sahibine veto hakkı tanınması durumunun madde hükmünün dolanılması sonucunu doğuracağını düşünen yazarlar bulunmaktadır.[26]
B. Uygulama Alanları
Her ne kadar anonim şirketlerin esas sözleşmelerinde veto hakkı direkt düzenlenemese de çeşitli yollarla veto hakkının kullanımı ile eşdeğer sonuçlara yol açacak mekanizmaların düzenlenmesi mümkündür.
TTK’nın 418. maddesinde şirketlerin esas sözleşmesinde karar nisaplarının ağırlaştırılabileceği yönünde düzenlemeler yapabileceği düzenlenmektedir. Bu düzenleme, belirli bir oran üzerinde pay sahibi olan pay sahiplerinin genel kurul kararları üzerinde dolaylı bir veto hakkı kullanmalarına olanak tanımaktadır. İlgili pay sahiplerinin sahip olduğu paylar için esas sözleşmede oyda imtiyaz tanınması halinde pay sahibi neredeyse veto hakkına eşdeğer bir ayrıcalığa sahip olacaktır.[27]
Ancak kendisine TTK’da açıkça düzenleme alanı bulamamış veto hakkının, imtiyazlar yoluyla dolaylı olarak esas sözleşmede düzenlenmesi ve bu sayede veto hakkına bir nevi korporatif etki kazandırılmasının geçerliliği hususunda farklı görüşler bulunmaktadır.[28]
VII. SONUÇ
Sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan anonim şirketlerde paylara ilişkin imtiyazlar kurulması mümkündür. Bu imtiyazlar çoğu zaman şirketin asıl pay sahiplerinin şirketteki konumlarını korumak ve güçlendirmek için bu pay sahiplerinin sahip olduğu paylar üzerinde kurulmaktadır. Ayrıca, pay sahiplerinin aralarındaki ilişkiler sebebiyle de imtiyaz düzenlemelerinin yapıldığı görülmektedir.
İmtiyazların; paya tanınması, esas sözleşmede açık bir şekilde düzenlenmesi ve anonim şirketlerde bir ilke olan oransallık ilkesine farklı olarak tanınması gerekmektedir. Bu şekilde paya tanınan bir imtiyaz o payın sahibine adi paylara kıyasla ayrıcalıklar tanımaktadır. Bu ayrıcalıklar, TTK’da açıkça düzenlenen; kâr payında imtiyaz, tasfiye payında imtiyaz, rüçhan hakkında imtiyaz, oy imtiyazı, yönetim kurulunda temsile ilişkin imtiyaz şeklinde veya TTK’da öngörülmeyen ama pay sahipliğinden kaynaklanan bir hak üzerinde görülebilecektir.
Altın pay ve veto hakkı kavramları, kamuya ait şirketlerin özelleştirilmeye başlamasıyla ortaya çıkan kavaramlar olup özel nitelikte imtiyazlar olarak tanımlanabilmektedir. Altın paylar sahibine şirket karar alma mekanizmalarında direkt bir veto hakkı vermektedir.
TTK’da anonim şirketlerde veto hakkına ve altın paya ilişkin düzenlemeler bulunmamaktadır. Limited şirketlerde kendine düzenleme alanı bulan bu hakkın anonim şirketlerde düzenlenmemiş olması sebebiyle, anonim şirketlerin esas sözleşmelerinde veto hakkına yönelik düzenlemelerin yapılamayacağı değerlendirilmektedir. Ayrıca veto hakkının sadece paya değil pay sahibinin kendisine de tanınabiliyor olması, TTK’da öngörülen imtiyaz düzenlemelerine de aykırılık oluşturmaktadır. Bununla birlikte, uygulamada çeşitli mekanizmalarla esas sözleşmede bir pay için düzenlenecek imtiyazlar ile payın sahibinin neredeyse bir veto hakkına sahip olmasına sebebiyet verilmesi mümkündür. Bu husus TTK hükümleri de göz önünde bulundurulduğunda böyle bir imtiyazın geçerliliği noktasında tartışmaların konusu olabilecektir.
KAYNAKÇA
1. Candemir Baltalı, “Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunda Temsil Edilme İmtiyazı”, On İki Levha, 2019
2. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, “Ortaklıklar Hukuku I”, Vedat Kitapçılık, 2021
3. Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, “Şirketler Hukuku Şerhi”, Adalet, 2022
4. Abuzer Kendigelen, “Anonim Ortalıkta Yönetime Katılmada Haklarında İmtiyaz”, Beta, 1999
5. Dr. Çiğdem Yatağan Özkan, “Anonim Şirketlerde Altın Paylar”, On İki Levha, 2016
6. Murat Besen, “Anonim Ortaklıklarda İmtiyazlı Paylar”, On İki Levha, 2018
7. Dr. Öğr. Üyesi Emek Toraman Çolgar, “Halka Açık Anonim Ortaklıklarda İmtiyaz Tesisi Yoluyla Yönetim Kontrolünün Sağlanması”, 2022 https://nasamer.ku.edu.tr/halka-acik-anonim-ortakliklarda-imtiyaz-tesisi-yoluyla-yonetim-kontrolunun-saglanmasi/
[1] 14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmî Gazete
[2] Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.329
[3] Candemir Baltalı, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunda Temsil Edilme İmtiyazı, 2019, s. 44
[4] Candemir Baltalı, a.g.e., s. 49
[5] Ünal Tekinalp, Ortaklıklar Hukuku I, 2021, s. 636
[6] Ünal Tekinalp, a.g.e., s. 635-636; Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Can Göksoy, Şirketler Hukuku Şerhi Cilt III, 2023, s. 2944-2946
[7] Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Şerhi Cilt III, 2022, s. 1803; Abuzer Kendigelen, Anonim Ortalıkta Yönetime Katılmada Haklarında İmtiyaz, 1999, s. 35
[8] 04.02.2011 tarihli ve 27836 sayılı Resmî Gazete
[9] Ünal Tekinalp, a.g.e., s. 637; Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, a.g.e., s. 1806; Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Can Göksoy, a.g.e., s. 2946-2950
[13] Ünal Tekinalp, a.g.e., s. 638; Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, a.g.e., s. 1806-1809; Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Can Göksoy, a.g.e., s. 2946-2950
[15] Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, a.g.e., s. 1805; Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Can Göksoy, a.g.e., s. 2946-2950
[16] Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, a.g.e., s. 1804; Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Can Göksoy, a.g.e., s. 2946-2950
[19] Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, a.g.e., s. 1812-1815