Hergüner - Aylık Rekabet Bülteni - Nisan 2023

17.05.2023

Contents

Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği Sektör İnceleme Nihai Raporu Yayınlandı

Rekabet Kurumu Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu’nu (“HTM Raporu”) 30.03.2023 tarihinde yayınladı. Sektöre dair yapılan bu ayrıntılı incelemenin ilk adımı 05.02.2021 tarihinde yayımlanan ön rapor olmakla birlikte, bu raporda anılan tarih için hızlı tüketim malları (“HTM”) perakendeciliği pazarındaki yoğunlaşma oranlarının hızla arttığı, sektördeki en yüksek pazar payına sahip ilk dört firmanın[1] pazar payının ciddi şekilde arttığı tespitlerinde bulunulup etkili önlemler alınması yönünde değerlendirmeler yapılmıştır. Söz konusu nihai rapora buradan, ön rapora ise buradan ulaşabilirsiniz.

HTM perakendeciliği sektörü; tüketicilerin her kesimini ilgilendirmesi ve günlük ekonomik hayatta önemli bir yere sahip olması sebebiyle rekabet hukuku açısından takip edilen bir alandır. Özellikle Covid-19 salgını sürecinde birçok ürünün perakende satış fiyatını belirledikleri saptamasıyla beş büyük süpermarket zincirine[2] verilen idari para cezası sonrası[3] sektördeki incelemeler de artış göstermiştir.

Kurum, HTM Raporu’nda sektörün yapısı ve rekabete yönelik mevcut endişeler hakkında birçok tespitte bulunmuştur. Bu tespitler özetle şu şekilde sıralanabilir:

  • Hipermarket, süpermarket, indirim marketler vb. yapıları içeren organize kanal; bakkal, büfe ve organize olamamış küçük marketlerden oluşan geleneksel kanalın önüne geçmektedir.
  • Ön raporda da belirtildiği gibi yoğunlaşma oranları yüksek seyretmektedir. Bu bağlamda, HTM pazarında en büyük pazar payına sahip dört teşebbüsün pazarın çoğuna hâkim olması pazarda fiili bir giriş engeli oluşturmaktadır.
  • Farklı üretim aşamalarını kontrol ederek maliyet avantajı elde eden dikey bütünleşik yapılar, farklı aşamalara ilişkin sahip olduğu bilgileri kullanarak daha rekabetçi olabilme potansiyeline sahiptir.
  • İndirim marketleri organik büyüme yoluyla (yeni mağazalar açarak) yoğunlaşmakta ve pazar güçlerini ürettirdikleri özel markalı ürünler ve yerel tüketicilerin taleplerine karşılık veren düşük maliyetli mağaza formatıyla arttırmaktadır.
  • Perakendeciler, tedarikçiler karşısında sahip oldukları alıcı gücü sebebiyle haksız ticari uygulama teşkil eden:
  • Tedarikçilere ek ücretlerin ve öngörülemeyen maliyetlerin yüklenmesi,
  • Tedarikçilerle akdedilen sözleşmelerde perakendeciler lehine aşırı sayılabilecek hükümlerin bulunması,
  • Tedarikçi aleyhine belirsizlik yaratan ödeme vadelerinin kararlaştırılması gibi çeşitli davranışlarda bulunmaktadırlar.
  • Çevrim içi satışlar özellikle Covid-19 salgını sebebiyle artmıştır ve sektördeki bu dijitalleşmenin rekabeti doğrudan etkilemesi beklenmektedir.
  • HTM perakendeciliğinde ilgili pazar tanımının, tedarik pazarı ile perakende pazarı şeklinde iki boyutu bulunmaktadır.
  • Özel markalı ürünler, rekabet açısından olumlu etkiye sahip olabilecektir ancak teşebbüsler ve ürün imalatçılarının söz konusu ürünler hakkında hassas bilgi değişimi yapması engellenmelidir.
  • Yukarıdaki hususta şimdilik ilgili satın alma birimleri arasındaki tüm iletişim kanallarının kapatılması anlamına gelen “Çin Seddi uygulamasının” topyekûn uygulanması yerine somut olaya göre değerlendirme yapılması yeterli olacaktır.

Sektördeki sorunların çözümü bakımından ise Kurum’un başlıca öneri ve planlanan uygulamaları şu şekildedir:

  • Sektördeki yoğunlaşmaların daha sıkı incelenerek ilgili coğrafi pazar açısından gerektiği takdirde mahalle veya semtlere kadar inilebileceği vurgulanmıştır. Ön raporda dile getirilen sektöre özgü ciro eşikleri fikrinden ise vazgeçilmiştir.
  • Perakendecilerin sahip olduğu alıcı gücünün kötüye kullanılmasını engellemek amacıyla mevzuata alıcı pazar payı eşiği eklenmesi değerlendirilmiştir.
  • Sahip olunan alıcı gücünün kullanımını denetleyecek bağımsız bir idari otoritenin kurulması ve kanuni altyapının hazırlanması önerilmiştir. Bu tedbirlerin perakendecilerin alıcı güçlerini tedarikçilerin aleyhine kötüye kullanmalarını engelleyecek bir düzen oluşturulmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
  • Küçük ve yerel perakendecilerin korunması için içinde bulunulan yere göre yeni mağaza açılışlarının ve devralma işlemlerinin engellenmesi önerilmiştir.
  • Ürünlerin reklam fiyatlarının reklamda belirtilmiş olan süre boyunca geçerli olmasını sağlayacak bir düzenleme yapılması düşünülmüştür.
  • Gelecekte yapılacak ilgili ürün ve ilgili coğrafi pazar tespitleri ve rekabet analizlerinde dijitalleşmenin rekabet hukukuna etkisinin dikkate alınması gerektiğinin de altı çizilmiştir.
  • Ayrıca tek bir zincir market için özel gramajlı ürün üretilmesi anlaşmalarının engellenmesi önerilmiştir. Özellikle münhasır olarak yapılan bu tip anlaşmaların hem rekabeti etkilediği hem de tüketicilerin yanılgıya düşmesine neden olduğu belirtilmiştir.

Çevrim İçi Reklamcılık Sektör İncelemesi Ön Raporu Yayımlandı

Kurum, 21.012021 tarihinde çevrimiçi reklamcılık sektöründeki yerel ve küresel gelişmeleri değerlendirmek, davranışsal ve yapısal nitelikteki rekabet hukuku sorunlarını tespit etmek, politika değişiklikleri ve düzenlemelerle olası çözüm yollarını araştırmak amacıyla sektör incelemesi başlatmıştı. Kurum’un Çevrimiçi Reklamcılık Sektörüne İlişkin Ön Raporu (“Ön Rapor”) 07.04.2023 tarihinde Kurum’un resmi internet sitesinde yayımlanmıştır. Ön Rapora buradan ulaşabilirsiniz.

Kurum, Ön Rapor’da sektörün yapısı hakkında:

  • Çevrim içi reklamcılık ve çevrim dışı reklamcılık arasında ikame ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle bunların aynı pazarı oluşturmadığı,
  • Çevrim içi görüntülü reklamcılık pazarının Meta ve Google ekonomik bütünlükleri nezdinde yoğunlaşmış bir yapı arz ettiği,
  • Video reklamcılığının, görüntülü reklamcılık türleri içerisinde diğerlerinden ayrı bir yerde konumlandırıldığı ve sosyal medya platformlarının bu alanda avantajlı olduğu,
  • Yayıncıların, hedefli reklamcılık ile reklam alanlarının verimliliğini ve reklam gelirlerini arttırdığı; reklamın ihtiyaca ve ilgi alanına göre gösterimi sonucu, reklamın etkileşiminin ve performansının yükselmekte olduğu,
  • Hedefli reklamcılığın, söz konusu faydalarının yanında, kişisel verilerin toplanmasına, kullanılmasına ve paylaşılmasına dayanması bakımından tüketicide gizlilik kaygısı yarattığı yönünde tespitlerde bulunmuştur.

Sektöre yönelik rekabet hukuku açısından endişe yaratabilecek durumları ise aşağıdakilerle kısıtlı olmamak kaydıyla başlıca:

  • Dikey entegre reklam teknolojisi sağlayıcılarının, kendi hizmetlerinin çıkarları ile müşterilerinin arasında yaşanabilecek çıkar çatışması (örneğin Google’ın sektördeki tedarik zincirinde her adıma hakim olması sebebi ile sağlayıcı olarak kendini kayırması),
  • Tedarik zincirindeki şeffaflık sorunu:
  • Reklam verenin ödediği fiyat ile yayıncının aldığı bedel arasındaki fark hakkında tam bir bilgiye sahip olamama
  • Reklam teknolojisi tedarik zincirindeki açık artırmaların karmaşıklığı
  • Teşebbüslerin hizmetlerinin performansının bağımsız taraflarca ölçümlenmesini engellemesi
  • Dijital platformlarca sunulan şartların temel geliri reklama dayalı olan haber yayıncıları koşulsuz kabule zorlaması sebebi ile haber yayıncılarının faaliyetlerini sürdürmelerinin zorlaşması, böylelikle haber içeriğinin kalitesinde ve sayısında düşüş yaşanması şeklinde ele almıştır.

Ön Rapor’da değerlendirilen bu tespitler ve rekabet hukuku endişelerine ilişkin kapsamlı değerlendirmeleri Kurum’un konuya ilişkin nihai raporu yayınlandığında sizlerle paylaşıyor olacağız.

Mobil Ekosistemlere Yönelik Sektör İncelemesi Başlatıldı

Kurum mobil ekosistemlere yönelik bir sektör incelemesi başlattığını 12.04.2023 tarihinde internet sitesinde duyurdu.

Sektör incelemesinin amacı ve kapsamı mobil ekosistemlerin yol açtığı (muhtemel) rekabetçi ve rekabet karşıtı etkilerin anlaşılması ve bunlara dayanılarak etkin politikaların kurgulanması ile dijital ekonomide rekabetçi bir piyasa ortamının teşviki olarak ifade edilmiştir. Bu çerçevede mobil ekosistemi oluşturan işletim sistemleri, uygulamalar ve uygulama mağazalarının birbiriyle yakın ilişkilerinin ve büyük veri avantajına ve ağ etkilerine bağlı olarak pazar gücüne sahip olan oyuncuların mobil ekosistemlerde birçok alt pazarda eş zamanlı faaliyet göstermesinin rekabetçi endişeler doğurabileceği ifade edilmektedir.

Kurum, sektör incelemesi kapsamında hizmet sağlayıcıların yanı sıra hizmetin kullanıcısı olan uygulama geliştiricilerinin, nihai tüketicilerin ve cihaz üreticilerinin bilgilerine başvurulacağını da belirtmiştir.

Sektör incelemesi kapsamında elde edilecek bu verilerle sektörün rekabetçilik odağında kapsamlı bir fotoğrafının ortaya konulması beklenmektedir.

BSH Soruşturması Sunulan Taahhütlerle Son Buldu

Kurul, 12.04.2023 tarihinde BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. (“BSH”) hakkında yürütülen soruşturmanın taahhüt süreci kapsamında BSH tarafından verilen taahhütler üzerine sonlandırıldığını duyurdu.

Yaklaşık iki yıl önce, içlerinde BSH, Arçelik, LG, Samsung, SVS ve Gürses’in bulunduğu bazı teşebbüsler hakkında, yetkili satıcılarının internet üzerinden satış yapmalarını engellemek ve yeniden satış fiyatlarına müdahale etmek suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“RKHK”) 4. maddesini ihlal ettiklerine yönelik soruşturma açılmıştı.  BSH hakkında yürütülen soruşturmanın konusunu BSH’nin seçici dağıtım sistemindeki (“SDS”) yetkili satıcılarıyla[4] imzaladığı sözleşmelerde yer alan ağır rekabet sınırlaması niteliğindeki hükümler ve yetkili satıcılarına getirdiği çevrim içi pazar yerlerinde satış yapmalarını yasaklayan uygulaması oluşturmaktaydı.

Soruşturma süreci devam ederken BSH tarafından taahhüt başvurusunda bulunulmuş ve akabinde taahhüt görüşmeleri başlamıştı. BSH, soruşturma konusuna ilişkin rekabetçi endişeleri gidermek üzere hazırladığı taahhütleri 27.12.2021 tarihinde Kurum’a sunmuştu. Bu taahhüt paketi kapsamında BSH’nin SDS üyesi yetkili satıcıları ile MediaMarkt ve Teknosa ile akdettiği sözleşmelerde yer alan hükümlerin yarattığı rekabet sorunları giderilmeye çalışılmış ve yetkili satıcıların internet satışlarına izin verilirken SDS’den beklenen faydayı sağlamaya yönelik birtakım kriterler getirilmesi öngörülmüştü.

BSH tarafından sunulan ilk taahhüt metninde yer alan bazı taahhütler temel olarak iki başlık altında ele alınabilir. Bunlardan ilki fiziksel mağaza satışlarına ilişkin akdedilen sözleşmelerde yapılacak değişikliklere ilişkin taahhütlerdir. Bu kapsamda BSH:

  • SDS üyesi yetkili satıcıların son kullanıcılara yapacağı aktif satışları yasaklayan hükmün sözleşmelerden çıkarılacağı,
  • SDS üyelerine tek elden alım yükümlülüğü öngören hükmün sözleşmelerden çıkarılarak SDS üyesi yeniden satıcılar arasında ürün alım satımı yasağının kaldırılacağı,
  • BSH’nin bayileri ile akdettiği marka münhasır bayilik sözleşmelerinde yer alan ve BSH’a münhasır müşteri grubu tayin edilerek yetkili satıcıların son kullanıcılara yapacağı aktif ve pasif satışları yasaklayan hükmün tadil edileceği yönünde taahhütlerde bulunmuştur.

Açıklanan taahhütlerden son taahhüt kalemi Kurul tarafından tespit edilen rekabet sorunlarını gidermek için yeterli görülmemiş, diğer taahhütler kabul edilirken marka münhasır bayilik sözleşmelerinde yer alan hükmün tadil edilmesine yönelik taahhüt reddedilmiştir. Bunun üzerinde BSH tarafından sunulan revize taahhüt metninde anılan hükmün de sözleşmelerden tamamen çıkarılması kabul edilmiştir.

Taahhüt paketinin ikinci bölümünde ise BSH tarafından yetkili satıcıların çevrim içi pazaryerlerinden yapacağı satışlara izin verilmesine ancak bu satışların da SDS’de yer alan fiziki mağaza yetkili satıcılarına benzer birtakım kriterlere tabi tutulmasına yönelik düzenlemeler önerilmişti. BSH tarafından sunulan ilk metinde, BSH markalı ürünlerin çevrim içi pazaryerleri üzerinden satışının yapılabilmesi için hem BSH yetkili satıcılarının hem de satış yapacakları çevrim içi pazaryeri platformlarının sağlaması gereken 26 maddelik birer kriter listesi[5] yer almaktaydı. Şöyle ki, BSH yetkili satıcıları yalnızca bu kriterleri sağlayan ve bu kriterleri sağlayacağına ilişkin BSH ile sözleşme imzalayan çevrim içi platformlar üzerinden ürün satışını gerçekleştirebilecekti. Yetkili satıcıların aynı zamanda, kendilerine getirilmesi planlanan yetkili satıcı kriterlerini de sağlamaları gerekmekteydi. Kurul tarafından bu koşulların bazıları SDS üyesi yetkili satıcılara getirilmesi kabul edilebilir bulunmuş, bazıları ise SDS kapsamında korunmak istenen marka imajı, dağıtımın niteliği ve kalitesini korumaya yönelik olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Aynı zamanda, üçüncü taraf konumunda bulunan çevrim içi pazaryeri platformlara yönelik getirilen koşulların “üçüncü kişilerin eylemlerine yönelik taahhüt verilemeyeceği”[6] kuralı kapsamında kabul edilebilir olmadığı değerlendirilmiş ve reddine karar verilmiştir. 

BSH tarafından sunulan revize taahhüt metninde yalnızca SDS üyesi yetkili satıcılarına uygulanacak şekilde düzenlenen kriterler Kurul tarafından kabul edilebilir bulunarak bağlayıcı hale getirilmiştir. Sonuç itibarıyla, BSH hakkında yürütülmekte olan soruşturma;

  • BSH’nin fiziksel satış kanallarına yönelik akdettiği sözleşmelerinde yapacağı değişiklikler, ve
  • Yetkili satıcıların çevrim içi pazaryerlerinde satış yapmasına yönelik yasağın kaldırılması ve bu satışlar bakımından çevrim içi kanalda satış yapacak yetkili satıcıların fiziksel kanaldaki yetkili satıcılara benzer kriterleri yerine getirmek suretiyle satış yapmasına izin verilmesi uygulamasına geçilmesi sonucunda kapsamlı bir taahhüt paketi ile sonlandırılmış oldu.

Miele’nin Uzlaşma ile Sonuçlanan Soruşturmasına İlişkin Gerekçeli Karar Yayımlandı

Rekabet Kurulu, 12.04.2023 tarihinde yayınladığı karar ile Miele Elektrikli Aletler Dış Ticaret ve Pazarlama Ltd. Şti (“Miele”) hakkında yürütülen soruşturmanın 10.11.2022 tarihinde uzlaşma ile sonuçlandığını duyurmuştur.

Kurul tarafından Miele’nin sağlayıcısı olduğu ürünlerin yeniden satıcılarının yeniden satış fiyatına müdahale etmek suretiyle RKHK’nın 4. maddesini ihlal edip etmediğinin tespiti amacıyla 30.06.2022 tarihinde bir soruşturma başlatılmıştı.

Kurul, soruşturma kapsamında Miele’nin hem geleneksel hem çevrim içi kanalda yeniden satıcılarının fiyatlarının belirlenmesi hususunda ne tür aksiyonlar aldığını değerlendirmiştir. Bu kapsamda,

  • Miele’nin çalışanları aracılığıyla ürünlerinin internet üzerinden yeniden satış fiyatlarını takip ederek kendi hedeflediği fiyatın altında kalan ürünlerin fiyatlarının yükseltilmesi için harekete geçtiği,
  • Miele ile yeniden satıcıları arasındaki sözleşmelerde kâr marjı belirlediği,
  • Miele’nin fiyat listelerindeki fiyatlara uymayan yeniden satıcılara mal verilmediği,
  • Miele’nin yeniden satış fiyatı için sunduğu fiyat listelerine uymayan yeniden satıcıların Miele’nin kendisi veya distribütörleri aracılığıyla uyarıldığı, ve bunlar tarafından kendilerine baskıda bulunulduğu tespit edilmiştir.

Kurul, anılan uygulamaların doğrudan ve dolaylı olarak RKHK’nın 4. maddesi kapsamında yasaklanan türden dikey anlaşmalar kapsamına girdiğini ve Miele’nin bu suretle RKHK’yı ihlal ettiğini saptamıştır.

Miele, 18.08.2022 tarihli başvurusu ile uzlaşma sürecinin başlatılmasını talep etmişti. Kurul, Miele’nin iddiaların konusunu oluşturan ihlali ve takdir edilen cezanın açıkça kabul etmesi üzerine indirimli idari para cezası uygulanarak soruşturmanın uzlaşma ile sonlandırılmasına karar vermiştir. Yapılan uzlaşma görüşmeleri neticesinde, Miele’ye uygulanacak idari para cezasında %25 oranında indirim uygulanmıştır.


[1] HTM Raporu’nda belirtildiği üzere; BİM A101, Migros ve ŞOK.

[2] BİM, CarrefourSA, Migros, Savola, ŞOK, Yeni Mağazacılık (A101)

[3] Kurul’un 28.10.2021 tarihli ve 21-53/747-360 sayılı kararı.

[4] Bu metinde yer alan “SDS üyesi”, “SDS üyesi yetkili satıcı” ve “yetkili satıcı” kavramlarının tamamı BSH’nin SDS’nde yer alan yetkili satıcıları ifade etmektedir.

[5] Platformlar bakımından öngörülen kriterler örnek cinsinden şu şekildedir: Platform marka kullanımı kapsamında BSH’nin uygunluğunu teyit ettiği reklamları yayınlamakta serbest olacağı, platformun BSH ile taahhüt metni kapsamında belirlenen kriterlere uymayı taahhüt ettiği bir sözleşme imzalaması gerektiği, platformun aynı alıcıya tek seferde aynı üründen dört adetten fazla satılmasını engelleyecek teknik çözümler sağlaması gerektiği…

[6] Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Önaraştırmalarda ve Soruşturmalarda Sunulacak Taahhütlere İlişkin Tebliğ’in 9. maddesi.


İlk olarak Hergüner Bilgen Üçer Avukatlık Ortaklığı tarafından Mayıs 2023'te yayımlanmıştır.


Tagged with: Rekabet, Rekabet Kurulu4054Rekabetin Korunması Hakkında KanunHerguner

This website is available “as is.” Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent