Kanada Mahkemesi’nden Dikkat Çekici Karar: Başparmak Yukarı İşareti Sözleşme İlişkisini Kurdu
Contents
Dijital çağın hayatımıza kattığı yeniliklerden biri de “emoji”lerdir. Japonca kökenli emoji kavramı kısaca; elektronik ortamda yer alan mesaj ve/veya diğer iletileri zenginleştirmek için kullanılabilecek işaretler olarak ifade edilebilir. Emojilerin yüz ifadeleri, yerler, hava durumu türleri ve hayvanlar dahil olmak üzere pek çok çeşidi mevcut.
Kanada’nın Saskatchewan eyaletinde King's Bench Mahkemesi (Court of King’s Bench) tarafından günlük çevrimiçi konuşmalarda serbestçe kullanılan emojilerin hukuken ne anlama gelebileceği ve sözleşmenin kurulmasına neden olabilecek bir irade beyanı olup olamayacaklarına ilişkin bir karar verildi.
İlgili kararda mahkeme, kısa mesaj olarak gönderilen bir “thumbs up” emojisinin (başparmak yukarı emojisi /👍🏽) sözleşmeye rıza gösterildiği şeklinde yorumlanabileceğine hükmetti. Tüm dünyanın oldukça dikkatini çeken bu kararla birlikte, elektronik iletişimde emojiler ve dijital simgelerle ilgili uyuşmazlıklarda karşılaşılabilecek bazı yasal sorunları da gündeme getirdi.
Kararın Arka Planı
Kanada’nın Saskatchewan eyaletinde bir tahıl şirketi (Davacı) 2012 yılından beri davalı tarım şirketinden (Davalı) tahıl satın almaktadır. Tarafların iş yapma biçimleri tipik olarak şu şekildedir: Davacı, Davalı ile şahsen veya telefonla görüşmekte, fiyat ve tahıl hacmi üzerinde anlaşmaktadır. Ardından Davacı bir sözleşme taslağı hazırlamakta ve Davalı’ya göndermektedir. Ancak COVID-19 salgını neticesinde, yaklaşık Mart 2020'de, Davacı’nın satış ekibi, Davalı da dahil olmak üzere tahıl çiftçileriyle yüz yüze görüşmeyi bırakmış ve genellikle e-posta veya kısa mesaj yoluyla sözleşmeler yapmaya başlamıştır.
Mart 2021'de Davacı, ilgili şirkete Kasım 2021’de teslim edilmek üzere keten satın almak istediğini belirten bir mesaj göndermiştir. Bu mesajın ardından tonu 669,26 ABD dolardan 87 ton keten için sözleşme hazırlamıştır. Davacı ilgili sözleşmeyi imzalayıp cep telefonuyla sözleşmenin fotoğrafını çekip ve Davalı’ya şu mesajla birlikte göndermiştir: "Lütfen keten sözleşmesini onaylayın". Davalı da bir başparmak yukarı emojisiyle ilgili mesaja cevap vermiştir. Ancak teslimat zamanı geldiğinde Davalı, ketenleri teslim etmemiştir. Bunun üzerine uyuşmazlık mahkemeye taşınmıştır.
Davacı, başparmak yukarı emojisinin "kabul ediyorum" veya bir tür olumlu onay anlamına geldiğini iddia etmiştir. Davalı ise başparmak yukarı emojisinin sözleşmeyi yani sözleşme şartlarını içeren metnin fotoğrafını teslim aldığını kabul ettiği anlamına geldiğini, ancak sözleşmeyi kabul ettiği anlamına gelmediğini savunmuştur.
Mahkeme; taraflar arasında geçerli bir sözleşme olduğuna ve Davalı’nın keteni teslim etmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğine karar vermiştir. Mahkemenin gerekçesiyse şu şekildedir: Bir sözleşmenin kabul edilip edilmediğine ilişkin değerlendirmenin, tarafların öznel olarak akıllarında ne olduğundan ziyade, davranışlarının, makul bir kişinin bağlanma niyetinde oldukları sonucuna varmasına yol açıp açmayacağına bağlı olduğunu ifade etmiştir. Mahkeme tarafların iş yapma şekillerine ve olay akışına dair kanıtları incelemiş, Davalı’nın geçmişte Davacı’ya "tamam", "evet" veya "iyi görünüyor" gibi kelimelerle mesaj atarak sözleşmeleri kabul etmesini içeren kanıtlara dayanarak, Davalı’nın başparmak yukarı emojisini keten sözleşmesini önerildiği şekilde kabul ettiğini belirtmek için kullandığına; sadece sözleşmeyi aldığını ve üzerinde düşüneceğini belirtmediğine kanaat getirmiş ve Davacı’ya 82.200,21 $ artı faiz ve masraflar tutarında tazminat ödenmesine karar vermiştir. Ayrıca Mahkeme, Davalı'nın başparmak yukarı emojisinin kabul anlamına gelmesine izin verilmesinin, çeşitli emojilerin yorumlanmasını isteyen her türlü davaya kapı açacağı yönündeki argümanını da reddetmiştir.
Türk Hukuku Açısından Değerlendirme
Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 1 uyarınca sözleşme, tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanlarıyla kurulur. Sözleşmenin kurulması için gerekli olan icap, karşı tarafa yönetilmesiyle sonuç doğuran ve karşı tarafın kabul beyanıyla sözleşmenin kurulmasını sağlayan hukuki işlemdir. Sözleşmenin kurulmasını sağlayan beyansa kabul beyanıdır. Bu noktada, sözleşmenin kurulması aşamasında “susmanın” örtülü (zımni) kabul teşkil edip etmeyeceği gündeme gelecektir. TBK m. 6 uyarınca “öneren, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde, sözleşme kurulmuş sayılır.”. Doktrinde kabul edilen çoğunluk görüşü uyarınca kural olarak susma bir irade beyanı değildir ve öneriye cevap vermeyen karşı taraf öneriyi kabul etmiş sayılmaz. Ancak kanunen olumsuz cevabı vermek zorunluluğu varken susmuşsa bu davranış kabul teşkil eder.
Bu kapsamda, somut olay açısından Türk hukukunda değerlendirilmesi gereken husus “güven teorisidir”. Güven teorisi dayanağını Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 2’de bulmaktadır. TMK m. 2 uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.”. Bu teoriye göre sözleşmenin kurulması aşamasında tarafların gerçek iradelerini araştırırken muhatabın kendisi tarafından bilinebilecek tüm hal ve şartları dürüstlük kuralı çerçevesinde nasıl anlamlandırması gerektiğine bakılır.
Somut olaydaki verileri güven teorisi uyarınca değerlendirirken olayın tüm gelişim aşamalarının, tarafların iş yapış şekillerinin ve mesajlaşmada kullanılan ifadelerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda detaylıca değindiğimiz üzere, taraflar arasındaki ticari ilişki 2012 senesinden itibaren sürmektedir. Davacı, COVID-19 salgınıyla birlikte sözleşme görüşmelerini elektronik ortamda gerçekleştirmektedir. Dosya kapsamında sunulan deliller incelendiğinde, Davalı’nın geçmişte Davacı’ya "tamam", "evet" veya "iyi görünüyor" gibi kelimelerle mesaj atarak sözleşmeleri kabul etmesini içeren kanıtlar mevcuttur. Bununla birlikte, uyuşmazlığa konu görüşmenin içeriği incelendiğinde Davacı’nın önceki görüşmelerinde olduğu gibi yine "Lütfen keten sözleşmesini onaylayın" şeklinde mesaj gönderdiği; Davalı’nın da bu sefer başparmak yukarı emojisini gönderdiği görülmektedir.
Bununla birlikte, dürüstlük kuralı bakımından yapılacak değerlendirmede başparmak yukarı işaretine toplum nezdinde “tamam veya kabul ediyorum” anlamına geldiğine yönelik ortak bir fikir birliğinin olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Başka bir ifadeyle, ilgili işaretin alıcısının, güven teorisi uyarınca objektif üçüncü kişi olarak bakıldığında bunu bir kabul beyanı olarak kabul etmekte haklı olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Zira Davacı, ilgili mesaj akışı ve tarafların önceki iş yapış şekilleri birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin onaylanmasını talep ettiği görülecektir. Nitekim, Davalı’nın iddialarının aksine yalnızca sözleşmeyi aldığı ve incelemeye başladığı şeklinde değerlendirmemesi TMK m. 2 uyarınca dürüstlük kuralına ve hayatın olağan akışına uygundur. Tüm bu bilgiler ışığında güven teorisi uyarınca yapılacak değerlendirmede ilgili işaretin alıcısının mesaj akışından, tarafların daha önceki iş yapma biçimlerinden ve başparmak yukarı işaretinin toplum nezdinde çoğunlukla “tamam veya onaylıyorum” şeklinde anlaşıldığı dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin kurulduğu kanaatine varılabilir.
Sonuç
Dijitalleşmeyle birlikte kullanımı oldukça artan emojilere ilişkin uyuşmazlıklar, her ticari ilişki bağlamında karşımıza çıkmayacak olsa da mahkemeler nezdinde özellikle sözleşmelerin kurulması aşamasında dikkate alınabilir. Bu doğrultuda, istenmeyen yasal sonuçlara yol açabileceğinden tarafların ticari iletişimlerinde mesajlaşırken veya emoji kullanırken daha dikkatli olması önem arz etmektedir.
İlgili kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz (yalnızca İngilizcesi mevcuttur).
Tagged with: Gökçe, Görkem Gökçe, Elif Aksöz, Technology & Telecoms