Anayasa Mahkemesi'nin Kamu Yararı ve Ölçülülük İlkesi Gözeterek Mülkiyet Hakkının İhlaline Karar Verdiği 2024/169 E. ve 2025/72 K. Sayılı Kararı Yayımlandı
Contents
Gaziosmanpaşa 1. Sulh Ceza Hakimliği (“Mahkeme”) tarafından, 5827 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un (“1567 sayılı Kanun”) 3. maddesinin ikinci fıkrasının (“İptale Konu Kural”), Anayasa’nın 35. Maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne (“AYM”) başvuruda bulunulmuştur.
Başvurucunun Gerekçeleri
İptale Konu Kural uyarınca, 1567 sayılı Kanun’un 1. maddesinde belirtilen kıymetlerin izinsiz olarak yurttan çıkarılması veya yurda sokulması hâlinde — ve bu fiilin 5607 sayılı Kanun hükümlerine göre suç veya kabahat teşkil etmemesi durumunda — kişi hakkında, eşya ve kıymetlerin rayiç bedeli kadar; fiilin teşebbüs aşamasında kalması halinde ise bu bedelin yarısı kadar idari para cezası uygulanması öngörülmektedir.
Mahkeme, itiraza konu kural uyarınca, 1567 sayılı Kanun’un 1. maddesinde sayılan kıymetlerin izinsiz olarak yurttan çıkarılması veya yurda sokulması halinde uygulanacak yaptırımın maktu bir para cezası olarak düzenlendiğini belirtmiştir. Bu nedenle, somut olayın koşullarının değerlendirilmesine imkan tanınmadığı ve hakime takdir yetkisi verilmediği gerekçesiyle, korunmak istenen meşru amaç ile mülkiyet hakkı arasında adil bir denge kurulamadığını ifade ederek, kuralın Anayasa’nın 35. maddesine aykırı olduğu iddiasıyla iptalini talep etmiştir.
AYM’nin İnceleme ve Değerlendirmesi
AYM değerlendirmesinde mülkiyet hakkının esaslarına yer vermiştir. Anayasa’nın 35. maddesinde temel bir hak olarak güvence altına alınan mülkiyet hakkının; kişiye, başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların öngördüğü sınırlamalara uymak koşuluyla, mülkiyet konusu şeyi dilediği gibi kullanma, ondan yararlanma ve tasarruf etme imkanı sunduğu ifade edilmiştir.
Bu çerçevede AYM, malikin mülkünü kullanma, semerelerinden yararlanma ve üzerinde tasarrufta bulunma yetkilerinden herhangi birinin sınırlandırılmasının, mülkiyet hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini belirtmiştir. Bu bağlamda, İptale Konu Kural’ın; 1567 sayılı Kanun’un 1. maddesinde sayılan kıymetlerin izinsiz olarak yurttan çıkarılması veya yurda sokulması hâlinde — ve bu fiilin 5607 sayılı Kanun hükümlerine göre suç veya kabahat oluşturmaması durumunda — kişiye, eşya ve kıymetlerin rayiç bedeli kadar; fiilin teşebbüs aşamasında kalması hâlinde ise bu bedelin yarısı kadar idarî para cezası uygulanmasını öngörmek suretiyle mülkiyet hakkını sınırlandırdığı ifade edilmiştir.
AYM ayrıca Anayasa’nın 35. maddesinin mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği hükmüne dikkat çekerek, mülkiyet hakkının Anayasa’nın 13. Maddesi gözetilerek Anayasa’da öngörülen nedenlere bağlı olarak ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın ancak kanunla sınırlanabileceğini ve temel hakları sınırlayan kanunun da keyfiliğe yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması gerektiğini belirtmiştir.
Anayasa’nın 13. maddesi ile güvence altına alınan ölçülülük ilkesinin, elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğunu ifade eden AYM, o elverişlilik ilkesinin, öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, o gereklilik ilkesinin, ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, o orantılılık ilkesinin ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade ettiğine dikkat çekmiştir.
AYM, bu kararını verirken Anayasa’nın bireysel başvuruya konu Mohammad Atamleh ([GK], B. No: 2020/9691, 29/2/2024) kararına da atıf yaparak (“Bireysel Başvuru AYM Kararı”) ölçülülük ilkesi yönünden değerlendirmiş İptale Konu Kural ile ilgili olarak Bireysel Başvuru AYM Kararı’ndan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığını, bu bağlamda İptale Konu Kural’ın kabahati işleyen kişinin kusur derecesi, paranın kaynağı, korunmak istenen meşru amacın ne ölçüde zarar gördüğü gibi unsurları incelemeye imkan vermemek suretiyle olayın şartlarına göre müdahaleyi ölçülü kılabilecek farklı sonuçlara ulaşılmasını engellediği gözetildiğinde kişilere aşırı bir külfet yüklediği soncuna varmış ve İptale Konu Kural’ın mülkiyet hakkını ihlal ettiği, Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile İptale Konu Kural’ın oy çokluğu ile iptaline karar vermiştir.
Yürürlülük Tarihi
AYM iptal hükmünün Resmi Gazete’de yayınlanma tarihi olan 13.06.2025 tarihinden başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesini hükme bağlamıştır.
Karşı Oy
Karara katılmayan AYM üyeleri, Bireysel Başvuru AYM kararına yönelik karşı oy gerekçelerinde; mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin, içerdiği kamu yararı amacıyla karşılaştırıldığında kişilere aşırı bir külfet yüklemediğini, öngörülen müdahalenin amacıyla kişilere yüklenen külfetin orantılı olduğunu ve mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında bulunması gereken adil dengenin bozulmadığını belirtmişlerdir. Bu çerçevede, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin anayasal güvenceler bakımından orantılı ve ölçülü olduğu değerlendirilerek, çoğunluğun iptal yönündeki görüşüne katılmadıkları ifade edilmiştir.