“7 Nota” ve Özgünlük İkilemi: Müzik Eserlerinde İntihal ve Esinlenmenin Sınırları

10.02.2025

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda (FSEK) “intihal” kavramına ilişkin bir tanım bulunmamaktaysa da Türk hukukunda intihal, bir başkasına ait fikri ya da sanat eserini, sahibinin izni olmaksızın kullanıp kendine mal etme fiili olarak kabul edilmektedir. Yine FSEK sistematiğinde açık bir tanımı veya kriterleri tam olarak yer almayan “esinlenme” durumu ise, bir eserden etkilenerek yeni ve özgün bir eser yaratılması anlamına gelmektedir. Genel olarak esinlenmenin eser sahipliğinden doğan hakları ihlal etmediği kabul edilse de esinlenmenin ne noktada intihale dönüştüğünün belirlenmesi, bu iki kavrama ilişkin nesnel ölçütlerin yokluğu sebebiyle soru işaretlerine sebep olabilmektedir.

İntihal ve esinlenme arasındaki sınırlar, müzik eserleri söz konusu olduğunda daha da bulanıklaşmaktadır. Müzik eserlerinde benzerliklerin değerlendirilmesi, örneğin edebi eserlerdeki yaklaşımlardan farklı olarak daha esnek ve sanatın doğasına uygun bir incelemeyi gerektirebilir. Bunun temel nedeni, müzik eserlerinin yaratılmasında daha farklı bir yaratıcılık sürecinin söz konusu olması ve diğer eserlerden ilham alma gerekliği olabilir. Daha da önemlisi müzik, ortak tempo, ölçü, melodi ve ritmik kalıplar gibi evrensel unsurlardan da beslenmektedir.

Bu durum Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 1.11.2017 tarihli ve E. 2016/3508 K. 2017/5950 sayılı kararında “Bir musiki eser bestesinde, her defasında yeni bir müzik türünün veya melodisi itibariyle daha önce hiç yapılmayan yepyeni bir müzik eserinin oluşturulması gerekmez. Bir eserin oluşturulmasında, daha önce varlığı bilinen eserlerden ilham alınması ve esinlenmesi serbesttir, meğerki intihal veya taklit bir eser ortaya konulmasın…” şeklindeki ifadeleriyle ortaya konulmuştur.

Bir müzik eserinin esinlenmeden ziyade intihal ile oluşturulduğunu belirlemek için melodik, ritmik ve harmonik unsurlarının detaylı bir şekilde incelenmesi, var olan benzerliklerin rastlantısal olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

O halde acaba gerçekten Kirby Ferguson’un birçok sanat alanına ithaf ettiği beyanatında yer aldığı üzere “her eser bir başka eserin ‘remix’i” midir?[1] Bir başka ünlü sanatçının, var olan yedi notayla kaç farklı beste yapılabileceği sorusu ise hukuken de yerinde bir soru mudur?

Yakın tarihte New Yok Bölge Mahkemesi tarafından onanan Structured Asset Sales, LLC v. Sheeran kararı müzik sektörü ve intihal değerlendirmesi bakımından oldukça ses getirmiştir. Federal Mahkeme; 1.11.2024 tarihli kararında Ed Sheeran isimli şarkıcının “Thinking Out Loud[2] isimli şarkısının,  Marvin Gaye’e ait “Let’s Get It On[3] şarkısı ile akor dizilimi ve harmonik ritimlerinin esaslı bir şekilde benzer olması sebebiyle, hak sahibi Structured Asset Sales’in telif haklarını ihlal ettiği yönündeki iddialarını incelemiştir. Bu kapsamda Federal Mahkeme, davacı şarkısında yer alan akor diziliminin dört akordan oluşan basit akor ilerlemesi, harmonik ritmin ise temel bir senkop[4] tekniği olduğunu ifade ederek, bu unsurların tek başlarına telif haklarıyla korunabilir olmadığı yönündeki Yerel Mahkeme kararını teyit etmiştir. Federal Mahkeme, bu iki unsurun kombinasyonunun da kanunun getirdiği özgünlük eşiğini geçemeyecek kadar yaygın olduğunu, her iki eserden önce de sonra da birçok eserde kullanıldığını teyit etmiş ve bir telif hakkı ihlalinin bulunmadığı sonucuna varmıştır. 

Dikkat çekicidir ki, söz konusu kararda atıfta bulunulan ABD Temyiz Mahkemesi İkinci Dairesinin Gaste v. Kaiserman kararı da ünlü şarkıcının yedi nota serzenişine benzer ifadelere yer vermektedir: “Deliller değerlendirilirken bestecilerin kullanımına açık olan nota ve akor sayısının sınırlı olduğunu ve bunun sonucunda ortak temaların özellikle popüler müzikte çeşitli bestelerde sık sık tekrarlandığını aklımızda tutmamız gerekir”.[5]

Türk Mahkemeleri tarafından verilen kararlar da paralel nitelikte olup bunlardan yakın tarihli iki kararda da benzer prensipler değerlendirilmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 30.5.2024 tarih ve E. 2022/1859 K. 2024/1045 sayılı kararı kapsamında dosyaya iki farklı heyet tarafından sunulan bilirkişi raporları incelenmiş ve iki müzik eseri arasındaki benzerliğin intihal boyutunda olmayıp, piyasadaki benzerleri gibi esinlenme kapsamında kaldığına yönelik İlk Derece Mahkemesi kararı onanmıştır.

Bu dosyada ilk heyetten alınan ek raporda eserler hem dinleme yoluyla hem de nota analizleriyle söz ve müzik unsurları ayrı ayrı olmak üzere incelenmiş, eserlerin “intro” (girizgah) kısımlarının farklı olması sebebiyle, esas karşılaştırmanın şarkının geri kalan üzerinde yapıldığı belirtilmiş ve bu kısımda %48 oranında bir benzerlik tespit edilmiştir. Bu oranın iki eserin bütünsel olarak birbirine benzerliğinin oranını yansıtmamakla birlikte, yapım süreçleri göz önünde bulundurulduğunda dikkate değer bir oran olduğu değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda bilirkişiler, melodiler arasındaki benzerlik oranlarının ölçülere göre dağılımının değişken yapıda olmasının sistematik ve bilinçli bir intihal olma olasılığını düşürdüğünü kabul etmekle beraber, benzerlik olan kısım dikkate alındığında en azından davacının bestesinin izinsiz işlenmesi suretiyle oluşturulduğu sonucuna varmışlardır.

İkinci heyetten alınan rapor kapsamında ise, önceki raporda "ritmik ve melodik açıdan ufak tefek farklılıklar dışında çok büyük oranda benzeşen" olarak tanımlanan ortak müzik ifadesinin sadece 4 ölçülük olduğu, sahibinin hususiyetini ifade etmeye yeter veya yenilik unsuru taşıyan bir kısım olmadığı ve eserin kimliğini oluşturan nakarat kısmında yer almadığı, müzik piyasasında bu kısma benzer, daha önce topluma sunulmuş birçok benzer müzik ifadelerinin yayınlanmış olmasının, bu müzik figürlerinin orijinal olarak değerlendirilmesine engel teşkil ettiği tespitlerine yer verilmiş ve eserler arasında intihal boyutunda bir benzerlik olmadığı kanaatine varılmıştır.

Yine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 1.12.2021 tarih ve E. 2019/375 K. 2021/2035 sayılı kararı kapsamında; İlk Derece Mahkemesi tarafından, davaya konu ve gerekçe eserlerin aslen birbirinden farklı olması, aralarında benzerlik gösteren küçük ayrıntıların ise Türk Halk Müziği eserlerinde kullanılan kalıplaşmış, anonim unsurlardan olması gerekçesiyle davası reddedilen davacının istinaf talebi incelenmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi de dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına atıfla; davalıya ait eserle davacı eserinin yalnızca saz bölümünün iki ölçülük kısmı ile söz bölümlerinin nakaratını oluşturan ölçülerinin son iki zamanlarının (yani anılan ölçülerin yarısı) benzer olduğunu, eserler arasındaki benzerliğin asıl sebebinin kullandıkları ortak dizi, usul, tempo, çalgı tercihleri ile Türk Halk Müziği alanındaki Nikriz makamı dizisinde icra edilen kaşıklı oyun havasının karakteristik ve yöresel müzikal ifade unsurlarının kullanılmasından kaynaklandığını, ortak “Haydaa” ünlemesinin de anılan oyunlarda yaygın kullanılan anonim seslenmelerden olduğunu, anılan kalıplaşmış ezgilerin Türk Halk Müziği alanında ve hatta dışında başka eserlerde kullanımının olduğunu dikkate alarak davalı tarafın eserinin davacının eserinden intihal şeklinde oluşturulmadığı sonucuna varmıştır.

Aktarılan tüm bu yargı kararları incelendiğinde hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde genelde intihal olduğuna karar vermek için melodik, ritmik, makamsal, armonik hususlarda oldukça yüksek seviyede bir benzerlik ve şarkının tümüne dağılım arandığı, “anonim” veya birçok müzik türü bakımından eserlerde ortak olabilecek unsurların ayrıştırıldığı görülmektedir.

Kanaatimizce de müzik eserlerine ilişkin intihal incelemelerinde benzerlik ve orijinallik eşiğinin yüksek tutulması önemlidir. Zira aksi bir tutum yeni eserlerin dinleyicilerle buluşmasını zorlaştıracaktır. Bu tür davalarda mahkemelerin daha esnek bir bakış açısına sahip olması, kanaatimizce müzisyenlerin ortak ritmik yapı veya melodik kalıplardan da faydalanarak yaratıcılıklarını serbestçe kullanmalarını ve özgün eserler ortaya çıkarmalarını destekleyecektir. Ancak tabii ki bu durum esinlenmenin ötesine geçerek başka bir sanatçının yaratıcı emeğini sömürmeye izin vermek anlamına gelmemelidir. Bu noktada hukuki incelemelerin hassas ve bilimsel temellere dayanması son derece önem teşkil etmektedir.


[1] Ferguson, Kirby. “Everything is a Remix.” TEDhttps://www.ted.com/speakers/kirby_ferguson.

[2] Şarkıyı dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=lp-EO5I60KA

[3] Şarkıyı dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=tQj1kPmQXwE

[4]  Ritim kaybı veya beklemedik yerde ritim koymanın neden olduğu bir müzik etkisi.

[5] Gaste v. Kaiserman, 863 F.2d 1061, 1068 (2. Bölge Mahkemesi 1988).

This website is available “as is. Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.

The content and materials published on this website are provided for informational purposes only and should not be used as a legal opinion in any way. This website and the information contained are not intended to establish an attorney-client relationship.
th
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent