Anayasa Mahkemesi’nden Önemli İptal Kararı
Contents
- Yeni Gelişme
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kurumu
- Anayasa Mahkemesi’nin İptal Gerekçeleri
- Sonuç
Yeni Gelişme
Anayasa Mahkemesi (“AYM”), 2022/120 E., 2023/107 K. sayılı kararı (“Karar”) ile, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) kurumunu düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 231. maddesinin 5 ila 14. fıkralarının iptaline karar vermiştir. Karar, 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe girecektir. 1 Ağustos 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Karar’a buradan ulaşabilirsiniz.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kurumu
HAGB, ceza davasında yargılanan sanık hakkında verilecek mahkumiyet hükmünün, cezanın belirli bir ağırlığa ulaşmamış olması ve ilk defa suç işlenmiş olması gibi belirli şartlarla, sanık hükümlü statüsüne sokulmadan geri bırakılmasıdır. Bu halde sanığın suçu işlediği sabittir ancak verilen ceza hükmü, kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmamaktadır. Böylece failin ceza infaz kurumuna girmesinin de önüne geçilmektedir.
Mahkemenin HAGB kararı verebilmesi için:
- Yargılamanın tamamlanması ve hükmedilen cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olduğunun saptanması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum edilmemiş olması
- Suçun işlenmesi sonucu mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi
gerekir.
Yukarıdaki şartlara ek olarak, sanığın, hakkında HAGB kararı verilmesini kabul etmesi gerekmektedir. HAGB kararı verilmesi ile sanık, beş yıllık denetim süresine tabi tutulmaktadır. Bu denetim süresinde sanık, kasten bir suç işlemediği ve yükümlülüklere uygun davrandığı halde ceza hükmü ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Sanığın adli sicil kaydında ise bu konuda herhangi bir kayda yer verilmez. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde ise mahkeme açıklanmasının ertelenmesine karar verdiği hükmü açıklar.
Anayasa Mahkemesi’nin İptal Gerekçeleri
AYM, HAGB’yi düzenleyen kanun düzenlemesini iptal etmiştir. İlk olarak AYM, CMK m. 231/12 uyarınca HAGB kararlarına karşı yalnızca itiraz kanun yolu kabul edilmesinin[1] ve sanığın HAGB kararını kabul etmekle istinaf kanun yoluna başvurma hakkından feragat etmiş sayılmasının sanığa aşırı külfet yüklediğini ve sanığı peşinen feragat etmeye zorladığını, bu sebeple feragat iradesinin Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil ettiğini tespit etmiştir.
AYM ayrıca, HAGB kararı verilirken mağdurun muvafakati bakımından da güvence eksikliği teşkil ettiğini tespit etmiştir. Sanıktan, kendisi hakkında henüz hüküm kurulmadan HAGB yönündeki iradesinin sorulmasının – sonrasında hükmün istinaf incelemesinden muaf olduğu da kabul edildiğinde – suçu işlediği yönünde bir kabul gibi değerlendirilebileceği ve bunun da adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil ettiğini saptamıştır.
Buna ek olarak AYM, HAGB kararının verilmesi durumunda müsadere işlemlerinin hangi aşamada infaz edileceğine dair açık bir kanun hükmü bulunmadığından ve HAGB kararı verilmesi durumunda mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan sınırlamanın keyfi ve hukuka aykırı olup olmadığı istinaf incelemesi ile değerlendirilemediğinden, HAGB kurumunun müsadere işlemleri bakımından da Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiğini değerlendirmiştir. AYM, bu belirsizliğin mülkiyet hakkını korumak için yeterli güvence oluşturmadığını ve ölçüsüz olduğunu, bu sebeplerle Anayasa’nın 13. maddesine aykırılık oluşturduğunu ortaya koymuştur.
Bundan başka AYM, HAGB kararı sonucu sanığın infaz edilebilir bir ceza almaması nedeniyle, mağdurun muvafakatinin aranmaması ve mağdur açısından manevi bir telafi imkanı getirilmemiş olmasının mağdur bakımından yeterli ve etkili bir giderim sağlamadığı ve bu nedenle de Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkına aykırılık oluşturduğunu belirtmiştir.
Son olarak AYM, failin kamu görevlisi olduğu durumlar bakımından ayrıca bir değerlendirme yapmış ve bu halde, HAGB kurumunun anayasal ilkelerle bağdaşmadığını tespit etmiştir. AYM, Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek bazı suç tiplerinin kamu görevlileri tarafından işlenmesi halinde, son derece ciddi olan bu fiillerin hoş görülmeyeceğinin gösterilmesi gerektiğini belirtmiş ve kamu görevlileri bakımından HAGB kurumunun uygulanmayacağına dair yasal düzenleme bulunmamasının ve uygulamanın da bu sorunu çözememesinin, devletin “faillere fiilleriyle orantılı ceza verilmesi” ve “mağdurlar açısından uygun giderim sağlanması” şeklindeki usul yükümlülüğü ile bağdaşmadığını tespit etmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle AYM, HAGB kurumunu düzenleyen CMK m. 231/5’in birinci cümlesinin ve uygulanma imkânı kalmayan diğer hükümlerinin de iptallerine karar vermiştir.
Sonuç
AYM kararı ile CMK’nın m. 231/5-14’te düzenlenen HAGB kurumu iptal edilmiştir. İptal hükmü, Karar’ın Resmi Gazete’de yayımlanmasından bir yıl sonra, 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
[1] HAGB kararlarına karşı başvurulacak itiraz kanun yolunu 23.6.2023 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek şekilde kaldıran 23.9.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2021/121 E., 2022/88 K. sayılı AYM kararı bulunmaktadır. Bu karar hakkındaki hukuk bültenimize buradan ulaşabilirsiniz.
Tagged with: Esin Attorney Partnership, Yalın Akmenek, Koray Söğüt, Ozan Kesim, Nisa Nildan Dilaver, Sevval Bahar Olam, Dispute Resolution