Güneş Balçıkla Sıvanmaz!
Yolsuzlukla Mücadelede Türkiye’nin Sert Düşüşü
2023 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi açıklandı!
Sizlere endekse ilişkin kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Bu endeksi yayımlayan Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre, 2023 Yolsuzluk Algı Endeksi'nin çarpıcı sonuçları, dünya genelindeki ülkelerin büyük bir kısmının kamu sektöründeki yolsuzlukla mücadelede on yılı aşkın süredir ciddi bir ilerleme kaydedemediğini gösteriyor. Dünya nüfusunun %80'inden fazlası, ortalama puanı 43 olan ve bu ortalamanın altında puan alan ülkelerde yaşıyor. Bu durum, hükümetlerin yolsuzluğu önlemede büyük ölçüde başarısız veya isteksiz olduklarını gösteriyor.
Endeksteki sonuçlar kamuoyunun değil, uzmanların ve iş adamlarının görüşlerini yansıtmakta. Diğer bir deyişle, bu sonuç halkın algısını değil, bu konuya kafa yoran ve doğrudan yolsuzluktan etkilenen tarafların görüşlerinden oluşuyor. “Yolsuzluk Algı Endeksi” her ülke için en az üç kaynak kullanarak, kamu sektöründeki yolsuzluk algısını değerlendiriyor. Kullanılan kaynaklardan elde edilen bilgiler standardize edildikten sonra, 0'dan 100'e kadar bir puanlama sistemi oluşturuluyor.
Son olarak kamu sektöründeki yolsuzluk algı endeksini yorumlarken şu gerçeği unutmayalım:
“Rüşveti alan kamu sektörü, rüşveti veren ise özel sektördür”.
10 Yılda 62 Sıra Geriledik
Şimdi gelelim Türkiye’nin bu endeksteki durumuna.
Ne yazık ki endeks incelendiğinde 180 ülke içinde Türkiye’nin yolsuzluk algı puanı ve sıralamasındaki sert düşüşü hemen göze çarpıyor.
2013 yılında 50 puanla 53. sırada olan Türkiye, 2023 yılında 34 puanla 115. sırada. 10 yılda 16 puan gerilerken, sıralamada da 62 sıra geriye düştük. Arjantin, Gambiya, Moldova, Ruanda, Mısır gerisinde kaldığımız ülkelerden sadece birkaçı.
Artık çok açık bir gerçek var: Türkiye kamu sektöründeki yolsuzluk algısında yüksek riskli bir ülke ve 2023 endeksindeki durumuyla bu yerini maalesef sağlamlaştırdı.
Türkiye’nin endeksteki durumunu normalde karşılaştırmak isteyebileceğimiz veya bize yakışır olduğunu düşündüğümüz birçok ülke ve toplulukla (OECD, Avrupa Birliği vb.) karşılaştırabiliriz. Ama bunların artık hiçbir anlamı kalmadı. Zira tüm sıralamalarda dipteyiz ve durumumuzun kötü olduğunu söylemekle bir şey düzelmiyor.
Türkiye’de yolsuzlukla mücadele etmesi gereken aktörler: Hükümet, yargı, basın, sivil toplum örgütleri ve özel sektör. Yolsuzluğun olumsuz etkileri birçok açıdan incelenebilir: Toplum refahı, sağlık ve eğitim gibi alt yapı yatırımları, yatırım ortamı, siyaset, üretim politikaları, rekabet ortamı ve özel sektör üzerindeki etkiler gibi. Yolsuzlukla mücadelede ana aktörler bu etkileri dikkate alarak kendi derslerini çıkaracaktır veya çıkarmayacaktır. Bu seçimlerle alakalı.
Biz özel sektörden konuşalım.
Türkiye’deki bu olumsuz gidişat özel sektör üzerinde çok açık bir baskı yaratıyor ve sonuçları ortada. Gidişat kamu sektörünün özel sektörden farklı yolsuzluk türleri ile (ekonomik zorlama, rüşvet, komisyon gibi) menfaat taleplerinin artacağını gösteriyor. Bu durum özellikle Türkiye’de faaliyet gösteren yolsuzlukla mücadele kanunlarına (FCPA, UKBA gibi) tabi yabancı sermayeli şirketler ile bu şirketlerle çalışan kuruluşlar açısından kritik olabilir. Bir süredir bu şirketlerin genel olarak etik ve uyum, spesifik olarak da yolsuzlukla mücadele konusunda çalışmalar yaptığını biliyoruz. Ancak bu çalışmaların artık yeterli olmayacağını, kamu sektöründen artan baskının yönetilmesi konusunda yeni önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum.
Yolsuzluk Algı Endeksindeki Türkiye’nin durumu, Türkiye’de rüşvet vermeden iş yapmanın zorlaştığına ilişkin ciddi bir gösterge. Özel şirketler bu problem ile ancak şeffaflıkla mücadele edebilir. Burada şeffaflık bir slogan değil, gerçekten hayata geçirilmesi gereken bir olgu. Nasıl mı? İç kontrollerin geliştirilmesi ve şeffaflığın sağlanması adına birçok önlem alınabilir. Kamu ile ilişkilerde iş akışlarının belli olması, üçüncü tarafların özenli seçimi ve gözetimi, görevlerin uygun bir şekilde ayrılması, imza yetkilerinin belirlenmesi, kamu ile yapılan işlemlerin yakından gözetimi ve denetimi bu önemlerden sadece birkaçı. Ancak temel şart; şirket üst düzey yönetiminin bu konulara bakışı ve eylemleri.
Değişen Finansal Başarı Kriterleri, Etik Değerler ve Yolsuzlukla Mücadele
Finansal başarının anlamı değişiyor. Aynı zamanda sosyal ve çevresel sorumlulukların da dikkate alındığı ve finansal olmayan verilerle ölçümlenen iş modelleri oluşuyor. Yatırımcı etiğinin değişmesi ile yüksek kâr etmenin yanında, paranın etik değerlerle kazanılmasının tartışmasız koşul olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu değişimi tecrübe ederken kısa vadeli başarı algısı ile yolsuzluğun parçası olmak çok daha riskli olabilir.
Son olarak genel bir yorum ile kapamak istiyorum: Türkçe’de sevdiğim bir atasözü var “Güneş balçıkla sıvanmaz”. Türk Dil Kurumu Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’ne göre bu atasözü "Herkesin bildiği, apaçık bir gerçek inkâr edilemez, yalan yanlış sözlerle değiştirilemez, örtbas edilemez" anlamına geliyor.
İçinde bulunduğumuz durumda yolsuzlukla mücadele etmesi gereken tüm tarafların gerçeklerle yüzleşmeleri ve acilen önlem almaları en akıllıca hareket gibi görünüyor.
* Bu yazı Fikret Sebilcioğlu tarafından Türkiye Etik ve İtibar Derneği (TEID) için kaleme alınmış ve 01.02.2024 tarihinde TEID tarafından ilk olarak yayınlanmıştır.