Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği

07.06.2023

Contents

A. Giriş

Enerji, ekonomik ve sosyal kalkınmanın önemli bileşenlerinden biri olarak yaşam standartlarının yükseltilmesinde hayati derecede rol oynayan bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bu anlamda enerji, ekonomik büyüme ve gelişme ekseninde önemli bir faktör olmakla beraber ülkelerin uluslararası politikalarının yönetilmesinde önem arz etmektedir. Haliyle, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi açısından enerji verimliliğinin anlaşılması çevremizin ve doğal kaynaklarımızın sürdürülebilirliği açısından oldukça önemlidir.

B. Enerji Kavramı ve Enerji Verimliliği

Enerji gereksinimi, insanlık ve hatta tüm ekosistem için önem arz eden bir olgudur. Öyle ki, enerji gereksinimi olarak ilk akla gelen ihtiyaçlar ısınma, aydınlatma, ulaşım ve diğer araçlar için yakıt sağlanması olarak örneklendirilebilecektir. Tüm bu gereksinimlerin sağlanabilmesi adına dünyada ve hatta ülkemizde birçok enerji kaynağından faydalanılmakta, her geçen yeni günde buna ilişkin artan ihtiyaçların karşılanması amaçlanmaktadır. Bu artış hem zorunluluk hem de insanların günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirebilme ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır. Söz konusu bu ihtiyacın artış göstermesinin doğal bir sonucu olarak enerji kullanımının fazlalaşması, bu sebeple de enerji kaynaklarının hızla tükenmesi, çevrenin bozulması, ülkelerin enerji açısından dışa bağımlı olması neticesini doğurmaktadır.

Oysa ki, insanlığın ve tüm tabiatın enerji gereksinimi olduğu kadar bunun sürdürülebilir olmasına da ihtiyaç duyduğu açıktır. Yine, işletmelere enerjiden kaynaklı rekabet sorunu yaşatmak, aile ve ülke bütçesinde önemli bir yük oluşturmak gibi birçok olumsuzluk da ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle daha fazla üretip tüketmek yerine üretim ve tüketim aşamasında verimlilik prensibini ön plana almak, buna yönelik projeler geliştirmek ve bunları uygulamak gerek ekonomi gerekse de sosyal ve çevresel yönden tüm insanlık adına olumlu etkileri beraberinde getirecektir. Nitekim, tüm bunların yanında, enerji verimliliği hususu, yaşanan enerji krizleri ve sera gazı salınımlarının yarattığı iklim değişikliği gerçeği ile birleşince, öncelikle ABD’de ve Avrupa’da olmak üzere akabinde ülkemiz de dahil olmak üzere küresel ölçekte mal ve hizmet alımlarındaki karar verme süreçlerinde önemli bir etken olmaya başlamış ve aynı ölçüde yasal düzenlemelere de konu edilmeye başlanmıştır.

Yapılan bu düzenlemelerin de gösterdiği şekilde, enerji verimliliğinin sağlanabilmesi açısından her şeyden önce daha az enerji kullanılmasını gerekecektir. Günlük yaşantımızda kullanmakta olduğumuz enerji kaynakları üzerinden tasarruf yapılması yoluna gidilmesi, bu yönde teşviklerde bulunulması tercih edilmelidir. Öyle ki, enerji verimliliğinin sağlanabilmesi ve bu anlamda öngörülen sürdürülebilirlik olgusunun yerine getirilebilmesi esnasında sosyal refah seviyesinde azalmaya sebep olunmaması gerekli iken aynı zamanda birim hizmet veya ürün miktarı başına kullanılan enerjinin düşürülmesi yoluna gidilmelidir. Nitekim, bunu sağlamanın en kolay yolu yeni oluşan teknolojileri kullanarak bunların sağladığı faydalara da riayet etmek olacaktır. Bu anlamda, hidro, jeotermal, güneş, rüzgâr, odun, bitki artıkları, biyokütle, gel-git ve dalga gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek büyük önem teşkil etmektedir.

C. Sürdürülebilirlik Kavramı ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Rolü

Sürdürülebilirlik kavramının da izah edilmesi gerekmektedir. Şöyle ki, sürdürülebilirlik ilk kez 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Ortak Geleceğimiz adıyla yayımlanan Bruntland Raporu ’nda geçmiştir. Son yıllarda ise, söz konusu kavram çok daha fazla gündeme gelmekle beraber gerek enerji verimliliği gerekse de yaşadığımız çevre bakımından ön plana çıkartılmıştır. Zira, Enerji kaynağı olarak görülen fosil yakıtların mevcut teknolojik olarak en çok kullanılan kaynaklar olduğu dikkate alındığında insanlığın günümüzde ve gelecekteki doğal enerji ihtiyacının karşılanabilmesi bakımından hayati bir öneme sahip olduğu açıktır. Fosil yakıtlar, ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca çözülmesi ile oluşan hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren doğal enerji kaynakları olarak tanımlanabilmektedir. Fosil yakıtlara en iyi örnekler, kömür, petrol ve doğalgaz olarak gösterilebilmektedir. Bu anlamda, insanlığın geleceğinin temin edilebilmesi açısından da fosil yakıtların en idareli ve verimli şekilde kullanılması, gelecek nesillere de bu enerji kaynaklarının aktarılabilmesi önem arz edecektir. Bu anlamda, sürdürülebilirlik kavramının neler getirdiğinin ve hatta neleri gerektirdiğinin oldukça iyi bir biçimde anlaşılabilmesi elzemdir.

Keza, Türkiye’nin de üyesi olduğu Uluslararası Enerji Ajansı konu ile yakından ilgilenmekte olup, bu anlamda yayınladığı istatiksel bilgilere göre son otuz yıl içerisinde tüm dünya üzerinde CO2 (karbondioksit) emisyonlarının iki kat artmış olduğu açıklanmıştır. Oysa ki, sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanabilmesi açısından bu durum kötü etkilere sebebiyet verebileceği gibi, salınımına sebep olunan tehlikeli sera gazları emisyonları ile içerisinde en büyük tehlike teşkil eden karbondioksit salınımının azaltılması yoluna gidilmesi gereği doğmuştur. Yukarıda da ifade edildiği üzere her ne kadar söz konusu fosil kaynaklar ve ayrıca da elektrik enerjisi günümüzde ve gelecekte de insanlık için ihtiyaçların karşılanabilmesi anlamında en çok kullanılan enerji kaynakları ise de bunların karbondioksit salınımını önlenemez şekilde arttırdığının dikkate alınması gerekmektedir.

İfade etmek gereklidir ki, atmosfere salınarak çevreye en fazla zararı vermekte olan sera gazlarının salınımını en çok doğuran enerji kaynakları sırasıyla elektrik, doğalgaz, sıvı yakıtlar olarak gösterilmektedir. Bunların içinden doğalgaz ısınma maksadı ile kullanılan en temiz enerji kaynağı olmakla beraber kullanım amacı ile tüketilen elektrik çevreye en çok zararı veren kaynaklar arasında gelmektedir. Bu anlamda, sürdürülebilir bir kalkınma planının oluşturulabilmesi açısından kullanılan işbu kaynakların sera gazı emisyonuna katkılarının dikkate alınması, bunlar için alternatif teşkil edebilecek olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimin arttırılması zarureti doğmaktadır.

Esasen ülkemiz, ülkemiz rüzgâr, jeotermal ve güneş enerjisi açısından önemli kaynaklara sahiptir. Bu kaynakların geliştirilmesi gerek iklim değişikliğiyle mücadele gerekse enerjide ithal ve fosil yakıt bağımlılığının aşılması açılarından hayati öneme sahip olmakla beraber, mevcut teknoloji ile de bu hedefi gerçekleştirmek mümkündür. Türkiye'de yenilenebilir enerjinin birincil enerji kullanımındaki payı %6,5, elektrik üretimindeki payı ise %24 olarak tespit edilmiştir. Türkiye’nin 2023 enerji stratejisi kapsamında yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının %30’a çıkarılması hedeflenmekte olup bu doğrultuda ana araç olarak “ülkemizin hidroelektrik potansiyelinin tümünün kullanılması” amaçlanmaktadır.

D. Türkiye’de Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği Mevzuatları ve Uygulanan Politikalar

Dünya üzerindeki gelişen teknolojiler ve hayat standartlarındaki değişimler enerji ihtiyacını artırmış ve bu ihtiyacın büyük çoğunluğunu sağlayan fosil yakıtların giderek azalmasına neden olduğundan, enerji verimliliğinin sağlanmasının önemi gözler önüne serilmiştir. Söz konusu ihtiyacı doğuran en büyük etken yaşanılan küresel ısınma, iklim değişikliği ve çevre kirliliği olarak gösterilmektedir. Dolayısıyla da dünyada olduğu gibi ülkemizde de en başta sanayi, akabinde ise temel ihtiyaçlarımızın karşılanabilmesi adına büyük önem arz eden konutlarda, ulaşım sektöründe ve daha birçok sektör içinde enerji verimliliğinin arttırılması adına çeşitli teşvik politikalarının yürütülmesi söz konusu olmuştur. Anılan bu teşvikler, mali teşvikler, vergi muafiyetleri, kredi sağlanması olabileceği gibi denetim, kontrol mekanizmasının sağlanması, gereği halinde yaptırımların uygulanması olarak da karşımıza çıkmıştır. Bu anlamda, ülkemizde uygulamaya alınan mevzuatları kısaca açıklamak isteriz. 

  • Ülkemizdeki enerji verimliliğine ilişkin mevzuat çalışmaları ilk defa 3/11/1977 tarih ve 16102 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Isıtma ve Buhar Tesislerinin Yakıt Tüketiminde Ekonomi Sağlanması ve Hava Kirliliğinin Azaltılması Yönetmeliği” ile başlamıştır.
  • Söz konusu çalışmalara, 30/10/1981 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Binalarda Isı Yalıtım Yönetmeliği” ile devam edilmiştir.
  • 11/11/1995 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Sanayi Kuruluşlarının Enerji Tüketiminde Verimliliğinin Artırılması İçin Alacakları Önlemler Hakkında Yönetmelik” hükümleri uyarınca Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü bünyesinde enerji verimliliği ile ilgili ulusal ve uluslararası faaliyetleri yürütmek üzere Ulusal Enerji Tasarruf Merkezi kurulmuştur. Bu çalışmaların ilk somut çıktısı Nisan 2004’te yayımlanan “Türkiye İçin Enerji Verimliliği Stratejisi” olarak karşımıza çıkmıştır.
  • 17/04/2007 tarihinde ise 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” yürürlüğe sokularak Türkiye tarafından enerji verimliliği alanında doğrudan bir yasal mevzuat uygulamasına başlanılmıştır.
  • Ardından, 14/04/2008 tarihinde yayımlanan “Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik”, 09/06/2008 tarihinde yayımlanan “Ulaşımda Enerji Verimliliğinin Artırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”, 25/10/2008 tarihinde yayımlanan “Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik” (27 Ekim 2011 tarihinde yenilenmiştir.), 5/12/2008 tarihinde yayımlanan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği (BEP Yönetmeliği)”, 7/10/2010 tarihinde yayımlanan “Enerji ile İlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik”, 6/07/2018 tarihinde yayımlanan “Enerji Verimliliği Denetim Yönetmeliği” çıkartılmıştır.
  • Bunların yanında, 25/02/2012 tarihinde yayımlanan “Enerji Verimliliği Strateji Belgesi 2012-2023” ve 2/01/2018 tarihinde yayımlanan “Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı 2017-2023” ile hedefler, yöntemler ve uygulama planları belirlenmiştir.
  • Ayrıca, 2008 yılı Enerji Verimliliği Yılı olarak ilan edilmiş olmakla beraber, “Kamuda enkandesan ampullerin değişimi konulu Başbakanlık genelgesi”, 16/08/2019 tarihinde yayınlanan “Kamuda %15 Enerji Tasarrufu konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi” ve 21/08/2020 tahinde yayımlanan “Kamuda Enerji Performans Sözleşmelerinin Uygulanması konulu Cumhurbaşkanlığı Kararı” yayımlanmıştır.

İşbu mevzuatsal çalışmaların yanında ülkemizde sürdürülebilir enerji politikaları da uygulanmaktadır.

Bunlara örnek olarak;

  • Enerji maliyetlerinin ekonomik dalgalanmalardan etkilenmemesi,
  • Enerji arz güvenliğinin sağlanması,
  • Dışa bağımlılığın azaltılması,
  • Enerji tüketiminden kaynaklanan emisyon salımlarının azaltılması,
  • İklim değişikliği ile etkili mücadele,
  • Konfor ve üretim kalitesinin korunması ve rekabetçi gücün artırılması

Hususları gösterilebilecektir. Sürdürülebilir olarak tanımlanan bir çevre için salınımına sebep olunan tehlikeli sera gazları emisyonları ile içerisinde en büyük tehlike teşkil eden karbondioksit salınımının azaltılması gereklidir. Hemen ifade etmek gereklidir ki, Türkiye’de enerji verimlilik potansiyeli bina sektöründe %30, sanayi sektöründe %20 ve ulaşım sektöründe %15 olmak üzere belirlenmiştir. Bu hedefin “Arz tarafında sıfır emisyonlu yenilenebilir enerji” ve “Talep tarafında enerji verimliliği” ile sağlanması planlanmıştır. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü verilerine göre (YEGM, 2017) Türkiye sanayinde enerji tüketiminin en fazla gerçekleştiği alt sektörler ana metal ve metalik olmayan minerallerin (çimento, cam, seramik) imalatı sektörleridir ve bu sektörlerdeki enerji tüketimi toplam enerji tüketiminin %55’ini oluşturmaktadır. Türkiye sanayinin enerji tüketim miktarının yarısından fazlasını oluşturan bu sektörlerde, elektrik ve ısı tasarrufu potansiyeli metal sektörü için, %7-21 ve metalik olmayan mineraller sektörü için %7- 34 aralığında değişmektedir . Diğer yandan, kâğıt, şeker ve tekstil alt sektörlerinin Türkiye sanayindeki enerji tüketimi payları nispeten daha düşük olsa da bu sektörlerde de %57’lere ulaşan enerji tasarrufu potansiyeli olduğu görülmektedir.

Yine ülkemizde olduğu kadar pek çok Avrupa ülkesinde de emisyonların azaltılmasını hedefleyen ulusal programlar kabul edilmiştir. Avrupa İklim Değişikliği Programı yoluyla, AB düzeyinde çeşitli politikalar ve tedbirler de kabul edilmiş olup, bunlar aşağıda verilen çalışmalarla gerçekleştirilecektir:

  • Daha fazla yenilenebilir enerji kullanımı (rüzgâr, güneş, biyokütle) ve birleşik ısı ve elektrik tesisleri
  • Binalarda, endüstride, elektrikli ev aletlerinde enerji verimliliği hususunda iyileşmeler,
  • Yeni yolcu arabalarından kaynaklanan karbon dioksit emisyonlarının azaltılması,
  • İmalat endüstrisinde emisyon azaltma tedbirleri,
  • Atık depolamadan kaynaklanan emisyonların azaltılmasına yönelik tedbirler.

Görülebileceği üzere sürdürülebilir bir kalkınmanın ve bu anlamda enerji verimliliğinin sağlanabilmesi açısından çıkartılan mevzuatlara uygun davranmak, bunlara yönelik teşvik programları üretmek ve bunları uygulamak hayati önem arz etmekle birlikte bu hususlarda gerek ulusal gerekse de uluslararası literatürü ve gelişmeleri de yakinen takip etmek gerekecektir.

E. Sonuç

Esasen, sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği çok geniş bir perspektife sahip olmakla beraber detaylı bir inceleme, araştırma, takip ve denetim gereksinimini beraberinde getirmektedir. Küresel çapta kabul edilen uygulamaların yanında ülkemizde de 1977 yılı itibari ile resmi şekilde konunun üzerine eğilmeye başlanmıştır. Ülkemizde yürürlüğe sokulan mevzuat ve düzenlemeler küresel düzenlemeler ile paralel gelişmeleri ihtiva etmekte olup, özellikle de konutlarda, sanayi ve ulaşım sektöründe dikkate alınması lazım gelen yenilik ve teşvikleri barındırmaktadır. Pek tabi, insanlığın asırlardır süre gelen yaşamında, son yıllarda ilerleyen teknoloji vasıtasıyla oluşan yeni yaşam standartlarından doğan insan ihtiyaçlarını ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar dolayısıyla da uzun yıllardır kullanılması en çok tercih edilmekte olan fosil yakıtların eskisinden çok daha fazla şekilde tüketilmesi sonucu doğmuştur.

Bilindiği üzere söz konusu kaynakların tümü tükenebilecek olan kaynaklar olup, bunlar yerine tükenmeyecek olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeye başlanması gerekmektedir. Kaldı ki, tüketim artışı, salınan sera gazı dolaysıyla karbondioksit miktarlarının son 30 yıl içerisinde küresel çapta iki katına çıkmasına sebep olarak geleceği tehdit etmeye başlamıştır. Bu anlamda, insanlığın varlığına dahi tehdit oluşturan bu duruma engel olabilme gayesi başta olmak üzere, insanların ihtiyaç duydukları gereksinimlerin en iyi şekilde karşılanmaya devam edebilmesi, bu imkânın gelecek nesillere de aktarılabilmesi açısından farklı enerji kaynakları üretilmesi gerekir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, insanlık ve geleceğimiz açısından oldukça önemli olup ülkemizde de bu kaynakların kullanımını artırmak üzere en başta sanayi akabinde ise toplum bakımından çeşitli teşvik programlarının artırılması gerekliliği bulunmaktadır.

Ülkemizde 2023 yılı için “ülkemizin hidroelektrik potansiyelinin tümünün kullanılması” yolu ile yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının %24’ten %30’a çıkartılması beklenmektedir. Sürdürülebilirlik ve enerji verimliliğinin sağlanabilmesi açısından toplumsal olarak hareket edilmesi gerekliliği bulunduğu kadar bireysel olarak da fayda sağlanabilmesi önem arz edeceğinden bireysel olarak belli bir bilince ulaşılması, enerji tasarrufu bilinci ile hareket edilmesi gerekmektedir. Nihayetinde, yaşadığımız, nefes aldığımız bu dünya hepimizin olduğu kadar gelecek nesillerimizin de olacaktır. Bu anlamda, gelişmeleri yakından takip etmek, ülke olarak yeni ve gelişime açık birçok yeni model üretebilmek büyük bir önem arz etmektedir.


Tagged withSAYIN Law & ConsultingMurat SayınIpeksu TezmanEnergy & Natural ResourcesEnerji

This website is available “as is. Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.

The content and materials published on this website are provided for informational purposes only and should not be used as a legal opinion in any way. This website and the information contained are not intended to establish an attorney-client relationship.
th
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent