Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkının Sınırlandırılması
Özet
Anonim şirketlerde pay sahiplerine tanınan rüçhan hakkı, sermaye artırımı süreçlerinde mevcut ortaklık yapısının devamlılığını sağlamaya yönelik temel bir güvencedir. Bununla birlikte, şirketin finansal durumu, yatırım planları ya da uzun vadeli stratejik amaçları doğrultusunda, bu hakkın sınırlandırılması bazı durumlarda gündeme gelebilmektedir. Türk Ticaret Kanunu, rüçhan hakkının sınırlandırılmasını ancak haklı gerekçelere dayanmak ve belirli usul kurallarına riayet etmek şartıyla mümkün kılmaktadır. Bu makalede, söz konusu sınırlamanın yasal dayanakları, uygulama koşulları ve doğurduğu hukuki sonuçlar ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Anonim Şirket, Rüçhan Hakkı, Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Sınırlandırma, Kaldırma
I. GİRİŞ
Dar anlamda rüçhan hakkı, sermaye artırımı sırasında pay sahiplerine, dış kaynaklardan yapılan sermaye artışı sonucunda çıkarılan yeni payları, mevcut pay oranlarına göre öncelikli olarak alma imkânı tanıyan bir pay sahipliği hakkıdır.[1] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) ise rüçhan hakkı; anonim şirket pay sahiplerinin sermaye artırımı sırasında mevcut pay oranlarını koruyabilmeleri amacıyla tanınmış bir imtiyaz olarak açıklanmaktadır.
TTK’nın 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, rüçhan hakkına ilişkin düzenlemelerde önemli yapısal değişikliklere gidilmiştir. Bu kapsamda, kayıtlı sermaye sisteminin kapalı anonim şirketler bakımından da benimsenmesine imkân tanınmış; yeni pay alma hakkının kullanımıyla ilgili süre belirleme yetkisinin hangi organa ait olduğu hususunda açıklık getirilmiştir. Ayrıca, pay devrine ilişkin kısıtlamaların bu hakkın sınırlandırılmasında bir gerekçe olarak öne sürülmesi engellenmiş; eşit işlem ilkesine uygun bir denge kurulmaya çalışılmıştır. Böylece, yeni sistem ile birlikte hem pay sahiplerinin mevcut pay oranlarını koruyabilmesi güvence altına alınmış hem de şirketin sermaye artırım sürecinde kötüye kullanıma açık alanlar daraltılmıştır.[2]
İşbu yazıda, yukarıda açıklanan düzenlemeler çerçevesinde rüçhan hakkının sınırlandırılmasının hukuki dayanakları ve uygulaması üzerinde durulacak olup pay sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde nasıl sınırlandırılabileceği ve bu sınırlandırmaların hangi koşullar altında geçerli olacağı incelenecektir.
II. ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTIRIMI VE RÜÇHAN HAKKININ AMACI
Anonim şirketlerde sermaye kavramı, iki farklı sistem çerçevesinde ele alınmaktadır. Esas sermaye, şirketin esas sözleşmesinde belirlenen ve tamamı taahhüt edilen sermaye miktarını ifade ederken, kayıtlı sermaye, şirketin artırabileceği azami sermaye miktarını belirleyen tavan değeri tanımlar. Rüçhan hakkı, her iki sermaye sistemi kapsamında kullanılabilir olmakla birlikte, doğası gereği yalnızca dış sermaye artırımı türünde devreye girmektedir. Nitekim dış sermaye artırımı, şirketin özkaynaklarını artırmak amacıyla yeni pay sahiplerinin şirkete katılması sürecini ifade eder. Bu durumda, mevcut pay sahiplerinin sahip oldukları pay oranları değişebilir. Rüçhan hakkı, bu tür bir sermaye artırımı sırasında, mevcut pay sahiplerinin mevcut pay oranlarını koruma amacını taşımaktadır.[3]
III. RÜÇHAN HAKKININ SINIRLANDIRILMASI
Rüçhan hakkı, pay sahiplerinin haklarını korumakla birlikte, sermaye artırımı sürecini uzatarak maliyetleri yükseltebilir ve şirketlerin hızlı bir şekilde sermaye temin etmesini zorlaştırabilir.[4] Bu sebeple rüçhan hakkının sınırlandırılması şirketin korunması açısından olumlu bir imtiyaz olarak karşımıza çıkabilmektedir. Yeni payların üçüncü kişilere tahsisinin, mevcut pay sahiplerinin rüçhan hakkına üstün geldiği hallerde, rüçhan hakkının sınırlandırılması söz konusu olabilmektedir.[5]
Diğer yandan rüçhan hakkının orantısız biçimde sınırlandırılması, pay sahiplerinin kârdan pay alma ve genel kurulda oy kullanma gibi temel mali ve yönetsel haklarının zayıflamasına yol açabilecek niteliktedir. Bu gibi sebeplerle rüçhan hakkının kısıtlanması TTK sisteminde açık ve kesin hükümlerle düzenlenmiş olup bu şekilde şirket ortaklarının menfaatleri koruma altına alınmıştır.
A. RÜÇHAN HAKKI SINIRLANDIRMASININ TÜRLERİ
Rüçhan hakkının sınırlandırılması iki şekilde olabilmektedir; sınırlandırma veya kaldırma. TTK madde 461 lafzından da anlaşılacağı üzere temel ilke rüçhan hakkının sınırlandırılmamasıdır. İstisnai hallerde olmak üzere, rüçhan hakkının kaldırılmasına ve sınırlandırılmasına imkan tanınmıştır. Ancak, kaldırma veya sınırlandırmanın keyfi bir şekilde yapılmasının engellenmesi amacıyla, ilgili işlemlerin yapılabilmesi belli kurallara bağlanmıştır.[6]
Bu doğrultuda, rüçhan hakkının sınırlandırılması; pay sahiplerinin yalnızca belirli bir kısmının yeni pay alma hakkından faydalanabilmesi ya da bazı pay gruplarının bu haktan tamamen dışlanması şeklinde ortaya çıkabilir. Rüçhan hakkının tamamen kaldırılması ise, tüm pay sahiplerinin yeni pay alma imkanının ortadan kaldırılması ve hakkın hiç kullanılamaz hale gelmesi anlamına gelir. Her iki uygulama da sermaye artırımı kararının ayrılmaz bir parçası olup, birlikte değerlendirilmek suretiyle karara bağlanır.[7]
B. YETKİLİ ORGAN
TTK’da, rüçhan hakkının sınırlandırılması konusunda hangi anonim şirket organının yetkili olduğu doğrudan açıkça düzenlenmemiştir. Ancak, TTK m. 461'de yapılan ayrım göz önüne alındığında, şirketin tabi olduğu sermaye sisteminin yetkili organı belirlemede belirleyici bir faktör olduğu söylenebilir. Şirket esas sermaye sistemine tabi ise bu kararı genel kurul alırken, kayıtlı sermaye sistemine tabi ise bu karar yönetim kurulu tarafından da alınabilecektir.
Bu ayrımın gerekçesini daha iyi anlayabilmek için, öncelikle sermaye artırımı kararlarında hangi organın yetkili olduğuna bakmak gerekir. Zira rüçhan hakkının kullanılması veya sınırlandırılması, doğrudan sermaye artırımı işlemiyle bağlantılıdır.
Esas sermaye sisteminde, sermaye artırımı kararı genel kurul tarafından alınır. Dolayısıyla bu sistemde, rüçhan hakkının sınırlandırılması kararı da yine genel kurulun yetkisi dahilindedir. Ancak kayıtlı sermaye sisteminde durum farklıdır. Bu sistemde, şirketin sermayesinin ihtiyaç halinde yönetim kurulu kararıyla artırılması esasına dayanılır. Bu yetki, şirket esas sözleşmesinde yer alan açık bir yetkilendirme hükmüne dayanmalıdır.[8]
Rüçhan hakkının korunması, TTK çerçevesinde kural olarak güvence altına alınmış olup, bu hakkın sınırlandırılması veya tamamen kaldırılması ancak istisnai hallere münhasır tutulmuştur. Anılan istisnanın uygulanabilmesi için kanun koyucu iki temel şartın bir arada gerçekleşmesini aramaktadır:
(i) genel kurulun, artırılmış nisapla (esas sermayenin en az %60’ının olumlu oyuyla) karar alması ve
(ii) söz konusu sınırlama veya kaldırma işleminin haklı sebeplere dayanması.
Bununla birlikte, bu şartların sağlanmış olması dahi, sınırlama ya da kaldırma işleminin keyfi biçimde kullanılmasına olanak tanımaz. Ayrıca hiç kimse, rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması suretiyle hakkaniyete aykırı biçimde yararlandırılamaz ya da zarara uğratılamaz.[9]
Esas sözleşme ile yönetim kuruluna rüçhan hakkının sınırlandırılması veya tamamen kaldırılması yetkisinin tanındığı durumlarda kurul, aldığı kararın dayandığı haklı gerekçeleri; çıkarılacak yeni payların primli yahut primsiz ihraç edilme nedenlerini ve uygulanacak prim tutarının belirlenme esaslarını içeren ayrıntılı bir rapor düzenlemekle yükümlüdür. Bu raporun, hem pay sahiplerine karşı şeffaflığın sağlanması hem de kararın hukuki denetime elverişli hale getirilmesi amacıyla ticaret siciline tescili ve ilanı ayrıca zorunludur.[10]
C. RÜÇHAN HAKKININ SINIRLANDIRILMASINDA UYULACAK ESASLAR
TTK m. 461/2 hükmünün gerekçesinde, hükmün pay sahiplerini koruma amacına hizmet eden ve yeni pay alma hakkını güçlendiren dört temel ilkeye dayandığı ifade edilmekte; anılan ilkeler şu şekilde sıralanmaktadır:
(i) Rüçhan hakkının esas sözleşme ile sınırlandırılamayacağı,
(ii) Hakkın ancak haklı sebep varlığı ile sınırlandırılabileceği,
(iii) Sınırlandırmanın kişilerin yararlandırılmasının ve bazı pay sahiplerinin kayba uğratılması amacı ile yapılamayacağı,
(iv) Hakkın ancak ağırlaştırılmış nisap ile sınırlanabileceği ve bu nedenle bir azlık hakkı taşıdığı.[11]
Madde gerekçesinde açıkça açıklanan bu esaslara göre rüçhan hakkının sınırlandırılmasında dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri; bu işlemin keyfi bir şekilde yapılmaması gerektiğidir.
Kanun, rüçhan hakkının ancak haklı sebeplerle sınırlandırılabileceğini belirtmekle, bu hakkın kötüye kullanılmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Hakkın sınırlandırılmasındaki haklı sebeplerin, şirketin gerçek ihtiyaçlarıyla ve ticari gerekliliklerle bağlantılı olması gerekir. Örneğin, halka arz veya stratejik bir birleşme gibi durumlar, haklı sebep olarak kabul edilebilir. Ancak, herhangi bir pay sahibinin yalnızca kişisel veya grup menfaatleri doğrultusunda bu hakkın sınırlanması mümkün değildir. Bu, pay sahiplerinin eşit haklarının korunması ve adil bir yönetim anlayışının benimsenmesi adına son derece önemlidir. Ayrıca, rüçhan hakkının sınırlandırılması, yalnızca belirli bir çoğunluğun onayıyla yapılabileceğinden, bu tür kararların şirketin ve tüm pay sahiplerinin çıkarları doğrultusunda alındığından emin olunmalıdır.
IV. SONUÇ
Rüçhan hakkı, pay sahiplerinin mevcut pay oranlarını koruyarak sermaye artırım sürecinde şirket içi dengelerin muhafaza edilmesini amaçlayan temel bir hak olarak öne çıkmaktadır. Ancak gerek ekonomik gerekse yapısal ihtiyaçlar doğrultusunda, bu hakkın sınırlandırılması kimi durumlarda şirket menfaati gereği zorunlu hâle gelebilmektedir.
Bu kapsamda işbu yazıda, rüçhan hakkının dış sermaye artırımlarıyla ilişkisi, kayıtlı ve esas sermaye sistemi bakımından uygulanabilirliği, sınırlandırmanın hukuki dayanakları ile keyfi ve orantısız sınırlandırmaların pay sahipliği hakları üzerindeki etkileri ele alınmış; sınırlandırma türleri ve bu türlerin uygulanmasında dikkat edilmesi gereken ilkeler açıklanmıştır. Sonuç olarak, rüçhan hakkı ile şirket menfaati arasındaki denge, her somut olayda özenle gözetilmesi gereken bir konu olup bu hakkın sınırlandırılmasına ilişkin kararlar hem şekli hem de maddi anlamda hukuk devleti ilkesine uygun bir biçimde değerlendirilmelidir.
KAYNAKÇA
1. Burak Adıgüzel, “Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkının Sınırlanması veya Kaldırılması”. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 18 2014
2. Mustafa Yavuz, “Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkı ile Bu Hakkın Sınırlandırılma Esasları”, Gümrük Ticaret Dergisi, 2021, s.13.
3. Nihan Değirmencioğlu Aydın, “Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkı.”, On İki Levha Yayıncılık, 2021, s. 215.
4. Ömer Korkut, "Anonim Şirketlerde Şirket Menfaati Kavramının Somutlaştırılması”, Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, 2007, s. 2.
[1] Mustafa Yavuz, “Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkı ile Bu Hakkın Sınırlandırılma Esasları”, Gümrük Ticaret Dergisi, 2021, s.13.
[2] TTK m. 461 gerekçesi
[3] Yavuz, s.14.
[4] Nihan Değirmencioğlu Aydın, “Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkı.”, On İki Levha Yayıncılık, 2021, s. 215.
[5] Aydın, s. 216.
[6] Mustafa Yavuz, s.18.
[7] Adıgüzel, s. 3.
[8] TTK m. 460/4
[9] TTK m.461/2
[10] TTK m.461/2
[11] TTK M. 461 gerekçesi