Elektronik Sözleşmelerde İrade Sorunu: Check-Box Yoluyla Yapılan Elektronik Sözleşmelerin Bağlayıcılığı
Contents
- I. GİRİŞ
- II. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERİN KURULUŞU VE İRADE BEYANLARI
- 2.1. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERİN TANIMI
- 2.2. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERİN KURULUŞUNDA İRADE BEYANLARI
- 2.3. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERDE ÖNERİ KABUL AŞAMALARI
- III. İRADE SERBESTİSİ – TÜKETİCİNİN KORUNMASI DENGESİ
- 3.1. TÜKETİCİ SÖZLEŞMELERİ VE GENEL İŞLEM ŞARTLARI
- 3.2. GERÇEK İRADE VARLIĞI VE BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
- 3.3. YARGITAY KARARLARI KAPSAMINDA GENEL İŞLEM ŞARTI DEĞERLENDİRMESİ
- IV. SONUÇ
I. GİRİŞ
Dijitalleşmenin hızla geliştiği günümüzde, günlük yaşamın birçok alanı olduğu gibi hukukî ilişkiler de elektronik ortama taşınmıştır. Elektronik sözleşmeler, tarafların iradelerini elektronik iletişim araçları aracılığıyla açıklamaları sonucunda kurulmaktadır. Bu nedenle elektronik sözleşmeler, hem irade beyanlarının geçerliliği hem de tüketicinin korunması bakımından önemli tartışmalara yol açmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle elektronik sözleşmelerin kuruluşu ve irade beyanları ele alınacak, ardından sözleşme serbestisi ile tüketicinin korunması arasındaki denge incelenecek ve Yargıtay kararları ışığında genel işlem şartlarının elektronik sözleşmelere yansıması değerlendirilecektir.
ANAHTAR KELİMELER: Elektronik sözleşmeler, irade beyanı, check-box onayı, sözleşme serbestisi, tüketicinin korunması, bilgilendirme yükümlülüğü.
II. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERİN KURULUŞU VE İRADE BEYANLARI
2.1. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERİN TANIMI
Sözleşmeler, tarafların karşılıklı olarak birbirine uygun irade beyanlarının açıklanması ile kurulmaktadır[1]. Türk hukukunda sözleşme serbestisi ilkesi hâkim[2] olması nedeniyle irade beyanlarının elektronik ortamda verilmesi de mümkündür. Bu yönüyle elektronik sözleşme tarafların irade beyanlarının karşı tarafa elektronik iletişim araçlarıyla iletilmesi ile oluşan sözleşme olarak tanımlanabilmektedir[3].
2.2. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERİN KURULUŞUNDA İRADE BEYANLARI
Türk hukukunda irade beyanları herhangi bir şekle tabi tutulmuş değildir. İrade beyanlarının elektronik posta aracılığıyla ya da online formun doldurulması suretiyle açıklanması günümüzde oldukça yaygındır[4]. Kullanıcının, internet sitesindeki “Kabul Ediyorum.”, “Okudum, Onaylıyorum.” İfadelerini içeren check-box aracılığıyla da irade beyanında bulunması mümkündür[5]. Böyle bir durumda kullanıcı, irade beyanını elektronik ortam aracılığıyla sağlayıcıya iletmiş olmaktadır.
Bunun yanında sağlayıcı, çoğu zaman sözleşmeye ilişkin bir irade beyanı bildirmez, sağlayıcının bilgisayarına kullanıcıdan gelen irade beyanına karşı otomatikleştirilmiş irade beyanı ile, bilgisayar tarafından otomatik oluşturulan metinler aracılığıyla sözleşme kurulur. Bu durumda otomatikleştirilmiş metinlerin, irade beyanı teşkil edip etmediği hususu tartışmalıdır[6]. Kanaatimizce bilgisayar, otomatik metin oluşturması için sağlayıcı tarafından programlanmış olduğundan sağlayıcı da otomatikleştirilmiş irade beyanı ile, sözleşme kurmaya yönelik iradesini ortaya koymuş kabul edilmelidir[7].
2.3. ELEKTRONİK SÖZLEŞMELERDE ÖNERİ KABUL AŞAMALARI
Elektronik irade beyanlarının hüküm ifade etmesi için irade beyanı tek başına yeterli olmayıp bu irade beyanının muhataba ulaşması de gerekmektedir[8]. Elektronik iletişim yoluyla yapılan irade beyanları hazır olmayanlar arasında kabul edilmektedir[9].
İnternet ortamında form yahut check-box doldurma yoluyla kurulan sözleşmelerle ilgili en temel tartışma konusu sağlayıcı tarafından sunulan malın veya hizmetin öneri mi yoksa öneriye davet niteliğinde mi olduğu hususudur[10]. Sağlayıcı, internet ortamında bir ürün veya hizmeti fiyatlandırarak satışa çıkarmışsa bu artık öneri niteliğinde sayılmalı ve kullanıcının irade beyanı kabul yahut red olarak değerlendirilmelidir[11].
Bir diğer görüşe göre ise web sitesi üzerinden mal yahut hizmet sergileyen sağlayıcılar, stok durumunu hesaplayamayacağından; ürünün fiyatlandırılarak sergilenmesi bir öneri değil öneriye davet niteliğinde kabul edilmeli ve sağlayıcı her yerden gelecek kabul beyanları ile sözleşmeyi kurmak zorunda bırakılmamalıdır[12]. Bu görüşe göre sağlayıcının öneriye davetine karşılık alıcının sipariş folmu doldurması ve check-box aracılığıyla irade beyanında bulunması öneri beyanı olarak kabul edilmelidir[13].
Bunun yanında ürünün sergilenmesinde “stoklarla sınırlıdır” gibi ibareler bulunmaması durumunda bunu öneri niteliğinde kabul eden bir görüş de bulunmaktadır[14]. Bu görüş özünde web siteler üzerinden kurulan elektronik sözleşmelerde öneri- öneriye davet ayrımının her vakanın somut koşullarına bağlı olduğunu savunmaktadır[15].
İnternet sitesi üzerinden yapılan ürün veya hizmet sergilenmesinde; fiyatı, ödeme şartlarını, ürüne yahut hizmete ilişkin detayları da listelenmişse artık bu sergilemenin bir öneri niteliğinde kabul edilmesi gerekecektir. Kullanıcının check-box aracılığıyla sipariş vermesi artık kabul beyanı niteliğindedir. Böylece sağlayıcının sözleşmede herhangi bir değişiklik yapma hakkı olmadan sözleşme kurulmuş sayılacaktır[16].
III. İRADE SERBESTİSİ – TÜKETİCİNİN KORUNMASI DENGESİ
3.1. TÜKETİCİ SÖZLEŞMELERİ VE GENEL İŞLEM ŞARTLARI
Borçlar Hukuku’nda sözleşmenin kurulması, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarında bulunmalarına bağlıdır[17]. Ancak, özellikle internet üzerinden kurulan sözleşmelerde süreç, geleneksel “karşılıklı müzakere” ilkesinden farklı işlemektedir. İnternet ortamında hazırlanan sözleşmelerin çoğu, önceden hazırlanmış hükümlerden oluşmakta ve tüketiciye yalnız “kabul” ve “reddetme” imkânı tanımaktadır[18].
Bu noktada söz konusu sözleşmelerde “genel işlem şartları” kavramı” ön plana çıkmaktadır. Tüketiciye müzakere imkânı verilmeksizin dayatılan hükümler, TBK ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) çerçevesinde denetime tabi tutulmakta, haksız ve dürüstlük kuralına aykırı şartların bağlayıcılığı reddedilmektedir. Nitekim web sitelerinde yer alan “kullanım koşulları” veya “üyelik sözleşmeleri” tipik olarak genel işlem şartı niteliği taşımaktadır.[19]
3.2. GERÇEK İRADE VARLIĞI VE BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Sözleşme özgürlüğü, tarafların kendi iradelerine dayanır. İrade açıklaması, kişilerin hüküm ve sonuç doğurmaya elverişli irade beyanları ve irade faaliyetlerinden oluşur. Bu kapsamda, tecrübe ve muayene şartıyla satışta alıcının satış konusu malı kullanmaya başlaması, kabul niteliğinde bir irade açıklamasıdır.
Tüketici, çoğu kez sözleşme hükümlerini okumadan, işlemi hızlıca tamamlayabilmek için onay vermektedir.[20] Bu durumda görünüşte irade mevcut olmakla birlikte, gerçekte bilinçli ve özgür iradenin varlığı tartışmalıdır.
İşte bu nedenle, tüketici hukukunda bilgilendirme yükümlülüğü büyük önem taşır. TKHK m. 48 ve Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği uyarınca, satıcı veya sağlayıcı, sözleşmenin kurulmasından önce tüketiciyi mal veya hizmetin temel özellikleri, toplam fiyatı, cayma hakkı, sözleşmenin süresi gibi konularda açık ve anlaşılır şekilde bilgilendirmek zorundadır. Bu yükümlülük, sadece tüketicinin korunmasına değil, aynı zamanda sözleşme özgürlüğünün “gerçek bir iradeye” dayanmasına hizmet eder.[21]
Ayrıca Tarafların fiziki olarak bir arada bulunmaması, tüketiciyi daha da zayıf konuma düşürmektedir. İnternetin teknik yapısının herkesçe aynı düzeyde bilinmemesi, sürekli değişen dijital uygulamalar ve yazılı bir belgenin çoğu kez bulunmaması, tüketicinin aleyhinedir. Bu sebeple, bilgilendirme yükümlülüğü sözleşme özgürlüğünün sınırlandırılmasında en önemli araçlardan biridir.
3.3. YARGITAY KARARLARI KAPSAMINDA GENEL İŞLEM ŞARTI DEĞERLENDİRMESİ
Yargıtay uygulaması, tüketici sözleşmelerinde genel işlem şartlarının geçerliliğini sınırlandıran birçok emsal karar ortaya koymuştur. Özellikle bankalar, sigorta şirketleri, internet ve GSM operatörleri tarafından kullanılan standart sözleşmelerde yer alan hükümler sıklıkla “haksız şart” olarak değerlendirilmiştir.
Bu bağlamda Yargıtay tarafından, mesafeli sözleşmelerde cayma hakkına ilişkin bilgilendirmenin ispat yükünün satıcı veya sağlayıcıya ait olduğu açıkça vurgulanmıştır. Tüketiciye usulüne uygun bilgilendirme yapılmamışsa, 14 günlük cayma süresi işlemeye başlamaz. Buna karşılık bilgilendirmenin yapılmışsa süre, sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda da bilgilendirme yapıldığı kabul edilerek tüketicinin cayma süresini geçirdiği sonucu ile yerel mahkemenin kararı bozulmuştur. Bu karar, internet ortamında “check box” işaretlenerek kabul edilen sözleşme ve ön bilgilendirme metinlerinin aslında genel işlem şartı niteliği taşıdığını göstermektedir. Yargıtay’a göre salt teknik onay, gerçek irade açıklaması için yeterli değildir; önemli olan, bilgilendirmenin usulüne uygun şekilde yapılmış olmasıdır.[22]
IV. SONUÇ
Elektronik ortamda kurulan sözleşmeler, klasik anlamda tarafların karşılıklı müzakeresine dayanan sözleşme anlayışından farklıdır. Özellikle “check box” yöntemiyle yapılan tek taraflı onaylar, çoğu zaman kullanıcıya gerçek bir müzakere alanı bırakmamakta ve görünüşte var olan iradenin gerçekte bilinçli olup olmadığı tartışmalı hale gelmektedir.
Bu noktada, tüketicinin korunması ilkesi devreye girmekte ve sözleşme özgürlüğünün sınırlandırılması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun genel işlem şartlarına ilişkin hükümleri ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’daki bilgilendirme yükümlülüğü, tüketicinin zayıf konumunun dengelenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Yargıtay kararları da bu yaklaşımı pekiştirmekte ve irade serbestisinin tüketici aleyhine sınırsızca kullanılmasını engellemektedir. Sonuç olarak tüketici sözleşmelerinde sözleşme özgürlüğünün ancak gerçek irade ve adil şartlar temelinde geçerlilik kazanacağı kabul edilmektedir.
[1] Eren, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara 2019, s. 258; Akıntürk, Turgut, Ateş, Derya. Borçlar Hukuku Genel Hükümler- Özel Borç İlişkileri, Beta Yayınları, İstanbul 2019, s. 23.
[2] Oğuzman, M. Kemal, Öz, Turgut. Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt I, 12. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2014, s. 25.
[3] Ataş Karaduman, Melike. Elektronik Sözleşmeler ve Tüketicinin Korunması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul 2025, s. 14.
[4] İnal, Emrehan. E-Ticaret Hukukundaki Gelişmeler ve İnternette Sözleşmelerin Kurulması, İstanbul 2005, s.96.
[6] Şahin, Turan. “Elektronik Sözleşmelerin Kuruluşuna İlişkin İrade Beyanları ve Bu Beyanların Geri Alınması.” Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Cilt: 24, Sayı: 95, Ankara 2011, s. 343.
[9] Gezder, Ümit. Mukayeseli Hukuk Açısından İnternette Akdedilen Sözleşmelerde Tüketicinin Korunması, İstanbul 2004, s.114.
[10] İnal, s. 108; Güzel, Zeynep Cansu. Elektronik Sözleşmelerin Kurulması ve Şekli, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul 2023, s. 75.
[12] Özdemir Kocasakal, Hatice. Elektronik Sözleşmelerden Doğan Uyuşmazlıkların Çözümünde Uygulanacak Hukukun ve Yetkili Mahkemenin Tespiti, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2003, s. 58.
[14] Sarıakçalı, Turgay. İnternet Üzerinden Akdedilen Sözleşmeler, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2021, s. 51.
[17] 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 1 şu şekildedir: Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.
[18] Antalya, Gökan. “6098 Sayılı TBK’nın 20-25. Maddede Yer Alan ‘Genel İşlem Şartları’ ile 6502 Sayılı TKHK’nın 5. Maddesinde Yer Alan ‘Haksız Şartlar’ın Karşılaştırılması.” Terazi Hukuk Dergisi, 9(99), 2014, s.44-46
[19] Kutluay, Ezgi. “Akıllı Sözleşmelerin Genel İşlem Koşulları Bakımından Değerlendirilmesi.” DEÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, 19(1), İstanbul 2017, s.75-95.
[20] Saraman, Deniz. İnternet Üzerinden Akdedilen Sözleşmelerde Tüketicinin Korunması, İstanbul Üniversitesi Tez Arşivi, İstanbul 2019, s.68
[21] Aydoğdu, Murat. Genel İşlem Koşullarının ve Tüketici Hukuku’nda Haksız Şartların Denetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2016, s.54
[22] Yargıtay 13. HD, E. 2015/25017, K. 2018/556, T. 25.01.2018 (Son Erişim Tarihi: 22.08.2025) “Satıcı veya sağlayıcı, cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Tüketici, cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirilmezse, cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir.”
Successful