Genel Kurulu Toplantıya Çağırmaya Yönelik Mahkemeye Yapılan İzin Başvurularında Azınlık Sıfatının Tespitine İlişkin Yargıtay Kararı

22.02.2024

Contents

Bu makalede Hande Betül Yalçın ortak yazar olarak yer almıştır.


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2023/3167 E. - 2023/5998 K. sayılı kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin düzenlemelerinde azınlık pay sahiplerine tanınan çağrı hakkının kullanılmasında usule ve azınlık pay sahipliği sıfatının yargılama süresince sağlanması gerektiğine ilişkin önemli bir karara hükmetmiştir. İlgili karar, 17 Şubat 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Karara Konu İlk Derece Mahkemesi Kararı

İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülen davada, davacı %5,03 hisseye sahip olduğu bir halka açık anonim şirketin genel kurul toplantısının yapılmadığını, talebin şirket yönetim kurulu tarafından olumlu yanıt görmediğini belirterek TTK’nin ilgili maddeleri uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına mahkeme tarafından izin verilmesini talep etmiştir. Talebe dayanak TTK ilgili maddesi aşağıdaki şekildedir:

MADDE 411

(1) Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir.

(2) Gündeme madde konulması istemi, çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır.

(3) Çağrı ve gündeme madde konulması istemi noter aracılığıyla yapılır.

(4) Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır.

Devamla, TTK’nin 412. maddesi kapsamında, pay sahiplerinin yukarıdaki madde kapsamında çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilecektir.

İlk derece mahkemesi, davacının TTK tarafından öngörülen %5’lik sınırı sağlamış olması nedeniyle dava taraf sıfatına sahip olduğuna ve yapılan inceleme neticesinde davanın kabulüne karar vermiştir. TTK 412. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından verilen bu karar kesin niteliktedir.

Temyiz Sebebi

Söz konusu karara karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna gidilmiştir. Temyiz dilekçesinde özetle, davacının sağlamış olduğu %5’lik pay sahibi olma şartının dava şartı niteliğinde olduğu ve tüm yargılama süresince korunması gerektiği, ilk derece mahkemesi tarafından çağrıya ilişkin ihtarname tarihinde bu şartın sağlandığının tespiti ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kanun yararına bozma talep edilmiştir.

Yüksek Mahkemenin Değerlendirmesi

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, temyiz talebine istinaden yaptığı değerlendirmede usule ilişkin aşağıdaki hususları nazara alarak hüküm kurmuştur:

  • Azınlık pay sahiplerinin TTK kapsamında şirket genel kurulunu toplantıya çağrılmasını talep hakkını kullanması için öncelikle talebin azınlık pay sahipleri tarafından yapılması ve mutlaka TTK uyarınca aranan sermaye payına sahip pay sahipleri tarafından birlikte yapılması gerekmektedir. Bir diğer anlatımla, talebin azınlık oluşturacak yeterlikte ancak ayrı ayrı ve birbirinden habersiz şekilde yöneltilmesi halinde bu şart sağlanmayacaktır.
  • İkinci önemli husus ise çağrının usulüne uygun yapılmasıdır. Azınlık pay sahipleri, yönetim kuruluna yönelteceği toplantı çağrı talebini muhakkak noter vasıtasıyla yapmalıdır.

Nihayetinde, 11. Hukuk Dairesi yapmış olduğu değerlendirmede, ilk derece mahkemesi tarafından dava dilekçesi ve dosyada mübrez diğer belgeler dikkate alınarak davacının pay durumu tespiti ile azınlık pay sahibi olduğu kanaatine varılarak verilen kararın hukuka uygun olmadığı, ihtarname tarihi ve sonrasında yargılama süresince azınlık pay sahipliği sıfatının sağlanmasının dava şartı olduğu ve bu yönde bir inceleme yapılmadan verilen kararın kanun yararına bozulması gerektiğine hükmetmiştir.

Karar metnine buradan ulaşabilirsiniz.

This website is available “as is.” Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent