Avrupa Komisyonu Yeni İlgili Pazar Rehberi’ni Yayımladı
Contents
- Neden Bu Değişikliğe Gidildi?
- Rehber Nasıl Değişiklikler İçeriyor?
- Kılavuz ile Nasıl Farklılıklar Oluştu?
Avrupa Komisyonu geçtiğimiz günlerde, 2020 yılından bu yana sürdürdüğü çalışmaları nihayetlendirerek hazırladığı yeni İlgili Pazarın Tanımlanmasına İlişkin Rehber’i (The European Commission’s Market Definition Notice, “İlgili Pazar Rehberi” veya “Rehber”) yayımladı. 1997'de yürürlüğe girdiğinden bu yana ilk kez güncellenen Rehber, Rekabet Kurumu’nun İlgili Pazarın Tanımlanmasına İlişkin Kılavuz’un (“Kılavuz”) mehaz mevzuatını oluşturmaktaydı. Yeni Rehber ile getirilen değişiklikleri ve bu değişiklikler sonrasında Avrupa Birliği (“AB”) ile Türkiye’deki durumun karşılaştırmalı analizini sizler için derledik.
Neden Bu Değişikliğe Gidildi?
Pazar tanımı, birleşme ve devralmalar ile rekabet soruşturmalarında yapılan değerlendirmelerin ilk adımını oluşturan önemli bir unsurdur. Teşebbüsler arası rekabetin sınırlarının belirlenmesini ve şirketlerin pazar gücünün değerlendirilmesini sağlamaktadır. Avrupa Komisyonu’nun Rehberi de AB rekabet hukuku kapsamında pazarın tanımlanmasına ilişkin metodolojisini netleştirmeyi amaçlamaktadır.
Rehber Nasıl Değişiklikler İçeriyor?
Yeni Rehber’in pazar tanımına ilişkin getirdiği yenilikler ve mevcut uygulamalara ilişkin ek düzenlemelerin içeriği aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
- Çevresel sürdürülebilirlik de dâhil olmak üzere, yenilikçilik ve ürün ve hizmetlerin kalitesi gibi fiyat dışı rekabet parametreler, ilgili pazarın tanımlanmasında daha fazla dikkate alınmıştır.
- Dijital piyasalar ve bunların spesifik özelliklerine ilişkin ilkeler getirilmiştir.
- Özellikle yapısal geçiş yaşaması beklenen ya da inovasyonun yoğun olduğu pazarlarda, pazar tanımında dikkate alınacak unsurlara açıklık getirilmiştir.
- Avrupa Komisyonu’nun bir pazarı tanımlarken kullanabileceği SSNIP (small but significant and non-transitory increase in price, küçük ama önemli ve kalıcı fiyat artışı) testinin pazar tanımındaki rolüne açıklık getirilmektedir.
- Muhtemel ispat kaynakları (pazar oyuncularının iç yazışmaları/belgeleri gibi) ve bunların Avrupa Komisyonu tarafından nasıl değerlendirileceğine ilişkin daha kapsamlı ve genişletilmiş açıklamalara yer verilmiştir.
Ayrıca Rehber belirli pazarlara özgü ticari işlemlerin giderek birbirine bağlanan ve küreselleşen yapısını yansıtarak, küresel rekabete ilişkin de düzenlemeler getirmektedir. Bu kapsamda:
- Pazarın ne zaman küresel ölçekte tanımlanabileceği ele alınmıştır. Böylece, coğrafi pazarın yeterince homojen rekabet koşullarına sahip olması kaydıyla, dünyanın dört bir yanındaki müşterilerin “konumundan bağımsız olarak aynı tedarikçilere benzer koşullarda erişebildiği” durumlarda küresel pazar tanımı yapılabilecektir. Ayrıca, eğer fiili veya gelecekteki küresel ticaret akışları küresel pazarlara yol açmak için yeterli değilse, ithalattan kaynaklanan kısıtlamaların da pazar değerlendirmesinde dikkate alınacağı belirtilmektedir.
- İlaveten, belirli ülkeler bakımından yüksek pazara giriş engellerinin varlığı ya da müşterilerin küresel kaynaklara erişiminde engeller bulunması halinde pazarların belirli alanlar hariç tutularak küresel olarak da tanımlanabileceğini belirtmektedir.
Kılavuz ile Nasıl Farklılıklar Oluştu?
Kılavuz’un temelini yukarıda yer verilen SSNIP testi çerçevesinde talep ve arz ikamesi değerlendirmeleri oluşturmaktadır. Bu çerçevede SSNIP testinin öncelikle talep ikamesinin tespiti ve talep ikamesine eşdeğer etkisi olduğu durumlarda arz ikamesinin belirlenmesinde de kullanılacağı ifade edilmekte ve bu durum ticari hayattan örneklerle açıklanmaktadır. Ancak Kılavuz’da bu testin ampirik olarak uygulanmasına ve özellikle dijital pazarlardaki kullanımına ilişkin bilgi yer almamaktadır. Yeni Rehber’de ise özellikle reklam gelirleri ile finanse edilen medya ürünleri ya da platform hizmetleri gibi “sıfır fiyatlı” ürünler ve yenilikçiliğin temel parametre olduğu sektörler bakımından bu testin uygulanmasının mümkün olmayabileceği ve bu testin her incelemede ampirik olarak kullanılmasının zorunlu olmadığı ifade edilmektedir. Bu durum uygulamada da pazar tanımı yapılırken talep esnekliği, çapraz-fiyat esnekliği ve fiyat hareketlerinin zaman içinde benzerliği gibi nicel testlerin kullanıldığı göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa Komisyonu’nun SSNIP testini artık sadece teorik bir çerçeve sağlaması yönüyle faydalı bulduğunu ortaya koymaktadır.
Kılavuz ile İlgili Pazar Rehberi’nin farklılaştığı bir başka husus ileriye dönük değerlendirme yaklaşımıdır. Yeni Rehber’de örneğin pazarda yeni ürün türlerinin ortaya çıkacağına dair yeterli kanıtın olması veya yasal düzenlemelerde gerçekleşecek muhtemel değişiklikler gibi yapısal pazar geçişlerinin varlığı halinde bu durumun pazar tanımını etkileyebileceği ifade edilmektedir. Kılavuz’da belirtilmeyen bu yaklaşımın pazar tanımında dikkate alınması için Avrupa Komisyonu, beklenen kısa veya orta vadeli yapısal piyasa geçişlerinin gerçekleşeceğine ilişkin güçlü kanıtlar olması gerektiğine vurgu yapmaktadır.
Rehber, ayrı bir bölüm ile Ar&Ge yoğun sektörler ile çok taraflı platform ve dijital ekosistemlerin varlığı halinde pazar tanımı unsurlarına yer vermektedir. Özellikle gelişim aşamasında bulunan ürünlere ilişkin ikame ilişkinin ortaya konabilmesi ya da ürün tam olarak ortada olmamasına rağmen Ar&Ge’nin erken süreçlerinde gerçekleşecek bir yoğunlaşma ya da rekabeti sınırlayıcı davranış nedeniyle rekabetin kısıtlanabilecek olması hallerinde, Ar&Ge aşamasındaki ürünlerin de pazar tanımında değerlendirileceği ifade edilmektedir.
Bir ticaret ilişkisinin farklı taraflarını bir araya getirerek etkileşimde bulunmalarını sağlayan çok taraflı platformların varlığında ise platform tarafından sunulan ürünler için tüm kullanıcı gruplarını kapsayacak şekilde bir ilgili ürün pazarı veya platformun her bir tarafında sunulan ürünler için ayrı ilgili ürün pazarları tanımlanabileceği belirtilmektedir. Bu durum özellikle trafik ve kullanıcı sayısı yönüyle performansları değerlendirilen platformlar açısından hâkim durumun belirlenmesinde kilit rol oynayacak bir yaklaşımdır.
Son olarak dijital ekosistemlere ilişkin pazar tanımı yapılırken ise, bağlama (öncül ve ardıl pazarlarda sunulan dijital ürünlerin bir arada sunulması) ağ etkileri ve geçiş maliyetleri (müşterinin bir sağlayıcıda kilitlenmesine neden olabilecek başkaca faktörler) gibi unsurların da dikkate alınabileceği belirtilmektedir. Kılavuz ise öncül ve ardıl pazarlar arasındaki geçişliliğin özellikle hâkim durum değerlendirmesi yapılan incelemelerde pazar tanımında dikkate alınacağını belirtmekle birlikte çok taraflı platform ve ekosistemler bakımında herhangi bir yönlendirme içermemektedir.
Henüz Kılavuz’da bir değişiklik taslağı gündemde olmamasına rağmen Avrupa Komisyonu’nun yeni Rehberi’nin Kılavuz’daki olası değişikliklere ilişkin ipuçları verdiğini ve Rehber’deki unsurların özellikle hâkim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin incelemelerde kilit rol oynayabileceğini belirtmek isteriz.