İş Sağlığı ve Güvenliği Bakımından İşverenin Genel Yükümlülükleri ve İş Kazasından Sonra Yapılması Gereken İşlemler

17.05.2024

Contents

1.              Giriş

Sosyal Güvenlik Kurumu (“SGK”) tarafından 2007 yılından bu yana iş kazası yıllık istatistik bilgileri internet sitesinde yayınlanmaktadır.[1] En son yayınlanan istatistik verilerine göre; sadece 2022 yılında 589.271 adet iş kazası SGK nezdinde kayda geçmiştir. İş sağlığı ve güvenliği politikaları ile iş kazalarının mümkün mertebe ortadan kaldırılması hedeflenmekte, yaşanan muhtemel iş kazalarında da can ve mal kaybının en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. Bu bakımdan işverenlerin iş kazası gerçekleştikten sonra gündeme gelen yükümlülüklerini ve sorumluluklarını öğrenmeleri ve iş sağlığı ve güvenliği bilincinin artırılması, kriz anının yönetilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Nitekim 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun (“İSGK”) 2. maddesinde “Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.” denilerek; iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin kuralların uygulanmasında yeknesaklık sağlanması ve kamuda veya özel sektörde çalıştığına bakılmaksızın tüm çalışanların sağlık ve güvenlik korumasından yararlanması amaçlanmıştır. Bu sebeple, İSGK’da düzenlenen hükümlerin uygulama alanı 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’a, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na (“TBK”) veya statü hukukuna tabi olarak çalışması fark etmeksizin tüm çalışanları kapsamaktadır. İşbu yazımızda, iş kazasından sonra işverenler tarafından yapılması gereken işlemler SGK mevzuatı kapsamında genel hatlarıyla ele alınacaktır.  

 

2.              İş Kazasının Hukuki Tanımı

 

Doktrinde iş kazası, genel olarak sigortalı olarak çalışan bir kişinin işveren himayesi altında yapmakta olduğu iş ile alakalı olarak dışarıdan meydana gelen bir etki nedeniyle, ruhen ve bedenen zarara uğramasına neden olan olay olarak tanımlanmaktadır.[2] Mevzuatımızda iş kazası hem İş Hukuku hem de Sosyal Güvenlik Hukuku’nda karşımıza çıkmaktadır.

 

İş Hukuku anlamında iş kazasının yasal dayanağı TBK’nın 417. maddesidir. Buna göre, işveren işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdür. Ayrıca İSGK’nın 4. maddesinde de işverenin iş sağlığı ve güvenliğini temininde genel yükümlülüklerini düzenlenmektedir. İşverenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesinden doğan kaza iş hukuku anlamında iş kazası olarak nitelendirilmektedir.[3]

 

Sosyal Güvenlik Hukuku anlamında ise, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (“SSGSSK”) 13. maddesine göre, maddede sayılan hallerden birinde meydana gelen ve sigortalıyı bedenen veya ruhen engelli hale getiren olay iş kazası olarak tanımlanmaktadır. Yapısı gereği iş kazası işçinin maruz kaldığı tüm kazaları kapsamamakta, nitekim sadece işyeri ile de sınırlanmamaktadır. SSGSSK’nın 13. maddesine göre bir kazanın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için aşağıdaki hallerin varlığı gerekmektedir:

 

MADDE 13- İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.

 

Görülebileceği üzere, işçinin iş yeri hareket alanı dışarısında ancak işverene bağlı ve onun menfaatine hareket ettiği sırada gerçekleşen kazalar da iş kazası sayılmaktadır. Sosyal Güvenlik Hukuku anlamında iş kazası sayılan her olay işverenin hukuki sorumluluğuna yol açmamaktadır. Bu itibarla SGK nezdinde bir olayın iş kazası olarak tanımlanabilmesi için aranan unsurların i) işçinin sigortalı olması ii) kazanın meydana gelmesi iii) işçinin ruhen veya bedenen zarara uğraması iv) meydana gelen zarar ile kaza arasında illiyet bağının olması şeklinde sıralanması mümkündür.

 

3.              İş Sağlığı ve Güvenliği Bakımından İşverenin Genel Yükümlülükleri

 

İşverenin işçiyi gözetme borcu, işçinin sadakat borcunun karşılığını oluşturmaktadır. İş sözleşmesinin işçi ile işveren arasında kişisel ilişki kuran niteliği, işçi yönünden işverenin işi ve işyeri ile ilgili çıkarlarını korumak, bu çıkarlara zarar verecek her türlü davranıştan kaçınmak, buna karşılık işveren açısından işçiyi korumak ve gözetmek açısından kendini göstermektedir. İş akdinin niteliği gereği, iş ilişkisi içinde işveren işçiye yardımcı olmak, onun çıkarlarının zedelenmesine yol açabilecek davranışlardan kaçınmak, gördüğü iş dolayısıyla uğrayabileceği zararlara karşı gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.[4]

 

İşverenin genel yükümlülükleri İSGK’nın 4. maddesinde düzenlenmektedir. Anılan hükümde sıralanan yükümlülüklerin; iş sağlığı ve güvenliği konusunda her türlü tedbirin alınması, ihtiyaç duyulan araç gereçler ile kişisel koruyucu ekipmanların temini, işçilerin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyup uymadıklarının denetlenmesi, işyerindeki potansiyel tehlikelerin tespiti ve önleyici adımların atılabilmesi için risk analizi yapılması ya da yaptırılması, işçilerin çalıştırıldıkları işe ve bölüme uygun olup olmadıklarının kontrol edilmesi şeklinde sayılması mümkündür.

 

İşverenin, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini uygulama konusundaki yükümlülüklerin ihlali durumunda, idari, hukuki ve cezai yaptırımlar uygulanabilmektedir. Yükümlülüklerine uymayan işveren, İSGK’nın 26. maddesi hükmündeki idari yaptırımlarla karşılaşabileceği gibi, iş kazası sonucunda ölüm veya yaralanma meydana gelmesi durumunda TBK hükümlerine göre hukuki sorumluluğu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (“TCK”) hükümleri gereğince, taksirle öldürme veya taksirle yaralama suçlarından cezai sorumluluğu söz konusu olabilecektir.[5] Bu kapsamda; i) işçinin çalışmaktan kaçınma hakkı ii) iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenle feshedilmesi iii) maddi ve manevi tazminat ödeme yükümlülüğü gibi sonuçların yanı sıra iv) işin durdurulması v) kamu ihalelerinden yasaklanma v) idari para cezası verilmesi gibi idari yaptırımlar da gündeme gelebilmektedir.

 

4.              İş Kazasının Önlenmesi Bakımından Alınması Gereken Önleyici Tedbirler

 

İş kazasının işveren ve işçi açısından oluşturabileceği elzem sonuçları engellemek için öncelikle iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin belirli aralıklarla düzenlenmesi gereklidir. Bu gereklilik aynı zamanda mevzuatta da düzenlenmiş olup, 28648 sayılı ve 15.05.2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”) bu konuda açık hükümler içermektedir.

 

Yönetmelik hükümlerince işveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile ilgili; programların hazırlanması ve uygulanmasını, eğitimler için uygun yer, araç ve gereçlerin temin edilmesini, çalışanların bu programlara katılmasını ve katılımların eğitim katılım tutanağı ile kayıt altına alınmasını ve program sonunda katılanlar için eğitim belgesi düzenlenmesini sağlayacaktır. Bu programlar sadece işçinin güvenliğini sağlamasında ona destek olmakla kalmayıp, SGK tarafından soruşturma başlatılması durumunda işçiye ait şahsi sicil dosyasının içerisinde tutulması açısından da fayda sağlayacaktır.

Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni riskler de dikkate alınarak aşağıda belirtilen düzenli aralıklarla tekrarlanır:

a) Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yılda en az bir defa,

b) Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iki yılda en az bir defa,

c) Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde üç yılda en az bir defa tekrarlanmalıdır.

 

Ayrıca, iş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe dönüşünde çalışmaya başlamadan önce, kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilmelidir.

 

Bu kapsamda işverenlerin 29.12.2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” uyarınca işyerlerinin tehlike sınıfına uygun A-B-C Sınıfı iş güvenliği uzmanlarından yardım almaları önem arz etmektedir.

 

5.              İş Kazası Anında ve Sonrasında Yapılması Gereken İşlemler

 

Öncelikle iş kazası hadisesine ilişkin bir olay tespit tutanağı düzenlenerek, bu tutanağın iki görgü tanığı ve işveren vekili huzurunda ıslak imza ile imza edilmesi gerekmektedir.  Olay tespit tutanağı için SGK tarafından yayınlanmış matbu bir form olmamakla birlikte olay tespit tutanağında genel olarak; kaza geçiren işçinin kişilik bilgileri, görevi, kaza yeri ve saati, kaza günü işbaşı saati, uzuv kaybı olup olmadığı ve kazanın nasıl olduğu hakkında bilgiler bulunmaktadır.

 

Akabinde SSGSSK’nın 13. maddesi uyarınca iş kazasının yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, SGK’ya ise en geç kazadan sonra (üç) iş günü içerisinde bildirilmesi gerekmektedir. Bildirim süresi, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.

 

SGK’ya bildirim konusunda sorumluluk işverene yüklenmiştir. İşveren tarafından yapılacak işbu bildirim, doktor vizite kağıdı ile desteklenerek, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin EK-7’sinde yer alan “İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu” ile elektronik ortamda SGK İş Kazası Meslek Hastalığı e-Bildirim ekranından ve e-Devlet uygulaması üzerinden yapılabileceği gibi, herhangi bir vizite kağıdı olmaksızın da yapılabilmektedir. İnternet üzerinden yapılan bildirimlerde SGK’ya ayrıca yazılı bildirim yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

  

SGK müfettişlerince ileriki aşamada soruşturma yapılabileceği düşünülerek işçinin fiilen işe başlamadan kendisinden alınan veya işyeri doktorunca tanzim edilen doktor raporu, aldığı tüm eğitimler, sertifikalar ve iş kazası anında tutulan yukarıda bahsetmiş olduğumuz olay tespit tutanağının ve işçinin hastane gider faturalarının dosya halinde işçi şahsi sicil dosyası kayıtlarında tutulması önerilmektedir.

 

6.              İş Kazası Bildirim Süresine Uymamanın Yaptırımı

 

İş kazası bildirim süresine uymama için öngörülen yaptırımlar, iş kazası geçiren işçinin 4/a veya 4/b sigortalılık statüsüne tabi olmasına göre değişmektedir.

 

4/a sigortalılık statüsüne tabi sigortalı çalışanlar için süresinde bildirim yapılmaması durumunda, bildirimin SGK’ya yapıldığı tarihe kadar sigortalı çalışana ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği SGK tarafından işverenden tahsil edilir ve işverene idari para cezası uygulanmaktadır. İdari para cezaları işyerinde çalışan sigortalı sayısı ve işyerinin az tehlikeli, tehlikeli, çok tehlikeli sınıfta yer almasına göre değişiklik gösterip her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.

 

4/b sigortalılık statüsüne tabi sigortalı çalışanlar için süresinde bildirim yapılmaması durumunda, bildirim tarihine dek yapılacak geçici iş göremezlik ödeneği ödenmemektedir. Bildirim tarihinden sonraki sürelere ait geçici iş göremezlik ödeneği ödenmektedir.

 

7.              İşverenin İş Kazasından Doğan Hukuki Sorumluluğu

 

İşverenin hukuki sorumluluğu, İSGK’nın 4. maddesinde işvereni çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü kılarak düzenlenmiştir. İSGK’nın 24/A maddesinde ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na işyerlerini inceleme, kontrol etme ve denetime tabi tutma sorumluluğu yüklenmiştir. Bu kapsamda çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde İSGK’nın 25. maddesinde düzenlenen hallerde işi durdurma ve İSGK’nın 25/A maddesinde düzenlenen ölümlü iş kazası sebebiyle kamu ihalesinden yasaklama yetkileriyle donatılmıştır.

 

İSGK’nın 26. maddesinde ihlal edilen hükümlerin karşılığı idari para cezaları ayrı ayrı düzenlenmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı internet sitesinde[6] bu cezaların denk gelen yıllara göre yeniden değerlendirme oranları ile güncel miktarları bulunmakta olup 2024 yılı için en yüksek ceza bedeli 2.958.021-TL iken en düşük ceza bedeli 4.972-TL’dir.

 

İşverenin iş kazasından doğan hukuki sorumluluğu kapsamında sözleşmeden kaynaklanan tazminat ödeme yükümlülüğü de gündeme gelmektedir. İşverenin tazminat sorumluluğunun yasal dayanağı TBK m. 417/3 hükmünde “İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.” şeklinde düzenlenmektedir.

 

Bu kapsamda; iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda zarara uğrayan işçi, uğradığı kazanç kayıpları, ruhen veya bedenen uğradığı maddi ve manevi zararlar için; iş kazası sonucunda ölüm gerçekleşmesi halinde ölen işçinin yakınlarının uğradığı maddi ve manevi zararlar ile yoksun kaldığı desteğin tazminini işverenden talep hakkı mevcuttur. İş kazası sebebiyle işverenden talep edilebilecek tazminatlar genel olarak “maddi tazminat” ve “manevi tazminat” olarak; maddi tazminat ise kendi içerisinde “işgöremezlik tazminatı” ve “destekten yoksun kalma tazminatı” şeklinde gruplandırılmaktadır.

 

8.              İşverenin İş Kazasından Doğan Cezai Sorumluluğu

 

Ceza Hukuku’nda iş kazası, işin görülmesi sırasında meydana gelen, teknik bir aksaklık yahut işi yürütümüne ilişkin bir ihmal nedeniyle çalışanın yaralanması veya ölmesine sebep olan olay olarak tanımlanmaktadır.[7] İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması sebebiyle ortaya çıkan iş kazaları nedeniyle meydana gelen ölüm ve yaralanmalar, genel olarak işveren ve diğer sorumluların basit ya da bilinçli taksirle veya olası kastla öldürme ve yaralama suçlarından cezai sorumluluklarını doğuracaktır. TCK kapsamında iş kazaları açısından doğrudan kastla öldürme suçu söz konusu olamaz.[8] Niteliği gereği ve Yargıtay içtihatlarınca ihmali davranışla kasten öldürme suçu da iş kazalarında söz konusu değildir.[9] Bu nedenle unsurlarının varlığı halinde, iş kazası sebebiyle işverenin basit taksir, bilinçli taksir ve olası kastla öldürme ve yaralama suçlarından sorumlu tutulabilmeleri mümkündür.

 

Örneğin bir inşaat yapımı sırasında inşaatın çevresinin dışarıya zarar vermeyecek şekilde etrafı korunaklı olarak çevrilmiş olmaması, yine inşaatta çalışan işçilerin atık malzemeyi bir çuval içerisinde aşağı atmaları nedeniyle yoldan geçen bir kişinin yaralanması durumunda işveren iş güvenliği önlemlerini almadığından, işçiler de kontrolsüz şekilde bu çuvalı aşağı attıklarından meydana gelen neticeden kusurları oranında sorumludurlar.[10]

 

9.              İş Kazasının Soruşturulması

 

SGK’ya bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, SGK’nın denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilmektedir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, SGK tarafından bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, SSGSSK’nın yersiz ödemelerin geri alınması hükümlerine göre tahsil edilmektedir.

 

10.           Sonuç

 

İş kazaları, çalışma hayatının gerçekliklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu kazaların yarattığı olumsuz etkiler, alınacak önlemler ve uygulanacak doğru prosedürler sayesinde asgariye indirgenebilmektedir. İşverenlerin ve işçilerin bu konudaki bilinç düzeyini artırmak ve gerekli eğitimleri düzenli olarak yapmak, iş kazalarının önlenmesi açısından büyük önem taşırken; iş kazası sonrasındaki sürecin mevzuata uygun yönetilmesi ise kazanın olası sonuçlarının hafifletilmesi ve işverenin yukarıda belirtilen yaptırımlar ile karşılaşmaması için büyük önem taşımaktadır. İş sağlığı ve güvenliği, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda etik bir sorumluluktur. İşverenin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin genel yükümlülüklerini açıkladığımız ve iş kazasından sonra işveren tarafından yapılması gereken işlemler özelinde hazırladığımız işbu yazının ilgililere faydalı olmasını dileriz.

 


[2] Sümer, H., H. (2018). İş Hukuku, Ankara: Seçkin Yayıncılık, s.90.

[3] Kılkış, İlknur, İş Sağlığı ve Güvenliği, 3. Baskı, Bursa 2018, s.14.

[4] Süzek, İş Hukuku, s. 426, Erdoğan Gürbüz, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara, 2014, s. 84-86

[5] Cengiz, İşverenin İş Kazasından Doğan Hukuki Sorumluluğu, TAAD, Yıl:9, Sayı:34, Nisan 2018, s.127.

[7] Seydi Kaymaz/Hasan Tahsin Gökcan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda Taksirle Adam Öldürme ve Yaralama Suçları, Ankara, Seçkin, 2006, s. 349.

[8] Özen, İş Kazası, 235.

[9] Yargıtay 12. CD, 25/02/2015 tarihli, 2014/4462 E., 2015/3456 K sayılı kararı.

[10] İşverenin İş Kazasından Doğan Cezai Sorumluluğu, Onur Doğan, Atatürk Üniversitesi.

This website is available “as is.” Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent