MASAK Uyum Süreci ve Yükümlülükler - 1
Contents
- MASAK Nedir?
- MASAK’ın Amacı Nedir?
- Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme Işığında Devletlerin Yükümlülükleri Nelerdir?
- 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik Uyarınca Alınan Tedbirler ve Özel Kuruluşların Yükümlülükleri Nelerdir?
- Müşterinin Tanınması
- Şüpheli İşlem Bildirimi
- Şüpheli İşlem Bildirimine İlişkin Usul ve Esaslar Nelerdir?
- Kağıt Ortamından Gönderim
- Elektronik Ortamdan Gönderim
- Uyum Programı Oluşturulması
- Devamlı Bilgi Verme
- Bilgi ve Belge Verme
- Muhafaza ve İbraz
- Elektronik Tebligata İlişkin Yükümlülükler
- Uyum Yönetmeliği Çerçevesinde Uyum Süreci
MASAK Nedir?
MASAK yani “Mali Suçları Araştırma Kurulu“, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun ile kurulan ve 17.02.1997 yılında faaliyete başlayan, Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı çalışan bir finansal istihbarat birimidir.
MASAK’ın Amacı Nedir?
Temel amacı suçtan elde edilen finansal değerler üzerinde kontrol sağlayarak; özellikle para aklama suçu, terör finansmanı ve kitle imha silahları yayılımının finansmanı gibi hukuka aykırı eylemlere ilişkin önleyici tedbirler almak olan MASAK’ın görevleri, yetkileri ve çalışma esasları konusundaki başlıca düzenlemeler Türkiye’nin de taraf olduğu Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme (‘’Sözleşme’’) ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun (‘’Kanun’’) tarafından yapılmıştır.
Bunun yanı sıra, yine MASAK’ın faaliyetlerine ilişkin düzenlemeler içeren çeşitli Yönetmelikler mevcut olup; söz konusu MASAK mevzuatı kapsamında suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacıyla devletin özel kuruluşlara getirdiği yükümlülükler düzenlenmiştir.
Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme Işığında Devletlerin Yükümlülükleri Nelerdir?
Sözleşme, aklama suçuna ilişkin olarak toplumun korunması amacıyla devletler arasında ortak bir ceza politikası öngörmektedir. Bu ceza politikası oluşturulurken modern ve etkin yöntemler kullanılmaya özen gösterilmiş olup Sözleşme ile getirilen düzenlemelerde suçla mücadelede kullanılan etkin yöntemlerden biri olan suçlunun suçtan elde ettiği menfaatten mahrum bırakılması inancı esas alınmıştır.
Sözleşme suç gelirlerini konu olan suçlarla nasıl mücadele edileceği hususunda oldukça kapsamlı ve detaylı düzenlemeler içermektedir. Bu kapsamda öncelikle, (Sözleşme m. 1-6), suçtan kaynaklanan gelirlere devletler tarafından el konulmasına (Sözleşmede zoralım olarak isimlendirilmiş) ilişkin esaslar ve tedbirler düzenlenmiştir. Bu önlemler;
- Zoralım konusu malın tespit ve takibinin yapılabilmesi için malın elden çıkarılmasına veya nakline ilişkin işlemlerin önlenebilmesi adına gerekli tedbirleri almak taraf devletlerin yükümlülüğündedir (Sözleşme m. 3).
- Sözleşme m. 3 çerçevesinde alınacak önlemler kapsamında taraf devletlerce mahkemelere ve diğer yetkili makamlara, gerektiği zaman ticari kayıtları isteme veya bunlara elkoyma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Banka hesaplarının gizliliği gerekçesi ile işbu hükümlere aykırı davranılması da mümkün olmayacaktır. Yine suç gelirlerinin tespiti ve takibi hususunda, haberleşmenin tespiti, havalenin izlenmesi, bilgisayar sistemlerine girilmesi, özel belgelerin istenmesi gibi özel soruşturma tekniklerine başvurulabilecektir (Sözleşme m. 4).
- Sayılan bu tedbirlerin icrasından etkilenen kişilerin haklarının korunması için gerekli hukuki tedbirlerin alınması taraf devletlerce sağlanmalıdır (Sözleşme m. 5).
şeklinde sayılmıştır. Sözleşmenin 6. maddesi ile taraf devletlerin kendi iç mevzuatlarında yapacağı düzenlemeler ile hangi fiillerin aklama suçları arasında sayılabileceğine ilişkin birtakım esaslar getirilmiştir. Buna göre:
1. Taraflar, kasıtlı olarak işlenen aşağıdaki fiillerin kendi iç mevzuatlarına göre suç sayılması için gerekli olabilecek yasal ve diğer tedbirleri alacaktır:
a. Suçtan kaynaklanan gelir olduğunu bilerek, bunun kanunsuz olan kaynağını gizlemek veya tebdil etmek veya esas suçun işlenmesine karışan herhangi bir şahsın, eyleminin hukukî sonuçlarından kaçmasına yardım etmek maksadıyla bir malın değiştirilmesi veya nakledilmesi,
b. Herhangi bir malın, bunun suçtan kaynaklanan gelir olduğunu bilerek, gerçek niteliğini, kaynağını, yerini, durumunu, hareketini, bu malla ilgili hakları ya da mülkiyetini gizlemek veya tebdil etmek ve her Taraf Devletin anayasal ilkelerine ve hukuk düzenlerinin temel esaslarına bağlı olmak kaydıyla,
c. Teslim aldığı tarihte, suçtan hâsıl olduğunu bilerek, bir malın iktisabı, zilyetliği veya kullanılması,
d. Bu maddeye göre ihdas edilen suçların işlenmesine, işlenmesi için oluşturulan teşekküle veya anlaşmaya iştirak etmek, işlenmesine teşebbüs etmek, işlenmesine yardım etmek, kolaylaştırmak, yol göstermek.
2. İşbu maddenin 1’inci fıkrasının yerine getirilmesi veya uygulanması amacıyla:
a. Esas suçun, Taraf Devletin ceza yargısı kapsamında olup olmadığı dikkate alınmayacaktır.b. Bu fıkrada sayılan (1. fıkra) suçların, esas suçu işleyen kişiler bakımından geçerli olması zorunlu değildir.
c. Bu maddenin 1’inci fıkrasında belirtilen bir suçun unsuru olarak gerekli olan bilgi (vukufiyet), kasıt veya amaç gibi hususlar, nesnel, maddî koşullardan çıkarılabilir (istidlâl edilebilir).
3. Taraflar sanığın:
a. Malın suçtan kaynaklandığını varsayması gerektiği,
b. Kazanç sağlamak amacıyla hareket ettiği,
c. Suç teşkil eden faaliyetlerin sürdürülmesini kolaylaştırmak amacıyla hareket ettiği, durumlardan birinde ya da hepsinde, bu maddenin 1’inci fıkrasında belirtilen eylemlerden bazılarını veya tamamını kendi iç hukukuna göre suç saymak için gerekli gördüğü önlemleri alabilecektir.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik Uyarınca Alınan Tedbirler ve Özel Kuruluşların Yükümlülükleri Nelerdir?
Kanun çerçevesinde suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanmasının önlenmesi hususunda yükümlendirilen kurum ve kuruluşlar şöyle sıralanmıştır;
“Bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri, savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35 inci maddesinin birinci fıkrası ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında ifa edilen mesleki çalışmalar nedeniyle edinilen bilgiler hariç olmak üzere, taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler.“
Kanun’un devamında yükümlülerin uyması gereken yükümlülükler düzenlenmiştir. Bu yükümlülükler şu şekildedir;
Müşterinin Tanınması
Kanun m. 3 uyarınca yükümlüler kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek ve gerekli diğer tedbirleri almak zorundadır.
Bahsedilen bu tedbirler ise Tedbirler Yönetmeliğinin “Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar” başlıklı üçüncü bölümünde, 5-26/A maddeleri arasında detaylı olarak açıklanmıştır.
Müşterinin tanınmasına ilişkin tedbirler kapsamında; teknolojik risklere karşı tedbir alınması, riskli ülkelerle ilişkiler ve sıkılaştırılmış tedbirler şeklindeki tedbirler hem finansal kuruluşlarca hem de finansal olmayan belli iş ve mesleklerce (‘’FOBİM’’) yerine getirilmeli iken; üçüncü tarafa güven ilişkisi, muhabirlik ilişkisi ve elektronik transferlere yönelik tedbirler sadece finansal kuruluşlarca yerine getirilmelidir. Bunların dışında kalan basitleştirilmiş tedbirler, işlemin reddi ve iş ilişkisinin sona erdirilmesi, kimlik tespiti gibi müşterini tanı tedbirleri bütün yükümlülerce yerine getirilmelidir.
Müşterinin tanınmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen yükümlülere 30 bin TL idari para cezası verilecektir.
Şüpheli İşlem Bildirimi
Kanun’un 4. maddesi uyarınca yükümlüler söz konusu işlemlerde, işleme konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasadışı amaçlarla kullanıldığına dair şüpheli bir durum gördükleri takdirde bu durumu MASAK Başkanlığına iletmek ile sorumlu tutulmuşlardır.
Tedbirler Yönetmeliğinin 4. maddesinde ‘’Şüpheli işlem’’ şu şekilde tanımlanmıştır:
‘’Şüpheli işlem, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının; yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, bu kapsamda terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halidir.’’
Şüpheli işlemlerin neler olabileceğine ilişkin ölçütler MASAK tarafından hazırlanan Rehberlerde belirtilmiştir. Örneğin Finansal Olmayan Belirli İş ve Mesleklere (Fobim) Yönelik Terörizmin Finansmanıyla İlgili Mücadele Rehberi uyarınca verilen bazı şüpheli işlem örnekleri şöyledir;
- Müşteri hakkında bir terör örgütüne iltisaklı / irtibatlı olduğuna dair medyada menfi haberler çıkmış olması,
- Mutat olmayan şekilde kısa süreli olarak kiralama yapılmak istenilmesi,
- Müşterinin ilgili ülke veya bölgede ikamet edip etmediğine bakılmaksızın, işlemlerin riskli ülkelerden gelen fonlarla yapıldığına dair emarelerin olması,
- Türkiye’deki vize süresi sona ermiş olan yabancı şahısların işlem yapmak istemesi.
Daha detaylı açıklama ve vaka örnekleri için şu adresleri ziyaret edebilirsiniz;
- Finansal Olmayan Belirli İş ve Mesleklere (Fobim) Yönelik Terörizmin Finansmanıyla İlgili Mücadele Rehberi,
- Finansal Kuruluşlara Yönelik Terörizmin Finansmanıyla Mücadele Rehberi.
Şüpheli İşlem Bildirimine İlişkin Usul ve Esaslar Nelerdir?
Şüpheli İşlem Bildiriminin (‘’ŞİB’’) nasıl yapılacağı, hangi süreye bağlı kalınacağı gibi konulara ilişkin esaslar Tedbirler Yönetmeliğinin dördüncü bölümünde detaylandırılmış olup; Tedbirler Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasına göre şüpheli işlem bildirimi gerçek kişi yükümlünün bizzat kendisi, tüzel kişi yükümlünün kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği bulunmayanların yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınanlar, uyum görevlisi atanan yükümlülerde ise bu görevliler tarafından yerine getirilecektir.
Tedbirler Yönetmeliğinin 28/2 hükmünde ise; ‘’Şüpheli işlemler, işleme ilişkin şüphenin oluştuğu tarihten itibaren en geç on iş günü içinde Başkanlığa bildirilir.‘’ şeklindeki ifadeler ile bildirim süreye bağlı kılınmıştır.
Bakanlığın yayımladığı Şüpheli İşlem Bildirimi Rehberi’nde yer alan ŞİB formunun nasıl düzenleneceği ve hangi yolla gönderileceğine ilişkin olarak detaylı açıklamalar yapılmıştır. Rehber ekinde örnek ŞİB formu paylaşılmıştır. Rehbere erişim için: Şüpheli İşlem Bildirim Rehberi.
Kağıt Ortamından Gönderim
Düzenlenen form ilgili mevzuat hükümleri uyarınca formu düzenleyen kişi tarafından ıslak imza ile imzalanacaktır. ŞİB formu, elden teslim edilebileceği gibi taahhütlü posta veya faks yolu ile de Başkanlığa gönderilebilir. Taahhütlü posta veya faks yolu ile Başkanlığa yapılacak bildirimler Başkanlığın resmi internet sitesinde yer alan posta adresine ve faks numarasına yapılır.
Faksla gönderilen ŞİB formunun aslı, taahhütlü posta yoluyla ya da elden Başkanlığa intikal ettirilir. Kağıt ortamında gönderilecek şüpheli işlem bildirimlerinin yükümlü tarafından mutlaka bir örneğinin alınması ve fiziken muhafaza edilmesi gerekmektedir. Söz konusu şüpheli işlem bildirim formları ve ekleri, Kanunun 8 inci maddesi kapsamında “Muhafaza ve İbraz” yükümlülüğü kapsamında olup, 8 yıl süreyle muhafaza edilmemesi ve Başkanlığa ve/veya denetim ile görevlendirilen denetim elemanlarına ibraz edilmemesi Kanunun 14 üncü maddesi kapsamında adli ceza gerektirmektedir.
Elektronik Ortamdan Gönderim
ŞİB’in elektronik ortamda yapılabilmesi Başkanlıkça yükümlüye bu konuda izin verilmesine bağlıdır.
Elektronik ortamda şüpheli işlem bildiriminde bulunmak isteyen ve Başkanlıkça uygun görülen yükümlüler elektronik ortamda şüpheli işlem bildiriminde bulunabilirler. Kendilerine elektronik ortamda ŞİB formu düzenleme imkanı verilen yükümlüler izin tarihinden itibaren şüpheli işlem bildirimlerini elektronik olarak EMIS.ONLINE (https://online.masak.gov.tr) üzerinden yapmak zorundadırlar.
Söz konusu yükümlüler bu tarihten sonra kağıt ortamında bildirimde bulunamazlar. EMIS.ONLINE sisteminin kullanımına dair bilgiler “EMIS.ONLINE Kullanım Kılavuzu” içerisinde yer almaktadır. Elektronik yoldan bildirimin teknik nedenlerle yapılamaması halinde bildirim, elektronik ortamda gönderilememe nedeni belirtilmek suretiyle ilgili rehber ekinde yer alan form kullanılarak Başkanlığa elden, posta yolu veya faks ile yapılır.
Bu şekilde gönderilen ŞİB formu, sistem işler duruma geldiğinde elektronik ortamda derhal gönderilir. Elektronik ortamda gönderilecek şüpheli işlem bildirimlerinde, form Başkanlığa gönderilmeden önce yükümlü tarafından mutlaka formun elektronik bir görüntüsünün (pdf) alınması ve elektronik ortamda muhafaza edilmesi gerekmektedir.
Söz konusu Şüpheli İşlem Bildirim Rehberi, Şüpheli İşlem Bildirim Formları ve ekleri, Kanun’un 8’inci maddesi kapsamında “Muhafaza ve İbraz” yükümlülüğü kapsamında olup, 8 yıl süreyle muhafaza edilmemesi ve Başkanlığa ve/veya denetim ile görevlendirilen denetim elemanlarına ibraz edilmemesi anılan Kanun’un 14’üncü maddesi kapsamında adli ceza gerektirmektedir.
Sayılan yükümlülükleri yerine getirilmemesi durumunda yükümlüye 50 bin TL idari para cezası verilecektir.
Bakanlığa yapılacak bildirimin gizliliğinin ihlal edilmesi durumunda ise gizliliği ihlal eden kişiler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir. Tüzel kişiler hakkında ise bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Uyum Programı Oluşturulması
Kanun’un “Eğitim, İç Denetim, Kontrol ve Risk Yönetim Sistemleri ile Diğer Tedbirler” başlıklı 5. maddesine göre; Hazine ve Maliye Bakanlığı; 5549 sayılı Kanun’un amacına uygun olarak eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri oluşturulması ve bu kanunla getirilen yükümlülüklere uyumu sağlamak üzere, gerekli yetki ile donatılmış idarî düzeyde görevli tayin edilmesi de dâhil gereken tedbirlerin alınması konusunda işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate alarak yükümlüleri ve uygulamaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkili olup bu usul ve esaslar, 16.09.2008 tarihli ve 26999 sayılı T.C. Resmî Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik (‘’Uyum Yönetmeliği’’) ile düzenlenmiştir. Uyum Yönetmeliği kapsamında uyum sürecine ilişkin açıklamalar ayrıca detaylandırılacaktır.
Kanun m. 13/2 gereği, uyum programı oluşturma yükümlülüğünü ihlal eden yükümlüye yazılı ihtar yapılarak otuz günden az olmamak üzere bir süre verilir.
Bu süre sonunda eksikliklerin tamamlanmaması hâlinde beş yüz bin Türk lirası idari para cezası uygulanır. İdari para cezasının tebliği ile birlikte yazılı ihtar yapılarak altmış günden az olmamak üzere yeni bir süre verilir. Bu süre sonunda da eksikliklerin tamamlanmaması hâlinde verilen ilk idari para cezasının iki katı idari para cezası daha uygulanır. İkinci idari para cezasının tebliğinden itibaren otuz gün içinde eksikliklerin tamamlanmaması hâlinde yükümlünün faaliyetlerinin belli bir süre durdurulması, kısıtlanması veya faaliyet izin belgesinin iptaline yönelik tedbirlerin alınması için durum ilgili kuruma bildirilir.
Yükümlülüğe aykırı davranışın sorumlusu olan yönetim kurulu üyesi, bulunmaması halinde üst düzey yönetici hakkında söz konusu idari para cezaları ¼ oranında uygulanır.
Devamlı Bilgi Verme
Kanun m. 6 uyarınca yükümlüler taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerin belli bir meblağın üstünde olması durumunda Hazine ve Maliye Bakanlığına bilgi vermek ile sorumlu tutulmuşlardır. Bilgi verme yükümlülüğünün doğacağı işlem tutarı ise Bakanlıkça belirlenecektir.
Devamlı bilgi verme yükümlülüğü Tedbirler Yönetmeliğinde 32-34. maddeleri arasında düzenlenmiş olup yükümlülüğün yerine getirilmesinin denetimine ait usul ve esaslar ise Tedbirler Yönetmeliğinin 36-40. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Kanun m. 13 ve devamında ise yükümlülerin, yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda uygulanacak yaptırımlar düzenlenmiştir.
Devamlı bilgi verme yükümlülüğünün ihlali halinde yükümlü 30 bin TL idari para cezasına çarptırılacaktır.
Bilgi ve Belge Verme
Kanun’un 7. maddesi ve Tedbirler Yönetmeliğinin 31. maddesi gereğince Başkanlık ve denetim elemanları tarafından istenilecek her türlü bilgi, belge ve bunlara ilişkin her türlü ortamdaki kayıtları, bu kayıtlara erişimi sağlamak veya okunabilir hâle getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam ve doğru olarak vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdür.
Kendisinden talepte bulunulanlar savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamazlar.
Bilgi verme yükümlülüğünü ihlal eden kimse hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir.
Tüzel kişiler hakkında ise bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Muhafaza ve İbraz
Kanun’un 8. maddesi uyarınca yükümlüler, getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlüdür.
Söz konusu yükümlülüğünü ihlal eden kimse hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir.
Tüzel kişiler hakkında ise bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Elektronik Tebligata İlişkin Yükümlülükler
Kanun çerçevesinde yapılacak tebligatlar, elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve tebligata elektronik ortamda cevap verilmesi istenebilir. Bu şekilde yapılan tebligatlar karşı tarafa ulaştığında tebliğ edilmiş sayılır. Bu şekilde yapılacak tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/A maddesinde düzenlenen elektronik tebligata ilişkin usullere uygun olmasına gerek yoktur.
Bu kapsamda kalan yükümlülüklerini yerine getirmeyen yükümlüler Bakanlık tarafından 40 bin TL idari para cezasına çarptırılır. Bir yıl içinde yükümlüye verilen idari para cezasının miktarı 1 milyon TL’yi aşamaz.
Uyum Yönetmeliği Çerçevesinde Uyum Süreci
16.09.2008 tarihli ve 26999 sayılı T.C. Resmi Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik, Kanunun uygulanmasına yönelik olarak suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla yükümlülerin uyum programı oluşturmaları ve uyum görevlisi atamalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Yönetmeliğin dayanak noktası Kanun’un ‘Eğitim, İç Denetim, Kontrol ve Risk Yönetim Sistemleri ile Diğer Tedbirler kenar başlıklı 5. maddesidir. İlgili hüküm şu şekildedir:
(1) Bakanlık; bu Kanunun amacına uygun olarak risk temelli yaklaşımla, eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri oluşturulması ve bu Kanunla getirilen yükümlülüklere, yükümlü ve finansal grup seviyesinde uyumu sağlamak üzere, gerekli yetki ile donatılmış idarî düzeyde görevli tayin edilmesi de dahil, gereken tedbirlerin alınması konusunda, işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate alarak yükümlüleri ve uygulamaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir.
(2) Finansal gruba bağlı kuruluşlar, birinci fıkrada belirtilen tedbirlerin grup seviyesinde alınmasını teminen müşterinin tanınmasıyla hesap ve işlemlere ilişkin olarak grup içerisinde bilgi paylaşımında bulunabilir. Özel kanunlarda yer alan hükümler ileri sürülerek bilgi paylaşımından kaçınılamaz. Bakanlık paylaşıma konu bilgileri ve uygulamaya ilişkin esasları belirlemeye yetkilidir.
Madde metninde geçen finansal grup Kanun m. 2 uyarınca; merkezi Türkiye’de ya da yurt dışında bulunan bir ana kuruluşa bağlı veya bu kuruluşun kontrolünde bulunan, Türkiye’de yerleşik finansal kuruluşlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekil ve benzeri bağlı birimlerinden oluşan grubu, ifade eder.
Yönetmelik içeriğinde düzenlenen uyum programı ise suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik olarak oluşturulacak olan ve 5’inci maddede kapsamı belirlenen tedbirler bütününü ifade etmektedir.
Tagged with: MGC Legal, Özlem Hayalioğlu, Engin Berkay Uzun, White-Collar Crimes & Investigations, MASAK