Rekabet Yasağı Düzenlemesinin Coğrafi Sınırlama Şartının Yargıtay Kararları Işığında İncelenmesi

23.08.2023

Hukukumuzda Rekabet Yasağı, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) 444. maddesinde düzenlenmekte olup işbu makalemizin konusunu da teşkil eden sınırlamalar TBK’nın 445. maddesinde aşağıdaki şekilde hüküm altına alınmıştır;

"Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.

Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir."

Bu itibarla rekabet etmeme sözleşmesinin unsurları;

  • İşçinin rekabet etmeme yükümlülüğüne uyması gereken azami sürenin (en fazla 2 yıl olarak) belirlenmesi,
  • Rekabet etmeme yükümlülüğünün geçerli olacağı il/bölge sınırlarının çizilmesi,
  • İşçinin hangi konularda/hangi tür işlerin görülmesi noktasında rekabet etmeme yükümlülüğünün açıkça kararlaştırılması şeklindedir.

Anılan 3 hususta TBK’da öngörülen düzenlemeleri içermeyen sözleşmeler geçerli kural olarak kabul edilmemektedir. Uygulamada ise rekabet etmeme sözleşmelerinde / hükümlerinde genel olarak azami sınıra uyulduğu görülmekle birlikte coğrafi kısıtlamalar getirilmediği yahut sınırlamaların geniş tutulduğu görülmektedir. Kuşkusuz kanun koyucunun yukarıda bahsi geçen süre ve coğrafi bölge sınırlamalarını öngörmesinin sebebi, işverenin ticari menfaatlerini korurken diğer yanda çalışanların da anayasal bir hak olan çalışma hakkı ile ekonomik özgürlüğünü gözetmek istemesidir. Özellikle de genel kabule göre çalışanların işverenler karşısında müzakere gücü nispeten daha az olabildiğinden kanun koyucunun menfaatler dengesini korumaya çalıştığı açıktır. Yargıtay da bir kararında[1] coğrafi yönden bir sınırlama içermeyen rekabet yasağı hükümlerinin geçerli olmayacağına karar vermiştir;

“Somut olayda, taraflar arasındaki davaya konu hizmet sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde coğrafi alan sınırlamasının bulunmaması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşürecek nitelikte olduğundan yukarıda açıklanan çalışma özgürlüğüne ve kanuni düzenlemelere göre rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerekmektedir. Mahkemece, bu husus gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.”

Ancak bu konuda Yargıtay’ın farklı kararlar verebildiği de bilinmekte olup çalışanın ekonomik özgürlüğünü tehlikeye atacak ölçüde geniş ölçekte kararlaştırılması halinde, muhtemel tehlikenin fazla olması ve/veya işverenin üstlendiği karşı edimin de fazla olması durumunda, iş sözleşmesinde rekabet yasağının coğrafi yönden bir kısıtlamaya tabi tutulmaması halinde sınırların mahkeme tarafından çizilmesi gerektiği hususu, Yargıtay kararı[2] ile hüküm altına alınmıştır;

“Somut olayda, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde yer olan rekabet yasağı düzenlenmesinde coğrafi alana yönelik kısıtlama belirtilmemiş ise de TBK'nin 445/2 maddesinde mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından, hâkimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirerek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle sınırlandırabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme doğrultusunda coğrafi alan bakımından mahkemece bir sınırlama getirilmesi gerekirken, rekabet yasağı düzenlemesinin geçersiz olduğuna dair hüküm tesisi yerinde değildir.”

Yukarıda yer alan ve aynı Yargıtay dairesinin birbirine yakın tarihli kararları, değerlendirmenin her somut olayın özelinde değişebildiğine, özellikle çalışanın önceki işverenden aldığı maaşı ile bilgi birikimi ve ticari yönden önceki işvereni ciddi ölçüde zarara sokma ihtimali gibi kriterlerin titiz bir biçimde denetlendiğine işaret etmektedir. Öyle ki 10 yıl gibi çalışanın ekonomik özgürlüğünü büyük ölçüde tehlikeye sokabilecek rekabet yasağı hükmünün dahi davanın hâkimi tarafından TBK 445/2 hükmü uyarınca makul oranda belirlenmesi gerektiğine dair Yargıtay kararı [3] dahi mevcuttur;

“Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede 10 yıllık rekabet yasağı süresi öngörülmüş, rekabet yasağının geçerli olacağı yer Kemalpaşa ilçesi başta olmak üzere Ege ve Marmara Bölgesi dahilindeki il ve ilçeler olarak belirlenmiştir. TBK'nın 445/1 fıkrasında bu tür sözleşmeler bakımından yer ve zaman sınırlaması öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir.

Bu durumda, mahkemece taraflar arasındaki 19/01/2012 tarihli sözleşmenin 6098 Sayılı TBK'nın 445/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilip, tartışılarak bir sonuca gidilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince, yazılı gerekçelerle davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”

Özetle ifade etmek gerekir ise özellikle son dönemde Yargıtay’ın TBK 445/2 hükmüne daha çok kıymet vererek kanun koyucunun gözetmeyi hedeflediği menfaatler dengesini sağlayabilmek adına sözleşmelerdeki rekabet yasağı hükümlerini somut olayın koşullarına ve tarafların kazanım durumları ile potansiyel tehlike ihtimallerine göre süre ve sınır yönünden tenkisat yaptığı görülmektedir. Aynı hukuk dairesinin yakın tarihli ve zıt yönlü kararları gözetildiğinde, baştan itibaren rekabet yasağı hükümlerinin TBK’nın 444. ve 445. maddelerine uygun şekilde kararlaştırılmasında fayda gördüğümüzü ifade etmek isteriz.


[1] Yargıtay 11. H.D. E. 2017/3251 K. 2019/805 T. 04.02.2019

[2] Yargıtay 11. H.D. E. 2017/200 K. 2018/6359 T. 16.10.2018

[3] Yargıtay 11. H.D. E. 2018/1016 K. 2019/6713 T. 24.10.2019

This website is available “as is.” Turkish Law Blog is not responsible for any actions (or lack thereof) taken as a result of relying on or in any way using information contained in this website, and in no event shall they be liable for any loss or damages.
Ready to stay ahead of the curve?
Share your interest anonymously and let us guide you through the informative articles on the hottest legal topics.
|
Successful Your message has been sent